Temmuz 2007

Den-siz-ey Edebiyat

Birikim Dergisi'nin Temmuz 2007 sayısı'nda Elif Türker'in “Deneysel Edebiyat Yanılımı” başlıklı yazısı yayınlandı. Yazının can sıkıcı yanı, bir tür müdür, yöntem midir ya da deneyselin yeri kurgu mudur biçim midir gibi sorularla “deneysel”i anlamaya çalışırken aslında hiç edebiyata dokunmadan cevaplar aramaya çalışması. Ve böyle olunca da zaten cevabı ile soru arasında da fazla mesafe kalmıyor. Her ne kadar yazı bir ara deneysel'i “avangard ve modernizm” ilişkisi çerçevesinde sorgulamaya yeltense de bu seyahat bir kaç alıntıdan sonra son buluyor.

Pazar Monoloğu *

Başlangıçta diyalog vardı. Tanrılar gök kubbeden sözü sağabilmeyi başardığında genç bilim adamları Home Sapiens Sapiens türünün devamlılığını, sağılmış olanın sağaltımında çalıştılar. Neanderthal insanın yeryüzünü terk edişinde henüz söz’e sahip olamayışlarının etkisini biranda fark etmişlerdi. Fark edilenin, kendisini hangi sınırda ya da sınırın ölümlü hazında var ettiği elbette ki uzun yüzyıllar açısından hep çalışılacaktır. Yine de Sapiens ve akrabaları arasındaki bu erk/egemenlik savaşını Sapiens kazanmakta gecikmedi.

HEVES 15

Parçalı Ham 13. Artık bilmeyeceğim. Ahmet Güntan

Bilindik bir şarkının sözleriyle başlayan şiir okuyucuyu rahatlatıyor. Sözlerde yaptığı değişiklikler hatırlanan ezgiyi unutturmuyor ve

[bütün kabahat benim] den sonra gelen [ o kadar okudum boş] sözlerini de nağmeli bir şekilde okumaya devam ediyorsunuz. Hemen ardından sıralanan felsefeciler, gündelik hayatınızdan aşina olduğunuz bir şarkının ritmi arasında size yakınlaşıyor ve hepsi az önce görüşüp ayrıldığınız bir arkadaş gibi tanıdık ve anlaşılır kılınıyor.

Sözün Bittiği Yer / Yaşar Bedri

Şiirin biçimsel farklılığını algıladığım ilk kaynak, Cemil Sena’nın “Estetik -Sanat ve Güzelliğin Felsefesi-” olmuştu. (Remzi Kitabevi/1972) Cemil Sena, o güne kadar ayırtında olmadığım formalizmden, soyut ve somut sanatın niteliklerinden söz ediyordu. O süreçte ne söylediklerini çok fazla anlamasam da Fuzulî’yle, R.Tagor’la tanışmama vesilem olmuştu.

Siirde Somut ve Soyut Arayislar üzerine Bir Deneme - Filiz Bedük

Genel anlamiyla sanat; nesnel gerçekligi, estetiksel ve öznel biçimde yeniden yaratmaktir. Siir, malzeme olarak sözcükleri kullanan bir sanat dalidir. Siire “gerçek/real” baglamda degil de “hakikat/truth” baglaminda bakarsak, bugüne kadar kesin olarak tanimlanamayis nedenlerinin; hakikatin göreli olmasi, nesnel gerçekligi tam anlamiyla yansitamayisi ve zamansal hareketle degisken olmasi oldugunu söyleyebiliriz. Buna dayanarak siire, göreli hakikatlerin bütünü olan “saltik hakikat” olarak da bakabiliriz..

Cumhuriyetin elinde şair memur

Bu satırları yazan ben, yokluğu da yoksulluğu da tanıdım, işçiyi de köylüyü de tanıdım (anne tarafım köylü, babam Mensucat Sendikası Başkanı’dır); harman sürdüm, sığır ve davar güttüm; gazoz sattım, buğday eledim; kahve garsonluğu, kebapçı çıraklığı yaptım; dokuma fabrikasında işçilik, Maliye’de memurluk, kütüphanecilik yaptım; Sandıklı, Çine, Aydın ve Muğla’da öğretmenlik yaptım. TİP’te bir Yunus Çakır olarak çalıştım. Sonra Paris’te eğitim ve öğrenimimi tamamladım. Bir dedem imam idi, öteki dedem ise hancı. Yeter mi?

Derin Uzay Taksisi ve Mutegallibeler

Bugün Modern Türk Şiiri'nde görebileceğimiz nedir? Ahmet Hamdi Tanpınar'ın 'nde kendine sorun ettiği, didiklediği belki de biraz da ders veriyor olmanın didaktikliği ile ortaya serdiği envanter içinden bugüne aktarabileceğimiz soruların çoğu aslında yerinde duruyor.