Dergine sahip çık!

Birincil sekmeler

Ama hangisine?

Derviş Şentekin bugünkü Radikal Kitapta köşesinde bu başlıkla bir yazı yazmış. Gençliğinin ilk göz ağrısı dergilerinden söz ediyor: varlık, adam sanat, yaba, milliyet sanat, yarın, gökyüzü, gergedan argos... virgül'ün kapanışı için "dün, dünle gitti cancağızım" diyor... kalanları koruyalım hiç olmazsa...

yarın ve gökyüzü, yaba... şentekin'in kişisel yolculuğundan gelen dergiler belli ki… zaten ilk ikisi ağırlıklı siyasi dergiler... yaba da uzun yıllardır çıkan etkisiz/sessiz dergilerden... hani bunlar merkeze uzak dergilerdir zaten diğerlerine nazaran... pek yan yana da gelemezler aslında...

yine de dergilerden söz edilmesi iyi bir şey diyelim...

yazının sonunda da "yaba'nıza, milliyet sanat'ınıza, kitap-lık'ınıza, notos'unuza, yasakmeyve'nize, özgür edebiyat'ınıza, sözcükler'inize sahip çıkın" diyor...

çıkalım çıkalım da kitap-lık'a ykb; milliyet sanat'a doğan grubu, varlık'a varlık yayınları (ekonomik anlamda) sahip çıkamıyorsa -ki diğer dergiler de kurum dergileridir bir yanıyla ve hepsi de reklam filan alırlar (yaba hariç)- Anadolu dergilerinin, taşra dergilerinin, üç beş şair bir araya geldi dergilerinin reklamsız dergilerin, bağımsız dergilerin işi daha da zor demek ki…

onlara kim sahip çıkacak?

Yorumlar

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 29

‘yukarı’ dedin

bu tür "ağıt" yazıları olabildiğinin en tersi şekilde etki yapıyor sanki. bu dergiler baya uzun bir zamandır çıkıyorlar. okurları ile kurdukları ilişki flört aşamasını çoktan geçmiş olmalı. en azından oturmuş bir okur kitleleri, aboneleri, en azından 2 ayda bir bu dergilerden haber alamayınca rahatsız hissedecek birileri olmalı etraflarında.

dergilerle kurduğumuz ilişki "sahip çıkmak" düzeyinde kaldığı sürece, alarmlara ve tehtidlere mahkum kalırız.

bir dergi okurunu yetiştirecek, eğer çok avangard işlerle uğraşmıyorsa, periyodunu aksatmayacak, okurundan haber bekleyecek, eleştirileri dinleyecek, eğlenceli olacak ve az çok olan biteni de izleyecek. mesela biz diyor muyuz "poetikhars'a sahip çıkın" diye. Demiyoruz çünkü sen sahip çıkmasan da çıkacak bu. tamamen bize kalmış. çünkü yaptığımız iş bambaşka.

Ana akım edebiyat dergileri, şu anda ne yazık ki zor günler geçiriyorlar. Onları kurtarmanın tek yolu, onlara düzgün muamele edip, abone olmak, abone olunmasını sağlamak ve arada bir mektup yazıp, hoşlanmadığınız şeyleri söylemek bana göre..

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 42

‘yukarı’ dedin

birkaç açıdan doğru.. çünkü onların ihtiyacı olan şey satış.. tüm ticarethanelerde olduğu gibi gelir-gider= kâr olmadığı takdirde işler kötüye gidiyor demektir ve o zaman da kapanan, bir dergi olmaz... bir yan koldan vazgeçilir.. kazanca uzanan yeni bir kol keşfedilene dek... ama bu işlerin bir de prestij tarafı var tabii... kazançsızlığına rağmen kültür-sanat işleriyle ilgili görünmesi bir kurum için en azından kamuoyu nezdinde artı değer yaratabilir. bunu pek çok yayınevi de denedi... e, aries, picus, kaçak yayın, geceyazısı... ilk aklıma gelenler... yky genel yayın yönetmeni raşit çavaş "şiir bizim için prestij meselesi.. Ayrıca biz şiire gereken önemi veriyoruz" demişti geçen sene bir panelde... Göstermelik bir çağdaş şiir vitrini ve ölü şairler üzerinden bitimsiz bir tekrar basım mı prestij? Tamam bassınlar tabii ki biz de alıp okuyalım söylene söylene de... Olaya bu kültür elçisi halesini yaymak niye... O zaman siz niye 2004 tarihli bastığınız şiir kitaplarını depolarınızı boşaltmak için kitap-lık dergisiyle birlikte pazara çıkarıyorsunuz ki?

Ki kendileri Oğlak yayınları'nın da oğlak'ın çıkardığı Nar şiir seçkisinin de sahibiydiler... O zaman konuşmakla, şimdi bir makamdan tuzu kuru konuşmak arasında da fark olsa gerek... yky bir örnek sadece.. banka yayınevleri ritüeline dönüştürmeden... görünen bu... bir parçası da böyle haritanın...

bugünlerde belki de birçoklarına göre gereksiz bir şekilde dergilerle ilgili fazlaca mimlediğim şeyler oluyor... çünkü bütüne bakınca kaynayan bir kazan görüyorum.. çünkü bu sessizlik hiç iyiye işaret değil, tıpkı dergi sayısındaki bunca artışın da iyiye işaret olmadığı gibi.. bana göre "bitek ve gümrah" değil çünkü akış... buradaysak ve bir şekilde bu işlerin içindeysek görmemiz gereken şeyler var.. başka yerlerde ve başka başka duruyor olsak bile.. "ortam" bu.. gerçek ya da sorunlu gerçek... ama kağıttan kuleler yapmanın bir anlamı yok... ve bu gezindiğimiz bahçeler de güllük gülistanlık değil...