Elinin tersi ile itmek 2: dergiler ve kamu

Birincil sekmeler

Helen White ile bir söyleşi yaptım, için (önümüzdeki günlerde yayınlanacak). Aslında denk geldi . Hakan Arslanbenzer, Mahfil'de Suzan Sarı'ya mı çattıydı ne olduydu, bir Belçikalı geyiği döndü ortada. Geyik diyorum çünkü aynı şeyleri örneğin, bambaşka bir bağlamda İsmet Özel'den de duyabilirsiniz (Karagöz 2-3). Belçika konusu, Türkiye'de "ele verir talkımı" deyiminde rafineleşmiş bir şey haline geldi. Kendisine bakmadan, etrafa akıl verme durumu vardır ya bizde. Aynen o. Helen White, İngiltere doğumlu bir şair.

Bizim yaşlarımızda. 2001'den beri bir düzenlenmesine ön ayak oluyor Belçika'da. Hem dizeli şiir yazıyor, hem akademisyen hem de deneysel şiirle uğraşan biri. Belçika'nın durumunu bir de ondan dinlemek, sanıyorum iyi olacaktır. Çünkü hem birinci elden anlıyorsunuz, hem de bize o kadar fazla benziyor ki.

Hece dergisinde birşeyler oldu. Örneğin önce "Tarık Günersel ve genç arkadaşları" olduk. Bunu tekrarlayıp durmama Hayriye Ünal içerliyor. Haklıdır da. Sonuçta birşeyler değişir gibi oldu. En azından "Deformasyon ve Klişe" sayıları düşünülürse. Fakat her ne hikmetse, kapağa birkaç kez görsel şiir taşımak, deformasyon sayısı yapmak derken, konu birden Celal Fedai'ye geliverdi. Aslında Fedai'nin bana neden cellalenmiş olduğunu da anlıyorum. O eski bir konuda kalmış hala. İsmet Özel konusunda bir yazı yazmıştım. Sonra, Celal'in o zamanki görevi gereği olması gereken oldu ve "Savaş Bitti" üzerine yazanlara, özellikle de olumsuz fikir belirtenlere Celal kabadayılık yaptı. Merdiven Şiir'den İsmet Özel ayrıldıktan sonra da ortaklık bitti. Neyse, ben saf olduğum için Celal'in celallenmesini pek anlamamıştım o zaman (ta ki İsmet Özel'in Kitap-lık'taki söyleşisine kadar). Ama şimdi farkediyorum ki (hey allahım uğraştığımız şeylere bak), konu ne görsel şiir, ne b0nus, ne bişey. Geçenlerde nda olan tartışmadan sonra anladığım tek şey, örneğin Mustafa Fırat'ın Mühür dergisinin Celal Fedai'ye gösterdiği ilgi ile Hece'nin gösterdiği ilgi arasında nitelik olarak bir fark kalmadı. Ve bu ilişkileri izlemek, anlamaya çalışmak kadar rahatsız edici birşey yok.

Olay şöyle gerçekleşiyor (kabaca). Örneğin A dergisinin o saçma sapan dosyalarına burada tepki gösteriliyor. Biri ya da birileri bunu A'ya iletiyor. Önemli birşey olduğunu düşünen A'yı yöneten kişi, o an hinleşiyor. Bunun karşısında ne yapabilirim diye düşünmeye başlıyor (yapılan itiraz ve eleştirilerden çok 'kim ne demiş' olayı hakim). Ve sonra fark ediyor ki, örneğin buna cevap olarak, X kişisine gıcık olan Y kişisi bulunabilir ve onunla belli düzeyde fiştekleme ile iş yapılabilir. Böylece hem Y kişisinin aradığı mecra sağlanıyor, adı duyurluyor, kimselerin sallamadığı o cevaplarına bile katlanma pahasına dergi ona tahsis ediliyor, hem de "gıcık"lığın bir misli yapılmış oluyor. Çünkü gerçekten normalde bir araya gelmeyeceklerin, bir anda böyle kaynaşması filan mümkün değil.

Hece konusunda, %50 hatalı olduğumu düşünüyorum.

Bu dosyalar, dergiler, ilişkiler gerçekten tuhaf ve mide bulandırabiliyor. Görsel şiir ile ilgili olduğunu düşündüğüm tüm o yazılar, o gardı düşük, çocukça eleştiriler bir yana, insanların hangi motivasyonlarla bunları yaptığını gerçekten hiç bilmiyorum. Çünkü, düşünün, 73 Milyon insan içinde, kendi adını, kendi dergisine basıp, bunu da 300-400 kişiye ulaştırabiliyor olmak ya da taş çatlasa 1000 satılan edebiyat dergilerinde köşe kapmaca oynamak, tuhaf jürilerden hiç bir işe yaramayan ödüller almak kadar "ödüllendirici" birşey olmasa gerek. Çünkü daha düne kadar birlikte sokakta misket oynadığımız, küfür ettiğimiz adamlardan bir gömlek üstteyiz şimdi. Muhtemelen adının bir yerlere büyük puntolarla yazılıyor olması, Andy Warhol'un ironisine ironi katacak, adamı çatlacak bir hale getirecek kadar önemli demek ki. Peki, öyle olsun.

Dergilerin az satmasına burada gülecek değilim. O dergilerde ben de yazıyorum. Ama sürüp giden kötülüğü, acizliği anlatmaya dilim varmıyor. Görsel şiir, yöntemi, yordamı ile birlikte gelir ve oldukça yeni fikirler ortaya sürer. Örneğin postada sanat, örneğin küçük baş yayıncılık, örneğin şiir dilinin ve malzemesinin durmadan değişmesi vs. Hem kapitalizmden filan şikayet edeceksin, hem de alternatif yol gösterildiğinde burun çevireceksin. Olmaz efendiler.

Yarın devam edeceğiz.

Yorumlar

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 26

‘yukarı’ dedin

Bu festivalle ilgili söyleyişi Karagöz 3'te okuyabilirsiniz. Festival'de Türkiye'den poetikhars şairlerinin işleri katıldı.

------------- ~ --------------------