Yaz gelirken sitede olan bitenler

Birincil sekmeler

Kuşku - Serkan Işın

Sitenin üye sayısı sabit gibi. Katılan birkaç yeni üye dışında da pek yeni katılım yok. Hatta siteye belli bir süre uğramamayı adet edinmiş arkadaşların üyeliklerini site direk sileceğini söyleyen bir e-posta gönderiyor olsa da, bunu pek sallayan yok. Ama zaten bunun bir önemi de yok. Burası bir sosyal ağ değil, daha çok poetik bir ağ. Ama zorunluluk da yok. Sitede puan (midye kabuğu) esasına göre bir sıralama var. Ve yaptığınız her bir katkı için ayrı ayrı kategorilerde size otomatik midye kabukları atıyor. Bir de bu midye kabuklarına göre sıralama yapıyor. Örneğin eğer 1000 midye kabuğunu aştı iseniz, artık sitede "üstad mamut" olarak anılacaksınız. 500 puan için "kafkaesk panda", 200 puana kadar "bionik tavşan", 100 puan için "ağır penguen" ve 50 puan için de "ağır penguen" var. Eğer 20 puan ve altında iseniz size "aylak şirin" demeyelim de ne diyelim. Bu puan olayının detaylarını görebilirsiniz.

Sitede verimsiz bir sözlük uygulamamız var. Aslında oldukça basit olmasına rağmen, bir türlü oturtamadık. Yine de bunu güncelledim. İçerik ekleme şeysi eskisi gibi işliyor. Eğer birisinin ya da birilerinin düzenlemesi için bir madde eklemek istiyorsanız, bunu çift köşeli parantez içine almanız gerekiyor. Bunu illa elle yapmanız da gerekmiyor, editor bölümünde "" işareti, seçtiğiniz kelimeyi "madde" olarak işaretleyecek. Tekrar hatırlatayım dedim.

Ayrıca eğer canlı yayın bölümünde bir konuya atıfta bulunmak istiyorsanız onu olarak yazabilirsiniz (twitter'daki gibi).

Sitenin günlük ziyaretçi sayısı tekil olarak 200-300 arasında değişiyor (). dergisi 26 Mart 2010 tarihinde "Türkiye'de Edebiyat Dergileri" isimli -bizim dediğimiz şey, hakkında bir haber yaptı (Aykut Ertuğrul'a teşekkürler). Ben de ondan gaz alarak biraz, isimli başka bir haritaya başladım. Ağır aksak da ilerliyor olsa bu proje de devam ediyor.

Hertz'in durumu pek parlak değil. Alt tarafı 16 sayfa fotokopi fanzini çıkarmak konusunda bile eziyet ediyorsam kendime, bir de geri tarafını siz düşünün. Hertz aslında hazır gibi ama bir türlü elim gitmiyor. Proje demişken, örneğin de atıl kaldı. Har düzenliyordu ama...

Yıllık tartışmalarının bir kanser gibi girdiği her yeri dağıttığını gördükten sonra, bir daha yıllık konusunda kolay kolay fikir beyan etmeyeceğimi belirtmek isterim. Artık ne tür bir mekanizma devreye giriyorsa. Yıllığın kendisi aslında o kadar sevimsiz ve iç karartıcı ki, insanlar yıllıklardan konuşurken konuştuklarının konudan nasıl koptuğunun farkında bile olmuyorlar, bariz kötülük yayıyor yıllık.

Hala bir yayın projesi ve yayınlamak istediğim kitaplar için bir imkan yok önümde. O yüzden de çoğu kez bizi sıkıştıran şeyin bu olduğunu düşünmeye başlıyorum. Bir dergi (hertz gibi değil) olması gerekiyor. Aylık bir dergi çıkarmak gerekiyor.

Bu hislerle mektubuma son verirken, gelecek yazın, size akıl fikir vermesini ve deney aşkınızı domurtmasını diliyorum. Ve tarayıcıya gönül veren, siyah ve beyaz da yeter diyenlere aşağıdaki vidyoyu hediye ediyorum;

Kristal Metod'tan geliyor;


Etiketler: 

Yorumlar

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 34

‘yukarı’ dedin

her ne kadar sitedeki hareket "0" civarına inmiş olsa da, -sonuçta sitenin kaderi her yaz aylarına yaklaşmada budur, ne diyor şair "haziranda ölmek zor", ben birkaç yenilikten bahsedeyim (arkaplanda baya bir çalıştım birkaç gün).

süper yorum olmuş: eğer sizin girdiğiniz bir içeriğin altındaki yorumlardan bir tanesini seç deseler ne yapardınız? süper yorum meselesi, o güzide yorumu yorumların en tepesine taşımak için bir bahane veriyor içerik yazarına.

yorum silme (deluxe): her üyenin artık kendi yorumlarını silme lüksü de var.

midye kabuğu cehennemi: biliyorsunuz, içerik ekleyince, yorum yazınca, durum bildirince puan veriyor site. bunları sayıyor, ama puanlar içerik girmediğiniz her gün için 1 azalıyor. bunun devamlılığı arttıracağını düşünmüştüm ama mesele ne içerik girmek, ne tartışmak, ne de başka şey olmayınca, bu yan ürün de çok önemli olmuyor.

bkz olayı: Diyelim ki bir içerik girdiniz, içeriğinize birisi atıfta bulunmuş (bkz vermişse) bunu (bkz) altında görebilirsiniz.

# ve @ olayları : Bir üyeye ve onun profil sayfasına atıfta bulumak için üye adının başına @ koymanız ve eğer bir konudan bahsediyorsanız, bunu paylaşılır kılmak istiyorsanız # işaretini kullanabilirsiniz.

iş defterlerinde açıklama: iş defterlerine açıklama yazmak için bir içerik bölümü de ekledim. geriye dönük olarak isterseniz, iş defterlerine yazı ekleyebilirsiniz.

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 28

‘yukarı’ dedin

pandaydı mamuttu güzel şeyler. poetikhars'ın inanılmaz boşlukları doldurduğu kadar birçok boşluk yarattığı da bir gerçek. yayımlama alanları kısıtı beni bile vuruyor. düşünün artık.

şahsen ben sitede bir iki kavgaya karıştıktan sonra pek bir yorum yapmamakta karar kıldım. çünkü benim kendi doğrularımla karıştığım kavgada meğerse şiir-dışı bir arka plan mevcutmuş.

en özgün yerlerden biri olarak gördüğüm poetikhars'ta dahi böyle birşeyin olması beni üzmüştü şahsen. yazları sitelere girmeme muhabbetini anlamıyorum. dergi satılmaz, kitap okunmaz.... zorunluluktan mı kitap okuyoruz. neyse şiir dışı işler sıkıyor beni. üstübal'ın bir yazısına da böyle olmuştu, yazıyı kaldırmak yönünde kanaatini kullandı. mesela o zaman ben üstübal'ı haksız bulmuştum yazı kaldırma konusunda, ama orda çıkan arbedede de yazıya haksızlık edilmişti, o doğru.

neyse sanırım bir mahfil bulmayagörelim, şu bizim toplum, kavga çıkarmaktan pek hoşlanıyoruz. kaldıki bu olaylar sırasında poetikhars oldukça hareketliydi.

ah, nasıl anlayacağız.

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 28

‘yukarı’ dedin

Muhtemelen anlamayacağız. hars'ın 2005'ten bu yana ortaya koyduğu bazı şeyler o kadar kanıksandı ki, site olarak ve biz bazı şeylerin o kadar "normalleştiğini" gördük ki, aklımızdan "iyi ki burası var!" demek falan geçmiyor. örneğin hep şikayet edilen şeyler -internet üzerinde şiirin, şairlerin halleri, tavırları vb.- burada yok(tu). burada çeviriler vardı, şiirler vardı ve sürüp giden bir de iddia vardı. bu iddia zaten siteyi ayakta tutan şeydi. yoksa ben bir şiir/edebiyat sosyal paylaşım sitesi yapmak istesem herhalde, bambaşka bir şey için kafa yorardım.

Yazları genelde böyle oluyor. Buna engel olmak ne kabil? İnsanların şiiri bir kimlik silikonu ya da ego-patlangacı olarak kullanması -ki o yoldan baya bir geçtim ben anlaşılır bir şeydir. ama şiirin 80'lerden, 70'lerden hatta, bu yana taşıdığı tüm o arazlardan münezzeh olmayı seçmek hata galiba. çünkü şairlerin toplanmaktan anladıkları, önümüze gelene bir tekme çığırtkanlığını yapmaktır, bunun için güç toplamaktır, sığınmaktır. yaz aylarında ilgi azalıyor çünkü herhalde enerji toplanıyor. böyle mevsimsel düşüşleri de dolduracak olan elbette roman ya da endüstriyel yazın olacaktır. o kadar kulaklara küpe olmaz.

Bu sitenin işleyişi, Şiir'i yaymak üzerine değildir. Onu tartışmaya açmak, görsel şiir yapanların daha fazla mecra kullanmasını sağlamak, şairin, bir medya okur yazarı olmasını sağlamak. Sitenin arka planında olan biteni az çok kişi, teknik anlamda izleyebildiği ve takdir edebildiği için, işin o kısmının ne kadar ağır bir yük olduğunu anlatmam mümkün değil. (fakat bu sayfanın 'kaynağı'na bir göz atarsanız, o satırların hepsine vakıf olma gibi saçma salak bir iş yaptığımı da görürsünüz).

Sitede olan bitenin internet-dışı alanlarda bugüne kadar izlendiğini, bu sitenin çoğu zaman bir cazibe merkezi olduğunu gördük, göreceğiz de. Çünkü örneği yok başka, olamaz da. Bu sitenin bir işe-alma, istihdam etme kuralı da yoktur. Üye olur, bağlam-içi bir içerik ekler ve tartışmalara bakarsın.

Kavga parantezine alınabilecek çok durum oldu. Ben sadece burada kavga yapmak istemediğim için çoğu kez geride durdum. Çünkü hepiniz az çok şahitsiniz, uçan kuş görsel şiir dese, benim kafam oraya çevriliyor ve tuhaftır, kendi başıma cevap veriyorum. Kavga'nın meydana gelmesi, site içi dinamiklerden ya da şiir-dışı olaylardan kaynaklanmıyor. Aslında her bir halt şiire dahil, sadece bunları kendimize itiraf etmek konusunda o kadar da iyi sayılmayız.

Edebiyat kamusunda genelde birkaç tip insan var. Zaten kuşakların birbirine bağlanmasını ve kopmasını sağlayan da o tipolojilerin dağılması ve yeniden oluşması. O yüzden kavganın merkezini oluşturan gerilim bizzat şiir ile ilgilidir. Zamanla göreceksiniz, şairlerin hayatta kalma dürtüleri, onları genel olarak motive eden, kuantalayan bazı tuhaf yalanlarla ilgilidir. Bu yalanlar, beyaz yalanlardır. Başka bir söylem alanı içinde karşılıkları yoktur. Şairin kendisine kurduğu "lirik persona" evreninin, genelde taşıdığı kalıtsal arazlardır bunlar.

Bu site, aslında oldukça zararlı sayılabilir. Çünkü burada-olmak hem bir söylem alanında dahil olmama hem de olma lüksünü veriyor kişilere. Şimdi düşünün bu sitede yer alan "kılavuz" metnini hiç kimsenin sahiplenmemiş olması tuhaf değil mi?

Tipolojilere geri dönersek. Bunlardan bir tanesi -her zaman görebilirsiniz, her toplulukta vardır- öteki-yönelimli tiptir (peer-oriented). Diğeri ise, genelde "iç-yönelimli" tip olarak yorumlanabilir. Bizim şiirimiz, şairimiz genelde bu iki tipin geriliminden doğar. Kendi akranlarının ne yaptığına bakarak hareket etmeyi seçen, yalnız kalmaz, aşağılanmaz ve aidiyet konusunda sıkıntı çekmez. Diğer tip, iç-yönelimli tip, genelde muhafazakar ve daha büyük kavramlara aidiyet kurmak için yanıp tutuşur, tepkileri aşırıdır, sokakta göreceğiniz adamların çoğu öyledir (Daha ayrıntılı bilgi için Riesman / ya da özet için Duyguötesi Toplum / Mestrovic).

Böyle sitelerde, aslında yazı ile konuşulduğu için, orada konuşanın kim, ne olduğu çok da önemli değildir. Ve ortaya attığınız fikirler, yüz yüze konuşmanın mimiklerini taşımadığı için, kendinizi gayet yalnız hissedersiniz. Daha az yazan, kendi iç-seslerine daha hakim adam için sorun yoktur. Ama başkaları ne diyecek acaba diye bakan için oldukça fazla sorun vardır. İnsanların görsel şiir konusunda gösterdikleri tepki, genelde bu gerilim içinde çözülür. Görsel şiiri de geçelim, aslında şiirimiz bu gerilim içinde çözülür.

Buraya yorum yazmaya tenezzül etmemekle, yazılan her yorum/yazı hakkında içinden konuşmak arasında fark yoktur, benim gözümde. Bu site "baskın" değildir. Ama şiir ile ilgili her şeye açık olmak gibi bir lüksümüz de yok aslında, olmamalı. Fakat yine de bu sitede öncelikli olan şeyler var. Onlarla ilgili fikir / emek ortaya koymak sanki daha iyi, hepimiz için.

"Herkes bize baksın!" dediğim de yok açıkçası, canları cehenneme. Yapacak adam, zaten yapar, yapacaktır da. Ama araya katman koymanın gereği yok. Bu mesela sizin dizeli şiirdeki emellerinizi gerçekleştirmede, size yardımcı olmayacak. Öte yandan, burada yapılanları hafife alarak da, içiniz rahatlamayacak. Öyle örnek de çok gördük. Sırıtıyor zaten.

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 22

‘yukarı’ dedin

"çünkü benim kendi doğrularımla karıştığım kavgada meğerse şiir-dışı bir arka plan mevcutmuş" demişsin bir de. halbukisi burada gördüklerinin dışında bir arkaplan olsa ne olur, ne olmaz? burada konu edilen şeylerin arkaplanları olduğunu öğrenme durumu da acayip tabi. sonuçta sözlü kültür hafife alınacak şey değildir, bunu söylüyoruz, görüyoruz.

lütfen şiir dışında hiç bir haltı ciddiye almayın. don carleone'nin oğluna verdiği öğüte lütfen sıkı sıkı sarılın: "sana ilk kim aracılık yapmak için geliyorsa"..

aracıya ihtiyacımız yok. kimse kimsenin sözcüsü, avukatı değil. ve kimse kimseye vekalet vermiş değil. sahih niyetler olduktan sonra da arkaplan falan vız gelir. lütfen konulara böyle bakmayınız. bütün "solcu, sağcı" geyiği buradan türüyor işte.

hars'ta klasik şiirin abilik ve belletmenlik müesseseleri çalışmıyor. ben hiç bir kuşağı sallamamışım da bu işe başlamışım. bunu da akılda tutalım. zaten görüyorsunuz demeçlerden, söyleşilerden hali.

insanların niyetlerini falan ölçecek bir şey de yok. haddinden fazla dedikodu ile uğraşmak şu anda şiir denen şeyi dibe çekiyor. zanlarımızı kendimize saklayalım, niyet okumayalım ve en önemlisi hüküm vermek konusunda da aceleci olmayalım.

ve içerik geliştikçe, zaten bütün bunlar ortadan kalkar. ayar vermeyelim ve ayara da müsait yaşamayalım. hepinize yazık.

fakat yine de eklemek gerek;

"Aslında her fikir yansızdır ya da öyle olmalıdır; ama insan onu canlandırır, alevlerini ve cinnetlerini yansıtır ona; saflığını yitirmiş, inanca dönüştürülmüş fikir, zaman içindeki yerini alır, bir olay çehresine bürünür; Mantıktan sara hastalığına geçiş tamamlanmış olur... İdeolojiler, doktrinler ve kanlı şakalar böyle doğar." demekten de geri durmayalım gibi. son perçini vursun: "insan aklından daha sapkın ne olabilir ki?"

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 21

‘yukarı’ dedin

muhtemelen menülerle ilgili düzenleme yüzünden şu anda içerik ekleme bölümü ile ilgili kısmı göremiyorsunuz. merak etmeyin kaybolmadı. sadece bir işlemi yerine getirmeniz gerekiyor. bu da şu;

siteye girdikten sonra (giriş yaptıktan sonra) tepede kullanıcı adınızın yazdığı bölüme tıklarsanız, burası sizi üye sayfanıza götürür. üye sayfasında, yeni eklenmiş bir "kısayollar" bölümü göreceksiniz. buraya tıklarsanız eğer, içerik ekleme ile ilgili menüleri oluşturmanızı sağlayacak bir seçenek çıkacak karşınıza..işte bunu seçerseniz, tepedeki siyah menüde içerik ekleme ile ilgili kısayolları bulabilirsiniz.