Göstergebilim en kısa ve bilinen anlamı ile göstergelerin bilimidir. Gösterge ilke olarak bu bilimin temelidir. Gösterge ise bir kavramla bir işitim imgesini birleştirir. Kitle iletişim araçlarına ait metin ya da türlerin birer gösterge sistemi olarak incelenmesini konu edinmektedir. Bu bağlamda reklam afişleri, reklam filmleri, sinema filmleri, giysiler, fotoğraflar, metinler vb. bunlar göstergebilimin inceleme alanlarını oluşturur. James Monaco’ya göre, göstergebilim , fizik, biyoloji gibi bir bilim dalı değildir, daha çok mantıksaldır. Göstergebilim, bize filmin yaptıklarını nasıl yaptığını tanımlamaya hizmet eden açıklayıcı bir sistemdir. Filmi açıklaması zor ama anlaması kolaydır. İletişim çalışmaları kapsamında, metin olarak filmlere, televizyon ve radyo programlarına, reklam posterlerine göndermede bulunulmaktadır.
Göstergebilim, iletişim için kullanılan her şeyin, sözcükler, görüntüler, trafik işaretleri, sesler, çiçekler, müzik ve tıbbi semptomlar gibi pek çok şeyin incelenmesidir. Göstergebilim, göstergelerin iletişimde bulunma yolları ve onların kullanımlarına egemen olan kurallar üstünde durmaktadır. Örneğin, sol yüzük parmağında var olan yüzük, evli olmanın göstergesidir. Gösteren yüzük gösterilen evlilik. Göstegebilimin ilk sorguladığı şey, anlamın ne olduğundan çok nasıl yaratıldığıdır.
Bir sözcük, dilbilimsel inceleme nesnesi olarak seçildiği andan itibaren üstdile başvurulur; yukarıdaki örnekte gösterge sözcüğünün kendisi ayrıca bir –dilsel– gösterge (Fr. Signe, İng. Sign) olarak ele alınır. Burada akla şöyle bir soru gelmelidir: Bir sözcüğe dilsel gösterge adını verdiğimize göre dilsel olmayan göstergeler de var mıdır? Bu sorunun yanıtı “elbette ki vardır” olacaktır. Bir başka söyleyişle, insanlar; görüşlerini dile getirirken ya da bir konuya, bir olguya yaklaşımlarını yansıtırken sadece dilsel göstergelerden yararlanmaz, diğer gösterge türlerine de başvururlar. Peki, dil dışında dilin işlevine benzer bir işlev üstlenebilen gösterge dizgeleri nelerdir ve nasıl işlerler? Burada –tahmin edileceği üzere– akla ilk gelen görsel göstergeler oluyor. Gerçekten de birçok görsel gösterge dilsel bir ögeye (ses, yazı, vb.) gereksinim duymadan anlamlı bir dizge oluşturabilmektedir. İşte bu anlamlı dizge de tıpkı dilsel göstergede olduğu gibi gösteren bir biçim ve gösterilen bir içerikten oluşur.