Mükemmel

“Mükemmel” ya da “Mükemmellik”, genel çerçevede, hatasız, eksiksiz, tamamlanmış olma hali olarak tanımlanır1)

Mükemmel ya da mükemmelliyetçilik, tüm -çilikler gibi (bkz Milliyetçilik, Ümmetçilik, Solculuk, Sağcılık vb.) Ulus Devlet İnşası sürecinde Modern olanın niteliklerinden biri olarak önümüze dikilmiştir. Kelime anlamı ile “bitmiş” ve “hatasız” olarak kabul edilmesi (bkz Perfection) kavramı sorunlu kılmakla birlikte, aşkınlık temsiline yaklaşması yüzünden şirin bir kavram da yapmıyor değil.

Konuyu son zamanlarda dillendirenlerden biri, Hakan Şarkdemir oldu. Mükemmel Kısa Şiir isimli makalesinde2);

“Mükemmel şiir iyi şiirdir, dediğimizde herhalde bir itiraz eden olmayacağı gibi bu sözümüzü anlamayan da çıkmaz. Ama her iyi şiirin mükemmel olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü mükemmellik, tamlık anlamına gelir. Mükemmel şiir eksiksizdir. Bir bütün olarak mükemmel şiiri mükemmel kılan bütün unsurlar, kusursuz bir biçimde bir araya gelmiş olmakla kalmaz; aynı zamanda bu unsurlarla birlikte mükemmel şiir, çevresini aydınlatır ve diğer şiirsel edimleri besler. Bunun yanı sıra, “duygu-düşünce-eylem” birlikteliğinin en olgun ifadesi ancak mükemmel şiir içinde varlık bulur. Bu mükemmellik içinde biçimsel unsurlar ile şiirsel özün dengesi tamdır. Oysa iyi şiir herhangi bir eksikliği içinde barındırabilir. İyi şiirdeki kusurları bir okuyucu olarak görmezlikten gelebiliriz. Her keresinde iyi şiirin kalitesini bütünlük ve uyum ölçütlerinde sınamamız gerekmez. Üzerimizde bıraktığı etki, taşıdığı duygusal yüklerin görece ağırlığı veya düşüncenin sağlamlığı bizim için yeterli olabilir. Ağacın gölge salmış olması, sıcaktan bunalmış olanı serinletmek için kâfidir; olgun ve tatlı yemişler veriyor olmasına, “nûrun âlâ nûr” deriz. Yemişi buruk ve acı olan ağacın bari gölgesi serin midir diye sorarız. Ama köksüz olan muteber değildir.”

ifadeleri ile bir çerçeve çizmeye çalışsa da, Mükemmeliği bir nitelik ya da faz olarak değil, “ulaşılması gereken bir kat” 3)olarak görmesi, ona Modernlerin kattığı türden biraz daha farklı, ötede bir anlam yüklemesi, açıkça yüceltmesi de cabasıdır.

Her ne kadar biçim içerik arasındaki bir uyumdan bahsediyor gibi görünse de, “günümüz şiiri” adı altında, kabul görmüş ve onaylanmış çeşitli alt türler arasındaki bir gerilimi açıklamaya çalışmakta, çağımızın modern ve modern sonrası edebiyatının, sanatının “açık yapıt, yeniden okunabilirlik, değiştirilebilirlik, tamamlanmamışlık vb.” gibi ortak kavramlarına da mesafeli durmaktadır. Şiirin “uzunluğu” ya da “kısalığı”nın ne türden birimlerle ölçüldüğünü açıklamamakla birlikte, bunun dize sayısı ya da kelime sayısı ile sınırlı olmadığı açıktır. Bu anlamda bakıldığında Mükemmel, okurun mu yazarın mı şiirin mi özniteliği sayılabilir, bu açık değildir.

3)
Örneğin şu ifade: “Bugünün duyarlığına yaklaşmayı başaramayan hiçbir metin, iyi şiir sayılamayacağı gibi mükemmellik katına da yükselemez”