İçindekiler

Galeri 291

Alfred Stieglitz

Alfred Stieglitz'in önderliğinde, 1902-1917 yılları arasında, Amerika'dan ve yurtdışından pek çok fotoğrafçının da içinde yer aldığı “photo-secession” oluşumuna mekânlık etmiş ve New York'ta 5. caddede bulunan (291 numarada) ünlü bir galeridir. Giderek uluslararası düzeyde oluşumun adı da Galeri 291 olarak anılmaya başlamıştır. Başlangıçtaki ve orijinal adı Little Galleries of the Photo-Secession olarak bilinmektedir.

Galeri iki nedenden dolayı ün kazanmıştır. Birincisi, burada açılan sergiler sayesinde Amerika'da fotoğraf sanatı da heykel ve resim sanatı kadar itibar kazanmıştır. Stieglitx'in yanı sıra Edward Steichen, Alvin Langdon Coburn, Gertrude Kasebier, Clarence H. White gibi sanatçılar da bu işe öncülük etmişlerdir. Aynı ölçüde dönemin bazı Avrupalı avantgard sanatçıları da ( Henri Matisse, August Rodin, Henri Rousseau, Paul Cézanne, Pablo Picasso, Constant Brancusi, Francis Martinez Picabia ve Marcel Duchamp gibi) galeriyle bağlantılı olmuşlardır.

Tarihçe

20. Yüzyılın başlarında fotoğraf sanatının yeri bugün olduğu kadar belirli değildi. Fotoğrafçılar neredeyse “gerçek” sanatçı bile kabul edilmiyorlardı. Buna rağmen pek çok ünlü fotoğrafçı, uluslararası sergi açıyor ve ödüller alıyordu. Oluşumun öncüsü Alfred Stieglitz de aynı şekilde yüzlerce ödül almıştı.

Stieglitz'in 1900 yılında resim eğitimi almış olan ama fotoğraf da çeken Edward Steichen'le tanışması ve ve Steichen'in onun coşkusunu ve arzusunu paylaşması bir ilk adım gibiydi. Bütün istenen fotoğrafın sanatlar arasındaki pozisyonun değiştirilmesi ve hak ettiği yeri almasıydı. Bu amaçla ertesi yıl büyük bir fotoğraf sergisi tasarlandı ve mekân olarak da yine New York'taki “ National Arts Club” seçildi. 1903'te Galeri 291'e ve oluşuma süreç boyunca eşlik edecek olan, yine Stieglitz'in öncülüğünde Joseph Keiley'le birlikte çıkaracağı Camera Work 1) yayın hayatına başladı. 1917 yılına dek yayımlanmasına devam edilen dergide oldukça kaliteli photogravurler ve önemli fotoğrafçıların eserlerine, metinlerine yer verildi.

1904 yılında American Federation of Photography'nin “The First American Photographic Salon” adıyla New York'ta Clausen Galleries'de seçkin Amerikalı ressamların danışmanlığında düzenlediği sergi, Stieglitz ve arkadaşlarına açıkça bir meydan okuma gibiydi.

Bunun üzerine Stieglitz oradaki fotoğrafçılardan destek almak için Londra'ya gitti. Yine önemli bir oluşum olan “The Linked Ring” grubuyla tanıştı. Aynı dönemde oyun yazarı olan ama fotoğrafla da ilgilenen George Bernard Shaw'la da tanışmıştı. Ne var ki hastalandı ve geriye dönmek zorunda kaldı.

Stieglitz New York'a döndüğünde Edward Steichen 5. caddede 5 katlı küçük bir binanın çatı katında bir dairede yaşıyordu. Bu dairenin 3 odasını galeri olarak kiralayabileceklerini / kullanabileceklerini düşünmelerinin üstüne Ekim 1905'te Photo-Secession'un bütün üyelerine bir mektup gönderildi. Mektupta satışlardan elde edilecek gelirin %15'inin de Photo-Secession'a bırakılmasından da söz ediliyordu. Bu konu Steiglits'le Steichen arasında anlaşmazlık konusu olduysa da Little Galleries of the Photo Secession 24 Kasım 1905'te resmi olarak kapılarını açtı. New York'ta yaşayan pek çok sanatçı Stieglitz'in 100 civarında fotoğraf baskısından oluşan ilk sergiye katıldı. Bu sergiyi 1906 Ocağında aralarında Robert Demachy, Constant Puyo and René Le Bégue gibi isimlerin de olduğu Fransız sanatçıların gum biyokromat çalışmaları izledi. Ardından Gertrude Käsebier and Clarence H. White'ın çalışmaları geldi ve aynı yıl galeride İngiliz, Alman, Avusturyalı sanatçıların da yer aldığı 4 sergi daha gerçekleşti.

Başarılı geçen ilk yılın sonunda ikili fotoğraf için düşündükleri şeyi kısmen gerçekleştirebildiklerini düşündüler ve bu yönde olumlu eleştiriler aldılar. Aslında Photo Secession'ın oluşturulma amacı pictorial photography (resimsel fotoğraf)idi. Ama Steiglitz aksi yönde bir şey yaptıklarını hissetmeye başlamıştı. Steichen'in doğallaşmış tutuculuğundan da o zamana dek rahatsız olmuştu. Steichen'in Paris'e taşınmaya karar vermesiyle, Steiglitz de daha köklü iyileştirmeler yapmaya başladı. Ardından daha sarsıcı bir şeyler yapmaya karar verdi ve 1907 Ocak ayında ilk “non-photography” sergisini açtı. Bu sergi Amerika'da modern sanatın oluşumunda da önemli bir nokta oldu ve Steiglitz'i öncü konumuna da taşıdı. Pamela Coleman Smith'in çizimlerinden oluşan sergi başlangıçta çok ilgi çekmediyse de sonradan belirgin bir şekilde övgü aldı ve kıymetli eserlerin çoğu satıldı, hatta sergi sekiz gün daha uzatıldı.

Stieglitz bunun üzerine aralarında Adolf de Meyer, Alvin Langdon Coburn gibi fotoğrafçıların ve Photo Secession üyelerinin de eserleriyle yeni “non-photography” sergiler planladı. Stieglitz, Paris'teyken Rodin'le de tanışmıştı ve 1908 yılında “Drawings by Auguste Rodin” başlığıyla Amerika'da ilk kez Rodin'in eserlerini sergiledi. Bu gösterinin ardından mülk sahibinin kirayı iki katına çıkardığı ve 4 yıllık kirayı peşin istediği haberi geldi. Oluşumdaki insan sayısı çok değildi ve zaten satışlardan alınması umulan yüzde planı da gerçekleşmemişti. Stieglitz galeriyi boşaltmak durumunda kaldı ve galeri boşaltılmasının ardından hemen bir bayan terzisine kiralandı.

291'in doğuşu

Alfred Stieglitz, Photograph of Duchamp's Fountain (1917), 1917

Stieglitz'in bu işin artık sonlandığını düşündüğü sırada, galerinin kapandığını duyan, onun da Harvard'da yaptığı çalışmalardan son zamanlarda haberdar olan Paul Haviland isimli birisi, eski galerinin biraz ötesinde aileden kalan küçük bir yeri üç yıllığına kiralanabileceğini söyledi. Yeni galeri eskisine göre sadece 15 feet uzakta olmasına rağmen 293 no'lu bloğa denk düşüyordu. İki binayı ayıran duvar bir yenileme nedeniyle kaldırılmıştı ve her nasılsa yeni galeri de eskisine göre aynı adresi paylaşıyordu. Belki basılı belgeleri hâlâ kullanabilmek belki de eski galerinin etkililiğinden faydalanmak için, Stieglitz yeni adresin de “291” olarak kalmasını istedi. Ayrıca, Havilan da o da “Little Galleries of the Photo-Secession” isminin çok uzun olduğunu düşünüyorlardı. Böylece isim tek başına “291” olarak anılmaya başlandı ve ancak oluşumun bazı eski üyeleri tarafından bu değişiklik hoş karşılanmadı. 2 Yıl boyunca bu vb. konulardan kaynaklanan görüş ayrılıkları arttı.

1908 Şubatında Edward Steichen yanında gelecek aylarda yeni galeride sergilenebilecek bazı fotoğraflarla Amerika'ya geri döndü. Asıl önemlisi bu fotoğrafların arasında Fransa dışında çok az tanınan Henri Matisse'in bir miktar baskı çalışmalarının da olmasıydı. Steiglitz çok geciktirmeden yeni alanda bu baskılardan bir sergi düzenledi. Bu Henri Matisse'in de Amerika'daki ilk ve Paris dışındaki ilk tek kişilik sergisi olacaktı. Ve galeriyi de bu anlamda odak noktasına dönüştürecekti. Bu sergiden sonra, fotoğraf alanından öte Amerika'da modern sanat için önemli bir güç haline gelmişti. Bunun ötesinde Steigletz 291'in sıradan sergiler için bir alan olmak yerine avantgard fikirlerin yer alabileceği, aynı zamanda bir okul niteliği taşıyacak bir yer olması gerektiğine inanmaya başlamıştı. Matisse sergisi için yaptığı tanımlama ise şöyleydi: “Sanatta yeni fikirlerle, yeni bir adam hem de anarşistçe buradaydı” (yaklaşık).

1909-1912 Modern sanatın ön sıralarında

1909 yılında Stieglitz'in babası ölür ve ona 10.000$'dan fazla bir miras bırakır. Bu para gelecek yıllarda 291'in işleri için harcanacaktır.

Yeni sanat ve gelen tepkiler Steiglitz'i başka şeyler de düşünmeye iter. Bu yeni durum onun Photo-Secession'daki eski meslektaşlarıyla bağlarını gittikçe koparır ve yeni hayranlar ve takipçiler edinir ve galerinin gidişhatını değiştirir. 1909'dan 1917'de kapanana dek sadece 6 sergi yapılır, toplamda 61'e ulaşacak sergi sayısının yanında. Galerinin yeni bir yöne odaklanması aydınlar ve sanatçılar arasında Stieglitz'in amaçlarına yönelik bir sempatiyi ve kaynaşmayı da beraberinde getirir. Matisse sergisinin sanatsal başarısı galeri için de yeni bir hayatın başlangıcı olmuştur. Stieglitz'in çevresi John Marin, Max Weber, Arthur Dove, Marsden Hartley ( Marius de Zayas) gibi sanatçılar, Sadakichi Hartmann ve Benjamin De Casseres gibi yazar ve eleştirmenler ile Paul Haviland and Agnes Ernst Meye gibi finans sponsorları, Joseph Keiley ve John Kerfoot gibi editörler ve çalışma arkadaşlarıyla örülür. Bu insanlar arasında De Zayas'ın Stieglitz'in kişiliği üzerinde hem tutku hem vizyon oluşturması ve yeni bir tür sanatın estetik kriterlerinin neler olabileceğine dair ciddi etkileri olmuştur. Çalışmaları galeride sergilenmiş, Camera Work'da eleştirel yazılar yazmış, Stieglitz'in yenlikçi Avrupa sanatçılarından bazılarıyla tanışmasına aracılık etmiş ve onun Avrupa gezilerinde ona tercümanlık etmiştir. Afrika ilkel sanatlarına olan ilgisi ve Picasso'nun kübist çalışmalarına olan tutkusuyla Stieglitz'i de ikna etmiş ve 291'de bu tür çalışmalarla çığır açıcı sergiler yapılmasına neden olmuştur.

Tarihsel bağlamda, Amarika'da hemen hemen hiçbir galeride bu tür soyut eserlere ve dinamik bir içeriğe rastlanmıyordu. Picasso, Matisse ve Cézanne gibi tartışmalara yol açan Avrupalı sanatçılar ya da görece daha az tanınan ama yakın zamanda meşhur olacak Marin, Weber, Dove or Hartley, Stieglitz gibi Amerikalılar estetik duyum ve cüretle bugün modern sanatın ön sıralarında kabul eden kişiler olarak görünüyorlardı. (devam edecek)

1913-1917 Son Dönem

1913 yılı başlarında o dönem dünyada yaşanan değişiklikler nedeniyle Stieglitz'in hayal kırıklığı oranı da artıyordu. Kendisi de bu duyguyu “291'in varlığının verdiği coşku neredeyse kayboluyor çünkü savaş yaklaşıyor” şeklinde ifade ediyordu. Yakın arkadaşları da onu yolda bırakacak gibi görünüyordu. Stieglitz Almanya'daki ailesi için ayrıca sıkıntı duyuyordu ve daha pek çok arkadaşı da oradaydı. Hiçbir zaman Alman savaş kuvvetlerine sempati duymadığı halde Almanya'nın bütünüyle haksız, müttefiklerin bütünüyle haklı olduğunu göremiyordu.Aynı dönemde ekonomik krizn edeniyle galeriye olan ilgi azalmış ve Camera Work'un abone sayısı iyice düşmüştü.

Yine bir kurtarıcı gibi gelen Haviland olacaktı. 1915 yılı başlarında Haviland Stieglitz'e 291'in çok idealist olduğunu ve onu kurtarabilmek için başka şeylere ihtiyaç olduğunu söyledi. Agnes Meyer ve Dorothy Norman'ın da içinde olduğu küçük bir grup arkadaşıyla Stieglitz'e yeni bir dergi çıkarma fikri sundular. Bu kez derginin sanatla ilgili olmasından öte kendisinin de bir sanat eseri olabileceği şekilde sınırlı sayıda ama son derece kaliteli bir kâğıda daha iyi baskı yapmaya karar verdiler. Yeni derginin de adının “291” olması konusunda anlaştılar ve 1915 Mart ayında dergi çıktı. 291, gelecek 14 ay boyunca çoğu, dönemin avantgard sanat ve tasarım çalışmaları olmak üzere 12 sayı çıkarılabildi (Bu dönem çıkan 291 dergisi ve buradan esinlenilen Francis Martinez Picabia'nın 391'i ayrıca ele alınmalıdır).

Hands, 1918. By Alfred Stieglitz

Ne yazık ki dergi, galerinin canlanmasına çok az yardımcı olabildi. Stieglitz bazı kalburüstü sergiler düzenlemeye devam etse de yoğunlaşan savaş ekonomisinin etkileri aşılamadı. 1916'da galerinin kaderini değiştirecek bir şey oldu. Stieglitz, Georgia O'Keeffe ile tanıştı ve ondan hemen büyülendi. Bir yıldan fazla bir süre boyunca enerjisini bu ilişkiye harcadı ve galeriyle ilgili konulardan uzaklaştı.

1917 Haziranında, Amerika'nın Almanya'ya savaş açmasından sadece iki ay sonra, Stieglitz 291'i kapattı. O dönem hissettiklerini “'The Last Days of 291” adını verdiği bir fotoğraf çalışmasına yansıttı. (eser, National Gallery of Art, Alfred Stieglitz Collection'da) Stieglitz 1946'da ölene dek New York'ta önce Intimate Gallery ve daha sonra da An American Place isimli iki galeri daha işletti.

291'in Mirası

Bkz.