Cohen Şiiri Ne Kadar Postmodern?

Birincil sekmeler

Cohen Şiiri Ne Kadar Postmodern? Clint Burnham çeviren, suzan sarı

Leonard Cohen’in [kitapara:Görkemli Kaybedenler]’i (Beautiful Losers) Kanada’nın ilk postmodern romanı olarak geniş bir kabul görürken (Hutcheon 14, 26-44; Bowering 136-37), Cohen şiirinin postmodern nitelikleri, özellikle Hitler İçin Çiçekler (Flowers for Hitler) henüz yeterince fark edilmemiştir. Cohen şiirini postmodern olarak etiketlendirmek şüphesiz sorunlu bir girişim olur, bunun birçok nedeni var: örneğin “postmodernizm”in kendisinin, aşırı kullanılmış ve eğreti tanımlanmış bir terim olarak ve çok çeşitli kullanımı yüzünden kesinkes tanımlanmamış olduğu söylenebilir. Dolayısıyla Cohen şiirini postmodern tarafta ele almak ikiyüzlülük gibi görülebilir: etki anlamında bile daha postmodern olduğu bariz olan başka yazarlar var, Victor Coleman ya da Phyllis Webb gibi. Sonuç olarak, Görkemli Kaybedenler için kullanılan postmodern etiketi eleştirmenleri ayıltmalı.

Postmodern kültürün anahtarı olarak gördüğüm bazı özelliklerini genel hatlarıyla çizerek başlamak istiyorum: öznenin ölümü fikri, pastişin yaygınlığı, tematik-biçim (thematico-formal) olarak uzam meselesi, yüksek ve kitle kültürünün diyalektiği. Cohen’in kitabında ortaya koyduğu bu biçimsel meseleleri ve temayı daha sonra tartışacağım. Bu analiz boyunca yalnızca bir postmodernizm amigosu ya da savunucusu olmadığımın anlaşılacağını umuyorum; [kitapara:Fredric Jameson]’ın marksist duruşunu takınıyorum. Postmodern kültürü, çokuluslu ya da geç kapitalizme iç karartıcı bir dünya eğilimi olarak görmek anlamına gelir bu; “küreselleşme”, “maquiladoras” ve “sinerji” gibi pornografik kodlar yalnızca gazetecelik dili değildir, bu kodlar, sermayenin büyümesi ve tüm dünyayı ele geçirmesine işaret eder. Cohen’in postmodern şiirini postmodern göstermenin Scobie ve Hutchiton’ın olması gerektiğini söylediği edebi biçim veya etkiyle ilgisi Cohen’in çalışmalarının yeni özelliklerini bir dizi kurulu estetik ve politik değişimle ilişkilendirmekten daha saçmadır. Genel anlamda bahsettiğim postmodern kültürün yeni hegemonik özellikleri; Marksist (Jameson, Soja, Lefebvre, Harvey), psikoanalitik (Lacan, Rose, Zizek), Queer (Butler, Tyler, Dollimore) ve postkoloniyal (Said, Spivak, Bhabha, Ahmad) teorilerden çıkar.

Postmodern kültürün anahatlarını çizmede kullanacağım temel metin Jameson’ın hem etkili (açılış makalesi) hem de özlü Postmodernizm, ya da Geç kapitalizmin Kültürel Mantığı (Postmodernism, or the Cultural Logic of Late Capitalism) makalesi. Jameson, bürokratik kapitalizm altında kendini bilen bireyin öneminin gittikçe azalması yüzünden öznenin felsefi merkezkaç (decentring) yerini almıştır. Modernist kültürün yabancılaşma ve inziva gibi hayati ifadeleriyle (Conrad, Sartre, Woolf) koyduğu yasaları düşündüğümüz zaman söylediğim şeyi açıkça anlayabilirsiniz. Bu yazarlar (Conrad, Sartre, Woolf) Batı Avrupa’nın çatlaklarından süzülen ve yoluna çıkan herkesi yutan kapitalizmin ilk dalgasının etkilerini belgelediler. Modernizm ümtitsizliğindeki kaygı (anxiety) ve dehşet postmodernizmde yerini egoyla ilgili gibi görünmeyen ancak daha çok, kendi üstlerine kurulu kesin aşmışlıkla ilgili duygular; histeri ve coşkuya (euphora) bırakmıştır. Öznenin ölümü şu üç etkiye bağlıdır: biçimin artık yazarın yayın ruhsatnamesi olmaması, parodi, pastiş, günü yöneten intihal; kitle kültürünü modern hor görme ve cazibenin çöple teknolojinin yerini alması; uzamın alanı ve dinamiklerinin yerini zamanın modern fetişlerin alması.

Cohen’den önce de belli bir arkeolojik geri dönüş ve bazı tema ve konular, Dorothy Livesay ve A.M. Klein gibi öncü şairlerce işlenmiştir. Cohen’in Flowers’da kitle kültürüyle kucaklaşması Livesay ("Autumn: 1939,"ve tabiî ki radyo için hazırlanmış çeşitli yazılarında) ve Klein’in ("Portrait of the Poet as Landscape”de) uyarladığı kitle medyasında karşıt durumların diyalektik sentezidir. Yani, Cohen ‘in "Heirloom" (56-57) şiiri Klein’in aynı isimli şiirinin pastişi olarak okunabilir/okunamaz. Öncelikle Klein’in libidinal, Oedipal dram metnine dönüşen kederli şiirini yeniden okumak gerekir. Özünde şiir, konuşucuya hiçbir “anahtar” – cinsel, ekonomik, hatta dilbilimsel metonym (ilişkilendirilen kelimeyi açıkça göstermeyen) - bırakmayan fallik baba eksikliğinin yasını tutuyor. Şiirin yerleştirdiği kopma, sonradan yazan özneye dönen eksiklik; türlü feminist, psikoanalitik, ve lezbiyen teorisyenlerin öne sürdüğü gibi özne, Öteki’ni tanımlamaktan önce onu yansıtmalıdır (mimic). (1) Yerine, güzel kitaplarda geçen baba – oğlunun kendisini bakir(e) olduğunu inandırarak kandıran annenin metni. Fakat anne baba tarafından da kirletilmiştir (Slavoj Zizek’in iddia ettiği gibi, [88ff, Lacan 92])

sayfanın üstündeki nefes, şimdi kahverengi ve eski, geceyarısı ayininde içyağı lekeleri- bunlar benim aile yadigarım ve açık eder asil neslimi, onurlu atamı! (Klein 298)

Oğul daha sonra lekenin doğuştan (seminal) ya da göstergesel bir hanedan arması olduğunu iddia eder, aile yadigarına ("this heirloomed ground.") kendi lekesini eklemek için ilerlerken. Joycevari kelime oyunuyla, şiirin öyküsel zirveleri (climax) – oğul, aile yadigarında babasının belli olmayan sakalını bulur.

Cohen’in pastiş şiiri, aile yadigarı hiç bulunmamıştır: metin önce nesnenin hafızasından bahseder. Cam kavanoz (the belljar) [2], evlatlığı sunan (Klein’de olduğu gibi) sapkın ya da sadist bir oyuncaktan daha az kutsanmış bir metindir: cilalı dergiler kutsal kitapların yerini almıştır. Fakat iki şiir arasındaki en açık metinlerarası ilişki Cohen’in özel bir etniklik (ethnicity) ( Klein’in metninin temeli olan) yerine parodik neo-etnikliği koymasıdır. Yani, burada, Flowers’ın herhangi bir yerindeki gibi Nazi temalarına dönüş etnik bir imtiyaz meselesi değildir –geç dönem kapitalizm döneimde Musevilik (ya da herhangi başka biri) aynı kitle medyası ürünlerinin biraz ırkçı determinizmle tüketilmesiyle tanımlanır gibi görünüyor. [3] onun için Cohen’in Avrupa ve dehşetini reddetmek yerine Adorno’nun Auschwitz’den sonra şiir olamayacağı ifadesini ele alması Kuzey Amerika ve masumiyetini reddetmektir: sahte tramvay nostaljisi, [4] sinsi yetişkin cinselliğinin yarı kırsallığı.

Denklem kesindir:özne olmaması biçim olmaması demektir. Böylece Cohen’in büyük şiiri “Style” (27-28) kitle kültürüne karşı çelişkili tutumlarla başlar: anlatıcı Rus ve Amerikan radyolarına inanmaz (açık propaganda kurumlarından bahsetme abartısı –işaret edilenler Amerika’nın Sesi ve Radyo Moskova- Horkheimer ya da Adorno’nun Amerikan kitle kültürü ve Nazizmin kökeninde özdeş olduğu Aydınlanma Diyalektiği’nde (Dialectic of Enlightenment) kuruluş tezinden ayrı olarak, fakat müziği ve spikerleri sever. Bu sıradan ve tekdüze (sırf aynı anlam eksikliği yüzünden nefes izi, metre ya da anlamdan daha az kırdığı sanılan) çizgiler burada kayıtlı/tescilli olma fikrinin yokluğuna işaret eder. Yani kitle kültüründe her “ben”in inandığı ya da inanmadığı diyalektik olarak çok önemlidir ( müşteri ya da oy veren her zaman haklıdır) ve tamamen değersizdir (sizden milyonlarca var). Onun için burda veya “Flowers For Hitler”in bir yerinde noktalama işareti eksikliği tam bir dikkatsislik meselesidir. Bu dikkatsizlik [5] Wilde ya da Gide’in çökmüş sıkkınlığndan başka bir şeydir -ve hala varoluşçuların ya da Amerikalı kuzenleri Beatler’den azdır tükenmişliği- bunun için elimizde şu var:

… bir evde oturan bir adam ağaçsız Argolik bir adada annemin çayırındaki otları unutacağım biliyorum unutacağımı eski telefon numarasını unutacağım dörtyüz elli altı tarzımı unutacağım tarzım olmayacak

Burada biçim kaybı, biçimi unutmak, açıkça uzamsal ya da coğrafi yerdeğişikliğidir/ uzaklıktır, Kuzey Amerika’yı unutmakla ilgilidir.

Artan sayıda eleştirmen (Harvey, Soja, Shields, Lefebvre, Jameson), modernizmden postmodernizme geçişin anahtar özelliklerinden birinin zaman konularından uzam konuların kayma olduğunu iddia eder. Zaman, modernler için muhtelif ekonomik (Taylorization, Fordism), edebi (Joyce, Proust), felsefi (Wyndham Lewis, Bergson, Heidegger) manifestolarda en önemli ilgi alanıydı. Bugün geç dönem kapitalizm uzamı sıkıştırıp çarpıttı, evcil (medyanın ev istilası- Baudrillard, Lefebvre), kentli ( kent/banliyö yarılmasının bozukluğu, yeni “kentdışı” ve “workbubs”- Wilson, Harvey), coğrafi (uluslarası sermayenin müthiş hızı, maquiladoralar [ ya da Meksikalı birleşik serbest fabrika alanları, serbest ticari bölgeler, offshore bilgi işlemleri – Spivak, Soja). Bu yarılma Cohen’in şiirinde iki şekilde kendini gösterir (Cohen çalışmalarının postmodernizminin çağdaşlarının - Innis, Adorno, McLuhan- eğilimlerini tahmin ettiğinden bahsediyorum). İlk olarak, ”Style” tartışmasında söylediğim gibi Cohen Avrupa/Kuzey Amerika yarılmasını sürekli öyle çeviriyor ki Kuzey Amerika Yunanistan’dan eski görünüyor (daha çok Sartre’ın da bir yerde açıkladığı babasından yaşlı olmak gibi). İkincisi ve bu yine “Style”dan bir ipucudur, bu yeni uzamsal düzenin, kitle medyasının resmi düzenlenmesi ve hem tematik hem de biçimsel olarak yeni bir başka uyum sağlamış halidir.

Böylece Flowers For Hitler diasporic entelektüelin (Bhabha, Said, Ahmad), neşeli Yunan öznel konumundan, neşeli Yunan ve eski Montreal’i düşünmesiyle yazılmıştır. “Front Lawn”da (Ön Çayır) (126) unutulmuş çayır (“Biçim”in) kurtlarıyla birlikte tekrar hatırlanmıştır. Cinsellik ve medya ve hafıza görüntülerin başarılı halkalarıyla alegorize edilmiştir. Metin, fallik sembol (çakı) ve çalışan sınıf “mutluluk çubuğundan işe”meyen ve “Erkek İzci Yıllığı” nin idam yasasında (auto-da-fé) tüketilen Odipal nesnedir. Kapıcının kızının ayna imgesi, “yaşlı anne” geri döner ve anlatıcı “bizim ön bahçe”nin kurtlarla dolu olduğunu hatırlar. Penisler çeşitlidir ve iğrendirir ve çürüme imgesi belli mesafededir: Kuzey Amerika’nın bütün motorları paslanıyor.

Flowers’da medyaya ve teknolojiye karşı Postmodern tavrı ve teknolojinin McLuhan’ın öngördüğü ve bizim şimdi siberpunk dediğimiz teknoloji ve bedeni birleştirip ifade ettiği bir an varsa eğer "Waiting for Marianne"nin başlangıç dizeleridir: “bir telefon kaybettim, sen kokan”. Dizeler, Cohen’in kitabındaki birçoğu gibi hafiften şehevi ve aynı zamanda en haşin Harlequin kitabındaki kadar duygusal. Fakat modernist medya ve teknoloji fobisinden (kesin olarak Eliot, Pound, ve Klein’in yüksek modernizminde olduğu söylenebilecek bir fobi) tam olarak ayrıdır. Stunning’in, Klein’in "Portrait of the Poet as Landscape" (74-75) okumasında Roy Miki’nin de işaret ettiği bu fobi, gerçek dünyada-Varlık (Being-in-the-World) yönelik bir Heideggervari arzuyla şekillenmiştir. Cohen’in şiirinde ise Varlık, dilin maddeselliği dediğimiz mutsuz synaesthesia’nın ifade ettiği, en azından ‘soluğunun kıvrımları’ kadar marjinal olan tüm Sadist (Sadean) metonimleri bir telefon kordonu kadar kıvrımlıdır. Varlık insan bedeninin yanlış birliğinden kaçmış ve telekomikasyon eşyalarında katmanlaşmıştır:

deli gibi kokladığımı bildiğin telefonu aldın mı plastiğini ısıtmış olabileceğim nefesinin bütün kıvrımlarını içime çekebilmek için

Olmayan sevgili Öteki’nin bedeni için metonimi olarak muamele gören teknolojik aracın çatlaklarında maddi iz bırakmasıyla işaret edilmiştir.

Burada tartışmak istediğim iki edebiyat tarihinin metodolojisi ya da kuramı var. İlki postmodernizmin basit olarak bir estetik teknik meselesi ya da üyeliğin bazı belli kurallara uyarak ya da bazır tematik- biçemsel araçları kullanmakla edinildiği bir kulüp olduğunda ısrar edeni. İkincisi kanonu belirleyen etkiyi sorgulayarak normalleştiren bir yazınsal eleştiri yaratma arzusudur. Bu metodların izleri Hutcheon ve Scobie’de, tek parça bir modernizm ya da postmodernizme göre incelendiği (Weir’in yakın zamanda Hutcheon ile girdiği tartışmada olduğu gibi) ve tarihin kendi terimleriyle yeniden yazılmadığı şeklinde görülebilir. Leonard Cohen’deki editöryal düzen yoksunluğuyla dehşete düşmüşken 1978’de ortaya çıkan son teorik çalışmasında Scobie, Flowers for Hitler’in olumsuz biçimiyle modernist bir söylem taşıdığını ifade eder. 1991, 66)(6). Hutcheon’a göre eleştirel tutum vurgulanmıştır: “Görkemli Kaybedenler gibi postmodern üst-kurguların sade bir şekilde tek yaptığı tüm yazın için gerçek olduğunu iddia edileni önplana getirmektir: bir edebiyat eseri olarak diğer metinlerle olan ilişkilerine dayanır. Tarih bir sona gelmiştir ve postmodernizm zirvedir.

İronik olarak Cohen’in postmodernler üzerindeki etki yoksunluğunu kınarken Scobie Cohen’in eserini, benim Jameson’da postmodern kültür için köşe taşı olarak gördüğüm terimlerle yapar; “Cohen’in tarzı çok bireysel olabilir, çok özel olmadığını söylersek başarıyla kopya edilmiştir, bundan sonraki her tutum parodi veya pastişle sonuçlanacaktır”. Ken Ken Morris de “Dudek, Layton ve Cohen’in soluk imitasyonları” olarak gördüğü Kanada yazınını belli bir dönemini es geçmiştir.” Bu tipte bir etki izi sürme edebiyat tarihi için büyük bir özürdür ta ki ikinci terim nedensel öykülemeyi belirttiğinde, Tarihin kendisiyle ilgili olmadığında.

referanslar:

Ahmad, Aijaz. In Theory: Classes, Nations, Literatures. London: Verso, 1992.

Bhabha, Homi. "The World and the Home." Social Text 31-32 (1992): 141-153.

Borch-Jacobsen, Mikkel. The Freudian Subject. Stanford: Stanford UP, 1988.

Bowering, George. Craft Slices. Ottawa: Oberon, 1985.

Butler, Judith. Gender Trouble: Feminism and the Subversion of Identity. New York: Routledge, 1990.

Cavell, Stanley. The World Viewed: Reflections on the Ontology of Film. Cambridge: Harvard UP, 1979.

Cohen, Leonard. Flowers for Hitler. Toronto: McClelland and Stewart, 1972.

Dollimore, Jonathan. Sexual Dissidence: Augustine to Wilde, Freud to Foucault. Oxford: Clarendon P, 1991.

Freud, Sigmund. On Metapsychology: The Theory of Psychoanalysis. Pelican Freud Library 11. Harmondsworth: Pelican, 1984.

Fuss, Diane, ed. Inside/Out: Lesbian Theories, Gay Theories. New York: Routledge, 1991.

Harvey, David. The Condition of Postmodernity. Oxford: Basil Blackwell, 1990.

Hutcheon, Linda. The Canadian Postmodern: A Study of Contemporary English-Canadian Fiction. Toronto: Oxford UP, 1988.

Jameson, Fredric. Postmodernism, or, The Cultural Logic of Late Capitalism. Durham: Duke UP, 1991.

Klein, A.M. Complete Poems: Part 1: Original Poems, 1926-1934. Ed. Zailig Pollock. Toronto: U of Toronto P, 1990.

Lacan, Jacques. The Four Fundamental Concepts of Psycho-Analysis. Trans. Alan Sheridan. New York: Norton, 1981.

Lecker, Robert, ed. Canadian Canons: Essays in Literary Value. Toronto: U of Toronto P, 1991.

Lefebvre, Henri. The Production of Space. Trans. Donald Nicholson-Smith. Oxford: Basil Blackwell, 1992.

Miki, Roy. "The Lang Poem: The Cosmology of the Long Poem in Contemporary Canadian Poetry." Open Letter 6. 2-3 (1985): 71-84.

Rose, Jacqueline. The Haunting of Sylvia Plath. Cambridge: Harvard UP, 1992.

Said, Edward. Culture and Imperialism. New York: Knopf, 1993.

Scobie, Stephen. Leonard Cohen. Studies in Canadian Literature 12. Vancouver: Douglas and MacIntyre, 1978.

Shields, Rob. Places on the Margin: Alternative Geographies of Modernity. New York: Routledge, 1991.

Soja, Edward W. Postmodern Geographies: The Reassertion of Space in Critical Social Theory. London: Verso, 1990.

Spivak, Gayatri Chakravorty. In Other Worlds: Essays in Cultural Politics. New York: Routledge, 1987.

Wilson, Alexander. The Culture of Nature: North American Landscape from Disney to the Exxon Valdez. Toronto: Between the Lines, 1991.

Zizek, Slavoj. Looking Awry: An Introduction to Jacques Lacan through Popular Culture. Cambridge: MIT P, 1991.

Yorumlar

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 31

‘yukarı’ dedin

Okudum. bilgilendim, mutlandım, umutlandım...

Emeğiniz ve dağıtımınız için teşekkür ederim.