Dilimizi az bilen bir yabancı olarak Fatih Çekirge (baksanıza 5'ineci yazmış), züppeliğin sınırlarını çok zorlayan bir anektodu okuru ile paylaşıp, biz böyle değiliz demeye getiriyor ama, işe yaramıyor;
New York’ta 5’ineci caddede bir resim galerisi...
Uğur Cebeci’yle içeri girince, duvardaki bir resme çarpılıyorum... Bir nü... Karakalem bir kadın... Müthiş bir hüzünle uzanmış.. Karşısında uzun süre kalınca galerinin sahibi geliyor. * Hoşgeldiniz. Nerelisiniz? “Türkiye” dedikten sonra soruyorum: * Bu resim ne kadar? Bu defa galerici soruyor: * Siz bu resmi alabilir misiniz? Şaşırıyorum: * Ne demek alabilir miyim? Nasıl yani... “Yani” diyor galerici; biraz da utanarak; “Siz Müslüman bir ülkesiniz de...” Uğur’la bakışıyoruz... Aslında ne çok şey anlatabiliriz. Mustafa Kemal deriz. Demokrasi deriz. Laiklik deriz... Boş verip susuyoruz... Terk eder gibi çıkıyoruz orayı... Yalnızca Uğur şöyle diyor: “Bu muyuz biz yahu?”
Bizden birinin gidip de New York'taki bir galeride neden nü resme baktığı gibi bir soruyu sormayın kendinize, cevap basit, öküzlükten. Hem de karakalem bir nü, ne bileyim Venüs değil karşılarındaki. Adam da haklı olarak sormuş. Bunlar da laiklik, luiklik diye içlerinden geveleyip olayı kurtarmaya çalışmışlar, köşe yazarı da bunu bir haltmış gibi yazıyor..