Arapça rükub (binme) sözcüğünden türetilen sözcüğün aslı mürekkebdir. Terkibedilmiş yani iki veya daha çok şeyin karışmasından meydana gelen, anlamını taşır. Kimyada ve felsefede “bileşik” anlamında da kullanılır. Eski Yunanlılar mürekkebe Melan, graphikon melan, melanion ve enkauston, Latinler ise atramentum, atramentum libarium, atramentum scriptorium adlarını vermişlerdir.
Bulunan belgelere bakılarak Eskiçağ'dan beri mürekkebin kullanıldığı görülür. Mısırlılar zamanında en basit haliyle karbon siyahı ile sulu zamkın karışımından elde edilmiştir. En yaygın mürekkep çeşidi siyah mürekkeptir. Eskiçağ boyunca su, hayvansal zamk ve lamba isi kullanılarak siyah mürekkep elde edilmiştir. Mürekkebe özünü veren netlik ve siyahlık sağlayan ise bu lamba isi (siyah pigment) olmuştur. Mimarlık sanatının babası Vitruvius mürekkebin nasıl hazırlandığını (MÖ 1. yüzyıl) ne tür ocaklarda ve ne şekilde elde edildiğini tarif etmiş, yazı için kullanılacak mürekkebin elde edilmesinden arta kalan malzemenin de ressamlar tarafından fresko olarak duvarlarda kullanıldığından söz etmiştir. Çini mürekkebi olarak bilinen tür ise yine reçinelerin yakılması ve zamkla karışılması ile elde edilmiş, papirüs üzerine yazmakta bu mürekkep kullanılmıştır. Kalkhantos, Atramentum, Mazı mürekkebi, metalik mürekkep gibi türlerden de söz edilir.Daha o çağda mürekkep balığının (sepya) torbasından salgılanan siyah maddeden yapılan bir tür mürekkepten de söz edilir. Ancak bu mürekkep daha sınırlı bir kullanıma tabi olmuştur.
Siyah mürekkebin yaygınlığına karşın, özellikle zincifre bazı kırmızı toprak çeşitlerinden elde edilen kırmızı mürekkep imparatorlar tarafından, yeşil mürekkep de imparator varisleri tarafından kulllanılmıştır.1)