Genel anlamiyla sanat; nesnel gerçekligi, estetiksel ve öznel biçimde yeniden yaratmaktir. Siir, malzeme olarak sözcükleri kullanan bir sanat dalidir. Siire “gerçek/real” baglamda degil de “hakikat/truth” baglaminda bakarsak, bugüne kadar kesin olarak tanimlanamayis nedenlerinin; hakikatin göreli olmasi, nesnel gerçekligi tam anlamiyla yansitamayisi ve zamansal hareketle degisken olmasi oldugunu söyleyebiliriz. Buna dayanarak siire, göreli hakikatlerin bütünü olan “saltik hakikat” olarak da bakabiliriz..
Herhangi bir ayrim ya da tanimlama yapmadan, siirle ilgili bazi kavramlari ayrimsayarak siirin, gerek içerik/öz gerekse söze dönüstürme, sunulus açisindan özgün, etkilemeye, duygulandirmaya yönelik, yarati niteligi tasiyan bir söz sanati oldugunu söylemeliyiz. Mallarme’nin Degas’a verdigi o müthis yanitta oldugu gibi malzemesi sözcük olan siirin yapitasi “imge”dir. Imge (hayal,image), en az iki sözcükten olusan ve duyulur bir kaynaktan gelen tasarimdir. Rus incelemecisi Alexander Potebnya; “imgesiz sanat olmaz, siir ise hiç olmaz” diyor.(1) Maiakovski ise, imgeyi temel ve destek imge seklinde ayristirip imgenin amaç degil toplumsal siparisi ve emekçi kitlelerin istegini yerine getirmek için bir araç oldugunu söylüyor.(2)
Alman düsünürler içinde düsünceci ve özdekçi olanlarin aksine imge terimi üstünde önemle duran Friedrich Engels, düsüncenin, dis dünyadan duyumlarla alinan imgelerden ibaret oldugunu söylemisti. Ancak insan zihni, dis dünyanin varlik biçimlerini kendi kendine çikarmayip, dis dünyadan imgeledigi için imgeler dogaya, insanliga ve tarihe uyduklari oranda dogru olabilirler. Imge, nesnel dünyanin öznel yansisi oldugundan, her imge öznelle nesnelin birligidir. Dolayisiyla imgeleri ussal (kavramlar, önermeler, kuramlar ve varsayimlar) ve duyusal (duyumlar, algilar ve tasarimlar) imgeler olarak ikiye ayirabiliriz.
Hamiş: Yazı önce Mor Taka dergisinde yayınlanmıştır. Mor Taka'da naftalin kokan yazılardan biriydi. Metnin tamamı burada. Yazı düzgün biçimlendirilmemiş.