Ama diyorum çünkü Yasakmeyve'nin yer aldığı hanın, 2. katında Sait Maden'in bürosu vardı (hala var mı bilmiyorum) ve ben kendisinin grafik sanatlarla ilişkisini öğrendiğim andan itibaren kafamda bunların bir arada kullanılabildiği ve görsel şiir diye tanımlanan "tür" hakkında fikirlerini merak etmiştim. Ne yazık ki hazırladığım soruları bir mektup haline getirip, kendisine versem de, bir türlü cevap alamadıydım.
Sait Maden ile ilgili YKY bir sergi hazırlamış. Sait Maden, pratikte her iki dalın da (şiir ve grafik) içinde yer almasına rağmen, bugüne kadar görsel şiir ya da buna benzer tarihsel avangard 'şeyleri' konusunda hiç düşünmemiş görünüyor. O dönem elime Sait Maden'in hazırladığı bir grafik kitabı da geçtiydi, logolarla ilgili. Daha çok kurumların ya da şirketlerin logoları, amblemleri, yazı tipleri.
Sait Maden, bunların birleşemeyeceğini düşünüyor olmalı. Eminim 80 kuşağında da bu işerle uğraşmış (reklam, tasarım vs) bir sürü şair vardı. Ama şairanelik söyleminin TDK'nın belirttiğinin iki adım ötesine geçememesinde bu şairlerin, şairanelikten yorgun düşmeleri mümkün gibi görünüyor..
Ama bu şairler, büyük bir fırsatı kaçırmadılar mı? Ellerinde iki tarafın da aslında bir yerden geldiğine dair bir sürü kanıt ve araç varken, birbirine karıştırmaya tenezzül etmedikleri, korktukları bu sular şu anda diğer bir sürü su ile birlikte akıyor ve mecraları da öyle sadece kağıt ya da şair belleği falan değil.
Neyse, bizim bir öncümüz yok o yüzden. Bak bunu hatırladım şimdi..