Varlık Dergisi’nin 75. yılı nedeni ile Aralık 2008’de İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde gerçekleştirilen “Aralıkta Edebiyat” sempozyumunda sunulan bildirilerden birisi.
Martin Puchner’in “Dünyasal Edebiyat” adlı bildirisinden bir bölüm: Dünya edebiyatı, edebiyatı bir çeviri ve çevirilebilirlik düzeni içine yerleştirerek, yavanlaştırmaktadır. Bu tür eleştirilerin ortak noktası, bütünü yakalamayı hedefleyen, bütünselliği amaç edinen her tür projeye yönelik kuşkudur. Bu eleştiriyi getirenlerin büyük bir bölümüne göre, Hegel bu amacı ve dünya edebiyatına özgü öteki sorunsal özelliklerden bazılarını ortaya koymuştur, o yüzden dünya edebiyatının her biçimi üzerinde Hegel’in etkisi söz konusudur. Sözgelimi, Edward Said, Auerbach’ın dünya edebiyatına katkısı için Hegel’in gerekli olduğunu belirtmişti; bu da elbette bizi İstanbul’a ve dünya edebiyatının modern kökenine, daha doğrusu kökenlerinden birine geri döndürüyor. … Hegel’in kendine özgü projesi üzerine söylenecek daha çok şey var; bunlardan biri de, Hegel’in dev boyutlu projesinde dünya tarihi ile dünya edebiyatı bir tür tuhaf bir karşılıklı bağımlılık içinde karşımıza çıkarlar. Hegel’in asıl odak noktası edebiyat değil tarih olmasına karşın, yararlandığı başlıca kaynaklar, bugün “dünya edebiyatı” adını verdiğimiz yapıtlardan oluşur. Her durumda, Hegel’de dünya edebiyatı sorununun temelini bütünselliğin oluşturduğunu söyleyebiliriz. … Şaşırtıcı biçimlere bürünmüş olsa da, bu sorunu bugün de yaşıyoruz. Daha yakın tarihli bir dünya edebiyatı modeli var: Bu, Hegel’in bile hayal edemeyeceği bir bütünselliğe adanmış bir model olup, dünya edebiyatının en kuşkulu öğelerinden bazılarını bir araya getiriyor; sözünü ettiğimiz öğeler arasında, dünyanın haritasını çıkarma, var olan bütün edebiyatları bir bütün olarak içerme süreci ve bir bütünsel çevrilebilirlik programı da yer alıyor. Google’dan söz ediyorum, elbette. Google Earth (Google Yeryüzü), uzaydan bir harita-çıkarma aygıtı; Google Books (Google Kitap), bütün edebiyatı bir bütün olarak içermeyi hedefliyor; Google Translate (Google Çeviri) ise, bir bilgisayar çevirisi programı. O yüzden bu üçlü ilkeye –haritasını çıkarma, bütün edebiyatı bir bütün olarak içerme ve bütünsel çevrilebilirlik- şu adı vereceğim: Google edebiyatı. … Yazımın kalanında, google edebiyatına karşı çıkan bir dünya edebiyatı kavramına ulaşmaya çalışacağım. Ve ana stratejim, bütünselliğe yönelik bütünü içerme hedefinden vazgeçmek olacak. Önerilerim, şematik gibi görünseler de, somut deneyimden kaynaklanıyor. Bir yılı biraz aşkın bir süre önce, Norton Dünya Edebiyatı Antolojisi’nin genel editörlüğünü üstlendim ve o zamandan beri bu antolojinin hangi dünya edebiyatı kavramına dayandırılması gerektiği sorusuyla uğraşıyorum. … Dünya edebiyatı sık sık olanaksız bir bütünselliği hedeflemekle suçlanıyor; oysa aslında dünya edebiyatı her zaman “bütünden az” olmuştur. Elbette, dünya edebiyatı antolojileri söz konusu olduğunda, “bütünden az “ formülü, son derece pratik bir nedenden ötürü – yer sınırlaması- zorunlu olarak geçerlidir: Norton Dünya Edebiyatı Antolojisi’nin kapsamının 400 sayfadan 6000 sayfaya çıkarıldığını eklesek de, bu sınırlama bir gerçektir; antolojinin kapsamı sınırsıza genişleyemez, genişlememelidir de. Aynı şey google edebiyatı içinde geçerlidir; google edebiyatının bütünü içerme ideali, büyük olasılıkla bir ideal olarak kalacaktır. Hepiniz biliyorsunuz; Google’ın bütünsellik girişimi, telif sorunlarıyla karşı karşıya, Google Translation aracı da şimdilik sınırlı bir kullanım olanağı sunuyor.. Zaten Google Translation da, bütünsel bir modele dayanıyor: Google’ın çeviri aracı, çeviri programına daha çok sözdizimsel kural ve sözcük ekleyerek değil; temel olarak, programa önceden çevrilmiş daha çok metin yükleyerek işliyor, bunların büyük bir bölümü Birleşmiş Milletler çeviri hizmetlerinden alınmış metinler. Burada, Emily Apter’in “çeviri bölgesi” adını verdiği şeyle karşı karşıyayız. Google’daki çeviri metin sayısı arttıkça, çeviri aracı daha iyi çalışacak ya da vaat edilen bu. …
Hem dünya edebiyatı antolojilerinin, hem google edebiyatının yayılma mantığına karşın, edebiyat sözcüğü, giderek daha çok edebiyatın kapsanması anlamına gelemez; bu, yalnızca pratik nedenlerden ötürü böyle değil. Geçerli bir dünya edebiyatı kavramına ulaşmak için, dünya edebiyatının anlamını sınırlandırmak; bu kavramın hangi anlamda bütünü içermeyi hedefleyen bir metinler sürecinden farklı bir şey olduğunu belirlemek durumundayız. (…) Dünya edebiyatı her zaman “bütünden az olan” ise, üstelik bu niteliği yalnızca pratik nedenlerden kaynaklanmıyorsa, kavramsal düzeyde onun sınırlarını nasıl tanımlamalıyız? … Söze bu terimin içerdiği iki sözcükle başlayalım: edebiyat ve dünya. İlk stratejim, “dünya”yı bir bütünsellik arzusu olarak değil, öteki sözcüğü –edebiyatı- sınırlayan bir terim olarak almak olacaktır. Yalın bir dille söylemek gerekirse, dünya edebiyatı, edebiyatın tamamı değildir. Daha çok, edebiyatın, dünyayla çok önemli bir ilişkiyi koruyan alt kümesidir. Dünya edebiyatı, dünyayla ilintili olduğu ölçüde edebiyattır. Yazımın başlığı “dünyasal edebiyat”la dil getirmeye çalıştığım nokta budur. … “Dünya” “edebiyat”ı niteliyorsa, o zaman dünyadan elini eteğini çeken bütün edebiyatları dünya edebiyatı kapsamı dışında bırakmalıyız. Dünya edebiyatı asla karanlık, gizli ya da özel olan ya da öyle olmak isteyen bir edebiyat olamaz. Dünya edebiyatı, dünya için yazılmış, dünya ile ilintili olan, dünya yüzünde varlık kazanmış edebiyat –aynı zamanda dünyanın içselleştirdiği bir edebiyat; başka bir deyişle dünyasal bir edebiyat- olacaktır. (…)
Martin Puchner Çev. Kemal Atakay Kaynak: “Dünya Edebiyatı Deyince” “Aralıkta Edebiyat” Sempozyumu Bildirileri Varlık Yayınları, 2009 kitabın ideefixe adresi ... ... ekler Norton dünya edebiyatı antolojisi ile ilgili bir site Ama Puchner'in hazırlamakta olduğu 3. baskı olacak antoloji farklı bir şey anladığım kadarıyla...