Bir süredir Yazko Edebiyat'ın eski sayılarına bakıyorum. Yazko 8'de (Haziran 1981, 100 lira) Memet Fuat'ın (yine) "Yeni Halk Şiiri" başlıklı bir yazısı var. Birkaç şairden söz ediyor. Yazdıkları şiirde halk şiirinin motiflerini taşıdıklarından ama bunun bir tür "yeni" halk şiiri olduğundan filan (Yaşar Miraç, Müslüm Çelik, Adnan Özer.. dönemin genç şairleri)... Bu isimlerin arasında bahsettiği başka bir isim var ki aslında bu başlıkla da pek alakalı görünmüyor. Yazıdan bir bölüm: ... ... "İsmail Teoman dergilerde şiir yayımlamış mıydı bilmiyorum. Kitabının adı: Konuşma. Kendi bastırmış. Ön kapakta ilginç bir desen. Kimin yaptığı belli değil, kendi yapmış olabilir. Mutlu (huzurlu), kocaman yuvarlak kulaklı, sakallı, kasketli (mi) bir yüz. Altında çapraz "şarap", yatay "Huzur" yazılı. Üçüncü sayfadaki sunu şöyle: ... TAHTEŞŞİİR ÇIMACILARINA ya da İKİ VAKTE KADAR ...... UMMAN-LEŞE-CAKLAR'a ... Anlamadınız... Daha doğrusu, çözemediniz... Ama şair sizi öyle geçerken bir bakışla istemiyor ki, bütün kitap böyle ömrünüzü tüketecek çözümlemelere, yakıştırmalara, çağrışımlara "açık" şiirlerle dolu. Desenler, daktiloyla yazılmış sözcükler, harfler, silintiler, "imik kuşu" kesitleri, bir fotoğraf (nedir acaba), anlaşılmaz açıklamalar. Başlıklı bir şiirin arkasından başlıksız şiirler (mi yoksa o şiir mi sürüyor?). Öylesine bir kapalılık içindesiniz ki, tedirginliğinizden (görece açık, yalnızca iki anlamlı) şöyle şiirleri bile önce bir yadırgıyorsunuz: ... Ne gün dile gitsem Kuşlar: garip bir kuş diye Güneşi gösterirler. ... Ya da ... Sevgilim-- Aldığın halde bırakıyorsun beni. ... İsmail Teoman'ın bu işe kendini vermişliğini, aşırı incelmiş şiir düşünü gösteren daha uzun bir örnek: ... ALAN KISKACI ... I. Rastlantıların sömürüsü iblisin çürüğü, daha olmamışlığı kötülüğü diyorum iblisin sureti us dokusunda olduğu ve daha olmadığı ... II. iblisin günahkâr görünmediği sureti diyorum us dokusunda olduğu ya da daha olmamışlığı ki iblisi; çürüğü, sömürüsü rastlantının ... Firavun bir zamansız iktidar. ... Kitabın arka kapağında ise şöyle bir şiir var (iki şiir mi yoksa?). ... YORT SAVUL Hey kral Ece Hey ... EDGU MEZARLIĞINDA Nefesle örümcek yuvalanır. ... "Hey kral Ece Hey" elyazısıyla yazılmış. Bu anmanın çağrışımları "Ece Ayhan'ı mı sürdürüyor İsmail Teoman?" sorusunu getiriyor. İlk bakışta öyle gibi görünse de değil. Şiirin bütünü düşünülürse, Ece Ayhan sımsıkı bağlıdır yaşadığı dönemin sorunlarına. Yaşamda göremediğimiz şeyleri görüp çıkarır, çevremize bakışımızı değiştirmeye çalışır. Anahtarlarını bulup Ece Ayhan dünyasına girince, toplum sorunları karşısında duyulan ortak kaygıları, acıları bulursunuz. Çıkış arayan genç şair İsmail Teoman'ın görünümü ise şimdilik Ece Ayhan'dan çok daha aşırı bir uçta." ... (Memet Fuat, Yazko 8, Haziran 1981, s.79) ... s.n: Tabii böyle bir şeyle karşılaşınca biraz araştırdım internette acaba şairle, kitapla, konuyla ilgili bir şeye rastlanır mı diye... Gerçi dönemi düşününce internet işi zor. Tabii durum bana göre ilginç. Ayrıca şu ithaftaki "Tahteşşiir Çımacılarına" da takılmıştım. O çözüldü biraz. Taht eş şuur, osmanlıcada, şuur altı, şuur haricinde olarak açılıp yayılan zihnî faaliyet demekmiş. "gayr-ı meş'urdan vâzıhan farklıdır. Hâfızada teraküm etmiş, fakat bu anda kendisini düşünmediğimiz hâtıralar, gayr-i meş'ur ve kaimdirler. Fakat taht-eş şuur değildirler." gibi bir bilgi de var. Çımacı ise bildiğimiz vapur iskelelerinde halat atan kişi, çıma tutan, atan yani. Yani vapuru karaya bağlayıcı ya da uzaklaştırıcı diye de düşünebiliriz. Tahteşşiir'e dönünce, kaba bir yorumla şiirin altına (derinine, ötesine) dolanan, tutanlara gibi okuyabiliriz. Umman-leşe-caklar'a da.. herhalde umman-laşa-caklara.. olsa gerek.. ummanlaşıp leşe dönüşeceklere... Aşırı yorumla iki vakte kadar (sabaha akşama, ha bugün ha yarın) öleceklere, intihar edeceklere belki... Dediğim gibi bir yerden sonra aşırı yorum... Sonra ne oldu diye de merak ediyor insan... ..