....resim ve heykel, modernitenin son ifade alanları olarak, gitgide daralan bir eylem bölgesi içinde sıkışmış durumdalar: Kişisel serüvenler devam ediyor da atılım ya da dönüşüm beklenmiyor orada.
Müzik bağlamında, hala çift koldan yürüyor üretim. Elektronik devrim, bir bölünme yarattı, yolunu açtı, bugüne geldi, yarına uzanabilir[...] Bir tek edebiyat, kesin bir kopuşun, kırılmanın sahnesi olmadı XIX. yüzyılın ikinci yarısından bugüne akan zaman dilimi içinde[...]Olsa olsa bir 'ölüm duyurusu' yapılabilir, yapanlar oldu da: Sözgelimi şiir için Denis Roche, tam kırk yıl önce bir duyuruda bulundu ve sustu. Yetseydi, yetmedi: Ne bir kopuş, ne bir kesinti: Şiir hatlarında süreklilik geçerli.
Yorumlar
edebiyat öldü
Puanlar: -7
‘yukarı’ dedin
almanya'da da bildiğim (hatırladığım) kadarı ile hatırı sayılır bir dergi de duvarın yıkılmasına yakın ya da o sıralarda "edebiyat öldü" diye bir sayı yaptıydı. romanlar yazılmaya devam ediyor, gerçi şiir biraz ölü sayılır. en azından vurulup bir kenarda ölüme terk edilmiş durumda. sadece yayın faaliyeti devam ediyor, tipo baskı, şu baskı, dijital baskı, eh içini de doldurmak gerek, değil mi? bana göre edebiyat asıl mecrasına yaklaşmaya devam ediyor televizyondan sonra; eğlendirmek ve eğlendirirken de azıcık düşündürmek. Öyle koca koca romanlarda hakikat aramak, kimin fikri idi bilmiyorum. Batı en azından sinema ile bunu aştı, darısı bizim başımıza.
süreklilik..
Puanlar: 7
‘yukarı’ dedin
Tuhaf olan şiir söz konusu olduğunda işin resmi tarihine sığınma durumu. Örneğin "elektronik devrim" müziği etkiledi de şiiri etkilemedi mi? Mesele poetikhars'ı görmezden gelme durumu değil sadece. Kaç zamandır Türkiye dışında da şiir alanı kaynayan bir kazan aslında... Buradaki birkaç çeviriye göz atmak bile yeter. "Süreklilik"se hangi süreklilik?
bağnazlık?
Puanlar: 15
‘yukarı’ dedin
Enis Batur'un elektronik ile ilişkisi diyelim, fazla eklektik gibi geliyor. Halbuki "deney" konusunda gayet ikna edici görünen şeyler de demişti zamanında. Fakat bunları ne kadar içselleştirdiği, bunlara ne tür bir değer atfettiği bir yana, modernlerden sonrası konusunda aslında onun kuşağındaki şairlerin hepsine sirayet eden bir tutukluk sergilediğini düşünüyorum ben. zaten Opera'dan sonra bu işlere tövbe etmiş olması, 2000'lerde şiirini geride tutması. Ama işte durum bu, şunu diyor insan "Enis Batur bile bunları diyorsa..." Yazıya ve levazımına fazlaca romantik yaklaşmak, yaşadığımız Zaman'la ilgili fikirlerimizde bir ani felce, çarpılmaya da sebep olabiliyor. Bütün bir kuşağı, irili ufaklı böyle paralize eden şey ne ben onu merak ediyorum...
yalnız yazı bunu savunan bir
Puanlar: 21
‘yukarı’ dedin
yalnız yazı bunu savunan bir yazı gibi de durmuyor pek... yani bu sürekliliğin iyi bir şey olduğuna dair bir şey algılamadım ben... hatta sanki neden yok ki serzenişi var belki de...
ayrıca bir "gölge edebiyat" ya da "ikincil metinler"den de söz ediyor. Buna benzer bir yorumu daha önce paz'dan alıntılamıştım siteye... http://www.poetikhar...
istikrar ya da süreklilik dediğimiz şey de çok matah bir şeymiş gibi algılanıyor da çoğu zaman bunun altında yatan şey "yerinde sayma" oluyor bir de...
Denis Roche
Puanlar: 15
‘yukarı’ dedin
kısa bir biografisini siteye ekledim ve açıkcası Roche'nin neden etkisiz olduğunu da az çok görüyor insan. ve şiirin "kabul edilemez" olduğuna ilişkin sözleri nedense, ödüller almış ve kendisi "burjuva antolojilerinde" yer almış vs vs.. bu dizeli şiir yazanların hepsinde görülen bir hastalık, zannediyorlar ki tarihsel olarak şiiri orada tutan, genel kabul görme eğilimidir, nah öyledir, ikinci yeni o kadar yıkıcı olsa, hepsi ödül mü alırdı?
kurban olmaktan haz almak
Puanlar: 16
‘yukarı’ dedin
valla ben Enis Batur'un sürekliliğin iyi bir şey olduğunu söylediğini falan söylemedim. Sadece bunu söylerken muhatabı olarak şiirin resmi tarihini aldığını söyledim. Ve doğal olarak da orada süreklilik gördüğünü söyledim. Resmi tarih Serkan'ın da söylediği gibi "tanınmış"ların yani onaylanmışların tarihidir ve egemen tanımları ve anlayışları yansıtır ama bu altan alta mücadelelerin olmadığı anlamına gelmez. O yüzden süreklilik vardır serzenişini de yapsa buna ağıt da yaksa aslında statü quo'yu tersinden de olsa yeniden üretiyor. İnsan kendi umutsuzluğundan falan haz almaya başlayabilir ama biraz da kendi dışına çıkabilip baktığı konumu değiştirse farklı şeyler görebilir.
Re: kurban olmaktan haz almak
Puanlar: 21
‘yukarı’ dedin
Yaşlı Avrupa Kıtası diyelim artık Enis Batur'un gözünde de durmadan ve durmadan hem hiper-bilgeliğin hem de bir aymazlığın ve bir de gösteri toplumunun esiri olmaya doğru gidiyor gibi geldi bana. O yazıda şiirden bahsedilmiyor pek. Batı'nın ulaştığı, Cioran'ın mesela "her bir haltı ifade etmekten mevcudiyetini yitirecek derecede incelmiş" dediği Fransız dilinde olduğu gibi durum belki de. 60'lar ve 70'lerde ne kadar şaşaalı ise, bugün o kadar oturmuş ve dingin. Çatışmanın tüm ihtişamı ile çıktığı Balkanlar için bile ufak tefek (Baudrillard) mırıldanmalar dışında ses çıkarmadı örneğin. Yorgunluk, yılgınlık, süreklilik. O yüzden şiirin konumundan bahsetmek için şiirin canlı durmaya gayret ettiği yerlere bakmalı, sınır-durumlara.