Yazınsal Hesaplarda Okuru Bulmak
Daniel W. Kim/Cornell University
Çeviren: Suzan Sarı
[1]Giriş
Tarih belirlemek gerekirse (bilgisayarla) hesaplamanın yazınsal eserlere uygulamanın öncelikle stylometry’de (ya da biçembilimde) ve metinlerin yapısal incelemelerinde kullanıldığını söyleyebiliriz. Bu alanlarda, araştırmacılar yazarları ve metinleri için metin inceleme yazılımlarının değerini ortaya koymuştur. Fakat yazınsal hesaplamada çok önemli bir unsur bu alan dışında bırakılmıştır:okur. Neyse ki stylometry ve metin inceleme araçları yazınsal alımlama çalışmalarına –okuma edimine- uyarlanabilirdir. [2] Bu araçların bu türde kullanımı deneysel okuma edimine çokça destek verecek gibi görünür. [3] Miall ve Kuiken’in söylediği gibi,
İki milenyum dolusu teoriye… rağmen halen bir okurun bir metni okuduğunda ne anladığını ya da yazınsal metnin diğerlerinden tamamen farklı şekilde özel bir işlev yerine getirip getirmediğini tam olarak bilmekten çok uzağız. Dahası bu türde sorunların deneysel çalışmaları henüz başlamıştır…(1994a: 338)
Deneysel okuma edimine etkin uygulanması için bu hesaplama aygıtları, yeni kullanımları için kavramsal bir şemalandırma gerektirmektedir. Zaten herhangi deneysel bir çalışma sorunların ve hipotezlerin kavramsallaştırılıp sorgulanabileceği teorik bir şema ya da model gerektirir. Bilişsel bilim bu türde bir şemanın gereksinimlerini sağlayabilir. [4] Bu yazıda bir yazınsal hesaplama aygıtı olan TACT’ı [5] göz önünde bulundurarak ses desenli şiire yazınsal tepkinin – alımlamasını ya da “okur cevabını”- bir boyutunu , bilişsel bir şemaya nasıl uygulanabileceğini aydınlatmaya çalışacağım. TACT’ın bu kullanımını göz önünde tutarken genel olarak biçembilimsel araçların nasıl sadece yazarlığı değil okumayı da aydınlatacağını önermeye çalışacağım.
Bilişsel Bilim ve Şiirsel Algı
Alımlama teorisi ve bilişsel bilim arasındaki ilişki ne kadar sık anılanlardan olmasa da eskiden beri prensip olarak vardır. Alımlama teorisyenleri yazınsal tepkinin zihindeki sürecine hep ilgi duymuşlardır. Tüm zihinsel süreçler sinirsel tabakalarda aktivite olarak temsil edildiğinden ve bilişsel bilimin sorusunun bu türde bilişsel süreç ve yapıların doğası ve organizasyonu olduğundan bilişsel bilginin yazınsal alımlamanın anlaşılabilmesine bir yardımı olabileceği mantıklıdır. Fakat bilişsel bilgi bize şiirsel dilin ses tasarımı, tepkinin bilişsel aktivitesi hakkında özel olarak ne söyleyebilir? Ses tasarımlı bir şiire tepki verdiğimizde beynimizde ne olup bitiyor? [6]
Bu noktada en uygun bilişsel şemanın şiirsel ses tasarımının farklı tepki modları anlamında tasarlanmasına izin veren olduğu söylenebilir. Okumanın farklı modları fikri aynı şiirsel ses tasarımları ve en uçta da aynı şiire farklı tepki ve okumaları hesaplamanın en iyi yolu olarak görünüyor. Hepimiz aynı bilişsel kapasitelere sahip olduğumuzdan farklı alımlama edimleri bu kapasitelerin farklı kullanımlarıyla – bizden önümüzdeki bir şiire farklı yönelmelerden kaynaklanan farklı kullanımlar- farklı alımlama stratejileriyle sonuçlanır. Alımlama stratejileri ya da tepki modları fikrine benzer kavramların ortak olduğu birçok teori olduğundan bunları, gönderide bulunurken “bilişsel alımlama yönelimleri” kisaca BAY diye anacağım. [7]
BAY şemasında, biliş farklılıkları farklı alımlama edimleri şeffaftır. Herhangi verili bir şiirin alımlanması farklı bilişsel süreç ve işlevlerin bir kombinasyonu olan çok-boyutlu bilişsel bir aktivitedir. BAY’lar belli kombinasyonları belirleyendir. Her BAY , bir strateji veya kod gibi bilişsel sistem unsurlarını özel bir konfigürasyonuna çevirir; her bir konfigürasyon belli türlerde bilişsel aktivite ile sonuçlanır ve şiirin şiirsel dilinin özel bir deneyimine neden olur.
Bilgi işleme terimlerinde verili bir şiirin ses tasarımı, zihinde çeşitli işlem mekanizmaları kullanılarak işlenecek bir data olarak görülebilir. Datanın nasıl işleneceği birleştirici mekanizmaların nasıl şekillendiğine bağlıdır. Bunlar, okuma ya da tepkinin zihindeki çeşitli bilişsel ‘yerler’e ya da ‘tepki merkezleri’ne gidebilecek ‘yolları’ gösteren haritalar gibidir.
Şiirsel dile tepkinin içerdiği farklı tepki merkezleri neler olabilir? Etraflıca bir liste anlaşılamayacak kadar karmaşık ve bu çalışmanın amacı dışında olur ancak minimal bir liste muhtemelen bilişsel sistem unsurlarını içerebilir: dilbilimsel bellek, müzik kavrayışı, ses sembolizmi ve problem çözme. BAY’ı ya da içerilen alımlama türünün önemsenmediği ses tasarımlı şiirselliğin alımlanmasında belli bir sınıra kadar bu dört temel bilişsel sistemin her birinin gözetilmesi beklenebilir. TACT’ın iki BAY ; işitsel BAY ( performans olarak şiiri duymak) ve görsel BAY (şiiri sessizce okumak) arasındaki konfigürasyonunda nasıl işlediğine geçmeden önce her birini kısaca tanımlamaya çalışacağım.
Bellek
Bellek, bütün BAY’lar arasında ses tasarımlı şiire tepki vermede en temel unsur olabilir. Algılayıp tepki vermede, herhangi bir işlem ya da tepki önemli olduğu için bu türde ses tasarımları bellekten belirgin olarak uzaklaştırılmalıdır. Sachs’ın gelişmemiş eserinden bu yana yüzeyin belleği biçimlendirdiği bir metnin zayıf olduğu psikodilbilimin temel ekseni olmuştur. Şiirsel ses tasarımlama– anlamsal ya da ‘özsel’ düzeyinden daha çok- şiirsel metnin yüzeyindeki tabaka olarak kodlandığından okuma durumunda, ses tasarımlamaya tepki vermede temel bir rol oynar ve bu yüzden bu eksenin yalanlanmasına bağlıdır.
Sözellik veya belleğin yüzeysel yapısı üzerine yapılan son çalışmalar, yüzeysel biçimin akılda tutulmasının yüksek olduğu ve bu zamanda kadar yaygın olarak kabul edildiğinden daha uzun süre hatırlandığı durumları ispatlayan önemli kanıtlar ortaya çıkarmıştır. Bu araştırma şiirlerin okunmasında yüzeysel biçimin hatırlanması şu iki neden yüzünden yüksek ve sağlam olduğunu iddia eder: bağlamın dilsel okunması ve şiirsel biçimin bellekselliği.
Son araştırmalar yazınsal metinlerin duygusal değerinin ( bizimle kişisel olarak nasıl ‘konuştukları’, duygu ve anıları artırması) genelde bizim için önemli olan yüzeysel biçimi – şiirlerin tam olarak kullandığı sözcük ve deyimleri- oluşturur. Duygu ve tür beklentisi, ses tasarımlı şiirin dikkatimizi ve belleğimizi yükseltmesiyle şiiri okuduğumuzdaki bağlamların farklı açılarıdır. Örneğin Shapiro ve Murphy “dinleyiciler metin incelemesine kendi geçerli amaçlarına en uygun, ilgili, önemli ya da çarpıcı gelen düzeyde katıl” dıklarını iddia ederler (1994: 87). Verili bir söylemdeki duygusal karakter- humour, kızgınlık, üzüntü- okur için önemlidir, bellekte yüzeysel biçim kodlanışına daha çok dikkat gösterir. Başka bir deyişle duygularımızı ( örneğin; şakalar, anlamlı mektuplar, favori romanlar) eklemlediğimiz metinler için çok iyi bir sözel belleğe sahibizdir. Böyle metinler olarak şiirlerin, okurun bellekte kodlamaya katıldığı yüzeysel yapılarında önemli bilgililer taşıdığı kabul edilebilir.
Duygusal kabul yönünde yazınsal türün kendisi tepkiye ya da yüzeysel biçime büyük önem veren yorumlayıcı edime neden olur. Zwaan (1994) tür beklentilerinin metinlerin bellekteki temsilini etkilediğini göstermiştir. Yazınsal okuma modundaki okurun belleğinde metnin yüzeysel yapısına öncelik verdiğini gösterir. Deneyinde farklı metin okuma yönergeleri verilen iki ayrı gruba aynı metinler verilir. Okuyacakları metnin edebi olduğu söylenenler yüzeysel yapıyı bellekte metnin temsilinin en önemli düzeyde tutmuşturlar.
Şiirsellik alımlamasının bağlamı güçlü yüzey- biçim belleğini belirleyen tek faktör değildir; şiirsel ses desenlemesinin kendisi güçlü bir belleksel işleve sahiptir. David Rubin (1995), örneğin, şiirsel ses tasarımlama belleksel işlevinin, sözel geleneğin zamanla yüzeysel biçiminde neredeyse değişiklik geçirmeden sözlü metne dönüşümündeki yetenekte kilit rol oynadığını öne sürer.
Müzik
Şiirsel ses tasarımı nereye kadar müzik alımlaması ve tepkisi bilişsel sistemi olarak işlem görebilir? Bilişsel bilgi müziği, sözsüz ya da dilsel-olmayan görüngülerin temsilinde kullanır ve müziğin kavranışıyla sözel sanata tepkiyi içeren kavrayış arasında belirli bir fark olduğunu kabul eder. Peretz ve Morais son dönem nöropsikolojik gelişmelere dayanarak “veri(nin) en azından üç farklı dinleyerek kavrama sistemi vardır” der (1993: 63). Bu üç ayrı sistemin biri müzik, biri söz/dil, biri de çevresel seslerin algılanması içindir. Fakat şairler uzun zamandır şiirsel dille müzik vasıtasıyla arkadaşlık etmiştir. Şiir ve müzik arasındaki bağ yalnızca analojik bir benzerlik midir?
Tabi ki şiirsel dil ve müziğin uyumlu ya da melodik boyutları arasında fiili bir bağ yoktur. Fakat ritmik tasarımı algılama ve ona tepki verme şiirsel ses deseninin bir öğesidir ve müzik kavrayışını içerdiği söylenebilir. Bu bağ deneysel olarak sorgulanmamış bir imkandır fakat bir kişi bir şiirin dizelerini – diyelim limerik- bütün heceleri boş bir heceyle (örneğin ‘da’) doldururken
tekrarlamaya çalıştığında açığa çıkar. İnsan kulağının prozodik desen içinde algıladığı ve tepkide bulunduğu sözsüz ritmik yapının bir türü olduğu kesindir.
Notlar:
[1] Bu yazı 1997 oturumlarından Consortium for Computing in the Humanities (COCH/COSH)da sunulan “Sound Sensing: Cognitive Science and the Response to Poetic Form”u temel almıştır.
[2]Burada okuma – geniş anlambilimsel anlamıyla- herhangi yazınsal bir metinle – metin bir şiir, roman, film ya da oyun olsa da- ilgili deneyimin oluşturduğu yorumlayıcı edim ve/ya tepkilere gönderme yapan anlamıyla ele alınmıştır.
[3] Bu edebiyat teorisyenlerinin tartışma konusunda ilgisiz olduğu bir alandır. Basıldığında çoğu alımlama teorisyenleri teorilerinin keşifsel değerde olduklarını (bknz. Iser 1989: 49)- temel olarak “ Ben teorileri üreteceğim, bırakın başkası denesin”- ya da okumanın (yazar kavramındaki gibi) okumayı teorize eden kavramsal bir aygıt olduğunu ( bknz. Mailloux 1982: 192) ve bu yüzden bilimsel olarak üzerinde çalışılabilmenin ‘güncel’ ya da ‘gerçek’ olarak önemsiz ya da imkansız olduğunu iddia ederler.
iddia ederler
[4] Bilişsel bilimin yazınsal çalışmalara uygulanması okur teorileriyle sınırlı değildir.
[5] TACT, Text Analysis Computing Tools ( Metin İnceleme Hesaplama Araçları) Toronto Üniversitesi tarafından geliştirilmiştir. 1996’da MLA tarafından yayınlanmıştır. Bknz. Lancashire 1996.
[6]Bahsettiğim kavrayış – bilişsel kavrayış- burada duyguları ve diğer bedensel görüngüleri kapsayan bir anlamdadır. Geniş bilgi için bknz. Isen, Shalker, Clark & Karp 1978, Isen 1990
[7] Roman Jakobson’ın ‘set to the message’ fikri daha eski olabilir. Iser’ın ‘reader repertoires’ ı analojik bir benzerlik taşır.
[8] In a study of reading times, Miall and Kuiken found that poetic features — “foregrounding” — increase reading times, indicating that readers attend more closely to a literary text’s surface structure in which these features occur (1994b).