Cemal Süreya'nın daha sonra edebiyat dünyamıza bir nevi güneş olacak dergisi Papirüs'ün nasıl çıktığını, şairin ölüm yıldönümü dolayısı ile Ülkü Tamer yazmış;
"Bir anımı anlatayım önce. Cemal'in ikinci Papirüs dönemi. İlk dönemde yaprak biçiminde çıkarmıştı dergiyi; bir süre sonra da yayınına ara vermişti. Şimdi İstanbul'da daha kalın, daha doyurucu bir dergi hazırlığındaydı. Birlikte kolları sıvadık. Cağaloğlu'nda Eser Han'da küçük bir oda tuttuk. Evlerden getirilen bir-iki eşyayla döşedik. Yazılar hazırlandı. Dizgiye verilecek. Toplam basım gideri 2000 lira. Ceplerde 200 lira ya var ya yok.
Bir gün Edip (Cansever) geldi. Çıkarken yerdeki ufacık, eski püskü bir halıya ilişti gözü. "Bu iyi bir şeye benziyor," dedi. Kapalıçarşı'da ortağı Jak'la bir antikacı dükkânı vardı. Halı da satıyorlardı. "Jak'a söyleyeyim, gelip baksın," dedi.
Yarım saat sonra Jak damladı. Halıya baktı. "Siz bunun üstüne basıyor musunuz?" diye sordu şaşkınlıkla. Halıyı katladı, aldı gitti. Biraz sonra da yardımcıları Hakkı geldi. Elinde 2000 lira. Uzattı: "Halının parası."
Hayır, ilk sayının parası!
Cemal, "Halıya teşekkür ilanı koyalım dergiye," dedi."
Devamı Sabah'ta..
Yorumlar
"hem dersini bilmez, hem
Puanlar: 37
‘yukarı’ dedin
"hem dersini bilmez, hem şişman herkesten". Ülkü Tamer'i seviyorum...