Karel Teige 19. yüzyılda ersatz [ikame] sanatın daha az biçimsel ve daha az daraltıcı tarzlarını temsil eden –izm’ler doğdu. Bugün hâkim bir –izm yok: Kübizmden sonra pek çok sanat okulu ve inanç arasındaki çekişmelere tanık olduk. Sanat yönünü kaybetti ve kendilerini “avangart” olarak adlandıran değişik gruplara dağıldı. Bu yüzden şimdi, sadece sık sık “ebedi hakikatler“ (dünyanın kendisi kadar eski bir hayal) tafrası atan “yeni sanat” ya da “en yeni sanat” var. –İzm’lerin dejenere olması, sadece sanatın varolan tiplerinin dejenere olmasının bir semptomudur.
Fakat her şeye rağmen, şimdi yeni bir tarz yükseliyor ve beraberinde de bir YENİ SANAT: Sanat olmayı bırakan, geleneksel önyargılardan bihaber, her ümit vaat eden hipotezi kabul eden, deneye yakınlık duyan ve yöntemleri hayatın kendisi kadar zengin ve cazibesiz olan bir tarz.
Canlılığa sahip o sanatkâr ruhlar belki de, şu andan itibaren, kendilerini bu yeni sanata hasredeceklerdir. Bu da, doğal olarak, literati ve uzmanların bulunmayacakları anlamına gelir- ve bu yüzden her şey daha da canlı ve şenlikli olacak. Yeni sanatın tomurcuklanmasında öyle bir canlılık ve hayat hissi bulacaksınız ki sanat öğretisinin çeşitli ihtilâflı noktalarını unutacaksınız.
Sanatsal profesyonellik daha fazla varlığını sürdüremez. Eğer o yeni sanatsa ve bizim POETİZM (yaşama sanatı, diri olma ve hayatı yaşama sanatı) olarak adlandırdığımız şey ise, spor, aşk, şarap ve tüm diğer lezzetli şeyler gibi eninde sonunda aşikâr, haz verici ve anlaşılır olmalıdır. Sadece bir meslek, ya da iş olamaz, fakat daha ziyade ortak bir ihtiyaçtır. Hiçbir tekil hayat, eğer hakkıyla yaşanıyorsa- yani, kahkaha, mutluluk, aşk ve memnuniyet içinde - onsuz olamaz. Profesyonel sanat bir safsatadır ve, bir ölçüye kadar, bir anomalidir. Örneğin, 1924 Paris Olimpiyatları’nda profesyonel kulüpler kabul edilmemişti. Öyleyse, neden biz, aynı kararlılıkla, ressamlık, yazarlık ve heykeltıraşlık mesleklerinin profesyonel cemiyetlerini reddetmeyelim? Sanatsal çalışma ticari spekülasyona konu olamaz, ne de kuru, akademik spekülasyonun bir nesnesi olmalıdır. O, esasında, bir armağandır veya yükümlülüğü ya da sonuçları olmayan bir oyun.
*****
Betimlemekte olduğumuz bu yeni, mükemmel ve sınırsız güzellik fiili hayatın soyudur. Estetik spekülasyondan- sanat stüdyosunun romantik duyarlılıklarından- doğmamıştır fakat hem insanların azimli, disiplinli üretiminin hem de genel olarak onların yaşam faaliyetlerinin sonucudur. Katedrallerde ya da galerilerde durmaz; dışarıda, bizi ve yaşam çevremizi ayakta tutan caddelerde, kentlerin mimarisinde, parkların canlandırıcı yeşilinde, limanların telaşında ve endüstrinin işleyişindedir. Herhangi bir hazır formül vermez: Modern yaratımlar ve biçimler, ekonominin emir ve amaçlarının mükemmel ifasının sonucunda ortaya çıkan sıkı çalışmanın neticesidirler. Mühendisin hesabını içerir ama şiirsel bir vizyonla onu tamamlar. Kentlerin inşası ile alakalı bilime- şehircilik- büyüleyici ve şiirsel olanı sağlar; hayatın zemin-planının, geleceğin prototipinin, ütopyanın, ve hatta Kızıl bir geleceğin gerçekleştirilmesinin haritasını çizer. Ürünleri bolluğun ve mutluluğun gereçleridir.
Yeni güzellik konstrüktivist çalışmadan, ki modern hayatın temelidir, kaynaklanır. Konstrüktivist yöntemlerin zaferi (imalatın doğuşu, dekoratif sanatların bastırılması, seri üretim, standartlaşma) yalnızca maddeciliğin çağdaş tekniklerinde kendini gösteren keskin entelektüalizm sayesinde mümkün kılınmıştır. Marksizm. Konstrüktivist ilke, o halde, modern dünyanın varlığını koşullayan ilkenin ta kendisidir. Pürizm, konstrüktivist çalışmayı koşullayan estetiktir- ne fazlası ne de daha azı.
Flaubert kâhince bir cümle yazdı: “Yarının sanatı gayri şahsi ve bilimsel olacaktır.” Öyleyse o hâlâ sanat olacak mıdır? Bugünün mimarisi, kentlerin inşası, endüstriyel sanat hep bilimdir. Sanatsal yaratım değil - yani, romantik bir coşkudan sanatın taşması- fakat uygarlığın basit, yoğun eseridirler: toplumsal teknoloji.
***** Poetizm temeli konstrüktivizm olan hayatın tacıdır. Görececiler, bizler bilimsel sistemin algılayamadığı ve bastırılamaz olan, saklı bir usdışılığa ikna olduk…
…Birey için özgürlük istiyoruz. “Altı günlük çalışma ve dünyayı inşa etmenin ardından, yedinci günde ruhlarımızdaki güzelliği bulacağız.” O. Brezina’dan bu alıntıyla, poetizm ve konstrüktivizm arasındaki ilişkinin doğru bir resmini vermek mümkün. Bir insan çalışan bir insan olarak yaşadığında, bir insan gibi, bir şair gibi yaşamak da ister.
Poetizm yalnızca antitez değildir, fakat aynı zamanda konstrüktivizm’in zorunlu tamamlanmasıdır.
*****
Poetizm olarak adlandırılabilecek sanat, gelişigüzel, oyunbaz, fantastik, şen, kahramanca-olmayan ve âşıkanedir- hiçbir şekilde romantizm gibi değildir. Mutlu bir neşe atmosferinde, gözlerini yaşartacak kadar sıkı gülen bir dünyada doğmuştur. Mizahi mizaç egemendir; aynı zamanda kötümserlik yürekten terk edilir. Vurguyu hazlara ve hayatın güzelliklerine doğru kaydırır, köhne stüdyolar ve galerilerden uzağa. Hiçbir yerden gelmez ve hiçbir yere götürmez, güzel kokulu parkta dönüp durur, çünkü o hayatın yoludur… poetizm hayatı, büyük ve eğlenceli bir uğraşıya, eksantrik bir karnavala, duyuların ve imgelemin palyaço oyununa, sarhoş eden bir filme, harikulade bir kaleydoskoba dönüştürmek ister. Esin perileri şefkatli, yumuşak ve neşe doludur, bakışları iki aşığınki kadar cezbedici ve esrarlıdır. Poetizm’in felsefi bir yönsemesi yoktur. Pratik ve zevkli bir eklektizmi kabul edebilir sadece. Bir dünya görüşü değildir- ki o, bizim için, Marksizm’dir- ama hayatın bir parçasıdır. Ve kesinlikle hayatın çalışma odasında, kütüphanede ya da müzede duran bir parçası değildir… Poetizm bir edebiyat değildir… Poetizm bir resim tarzı değildir… Poetizm bir –izm değildir, yani kelimenin şimdiye kadarki dar anlamıyla bir –izm. Çünkü bugün sanatsal bir –izm yoktur. Konstrüktivizm tüm üretken iş türlerinin yöntemidir. Poetizm, en güzel anlamında, yaşama sanatı, modern bir Epikürcülüktür. Yasaklayan ya da dayatan bir estetik getirmez… Poetizm sanat değildir; yani, kelimenin romantik anlamında sanat değildir. Sanatı bugüne dek tanımlaya gelen sanatsal tarzların biçim ve çeşitlerinin feshini ister; onları saf bir şiirle değiştirir, sayısız biçimlerde parlayan, yani ateş ve aşk kadar çokbiçimli olan bir şiirle. Film ve havacılıktan, radyo, teknoloji, optik ve akustik icatlardan, spor, dans, sirk ve müzik salonlarından – günlük icat ve sürekli doğaçlamanın mekânlarından – yararlanır. Eğlence ve faaliyet ihtiyaçlarımıza tam olarak tekabül eder…
Poetizm, her şeyden önce, bir modus vivendi’dir. Yaşamın bir fonksiyonu ve aynı zamanda da varlık nedenidir… Doğrudur, mutluluk, rahat bir apartman dairesi, baş üstünde bir çatıdır. Ama aynı zamanda aşk, keyif, kahkaha ve danstır da. Poetizm yüce bir eğitimdir. Hayatın uyarıcısıdır. Depresyonu, kaygıları, garezi giderir. Ruhani ve ahlaki hijyendir… Poetizmi anlamamak hayatı anlamamaktır!
***** …Dünya bugün parayla yönetiliyor, yani kapitalizmle. Sosyalizm dünyanın, akıl, erdem ve iktisatla - amaçlı ve pratik olarak – yönetilmesi gerektiği anlamına gelir. Bunu gerçekleştirmek için kullanılan yöntem konstrüktivizmdir. Ancak akıl dünyayı yönetirken duyarlılıklarımızı bastırırsa erdemli olmayı bırakacaktır: Bu hayatın zenginleşmesi yerine fakirleşmesi anlamına gelecektir. Mutluluğumuz için değeri olan tek zenginlik duyularımızın zenginliği ve duyarlılıklarımızın gürlüğüdür. İşte burada POETİZM hayatın, hazzın ve fantezinin korunması ve onarımı için devreye girer.
*****
Bu kelimelerle biz, ilk defa, bir hareketi kabaca formüle etmeye çalışıyoruz, bazı modern Çek yazarları tarafından desteklenen bir hareketi. Yani poetizmin ne olduğunu tanımlamanın vakti gelmiştir. Çünkü “poetizm” sözcüğü, ömrünün ilk yılında, şimdiden oldukça yaygınlaştı ve ne olduğuna dair hiçbir fikri olmayan eleştirmenlerce çoğunlukla suistimal ediliyor. Poetizm Devetsil grubundan bir kaç yazarın işbirliğiyle doğdu. Her şeyden önce, hâkim ideolojik poetikaya karşı tepkimiz- romantik estetiğe ve gelenekselciliğe karşı bir protesto ve bu zamana kadarki egemen “sanat” kurallarını terkimizdi. Biz, filmlerde, sirkte, sporda, turizmde ve hayatın kendisinde salt resimlerde ve şiirlerde bulunmayan etkileyici imkânlar aradık. Ve böyle doğdu resim şiir, poetik bilmeceler ve anekdotlar, lirik filmler. Bu deneyin yaratıcıları: Nezval, Seifert, Voskovec ve, lütfederseniz, Teige şiirin- edebiyattan oldukça ayrı olarak- bütün çiçeklenen tezahürlerini içermek isterler, ve bununla Pazar öğleden sonralarının, canlı kafelerin, alkol sarhoşluğunun, canlı tabloidlerin ve kaplıca gezintilerinin ve suskunun, gecenin, durgunun ve huzurun şiirini kastediyoruz.
İngilizcesinden çeviren: Gökçen Ertuğrul