sonat’a oynayalım mı?

Birincil sekmeler

Bugün bir dergi geldi bana: sonat.. Ege üniversitesi şiir topluluğunun şiir bülteni olarak… Şaşırdım biraz da. Dergi görsel şiirlerle ve görsel şiir kent ilişkisinden dem vuran yazılarla gayet iyi (memlekette böyle üniversite dergileri var mıymış?)..

Aslında daha geçen hafta sonu deneysel şiir üzerine bir etkinlik düzenlediler İzmir’de, Mehmet Öztek ve Utku Özmakas’ın davetli olduğu (aslında etkinlik nasıl oldu, neler konuşuldu bilmiyorum ya da adı geçen arkadaşlar katıldı mı?)..

Bu dergiyi çıkaranlar arasında Barış Çetinkol ve Liman Mehmetcihat gibi bu sitenin yabancısı olmayan arkadaşlar da var.. Son sayılarını Mahfil’e ithaf etmişler. Elimdeki sayı derginin 3.sayısı.

Derginin ilk şiiri, Liman’ın Ulan bu çiviyi de kim koydu cebime adlı şiiri, gayet iyi ve sıkı bir şiir, teknik olarak da iyi..artlama tekniğini gayet iyi kullanmış gerektiği yerde:

‘Bakmayın siz benim pantolonumun önüne boykot olası orada ge/ Çişli fiiller duruyor eliot’un nesneleri apış kapış’

Denge Esentürk’ün Cevap verilemeyen mektub’u daha göndermeli bir mektup-şiir.. Heves’in yeni çıkacak son 21. sayısında da aynı adlı (şair ismi de aynı) bir şiir var-henüz okumadım daha dergi gelmediği için.

‘İzmir kadar iyiyim. Sudan kadar. Öyle ki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine geçici üye olmuş kadar.’

Songül Kocadayı Hebiokbiba adlı şiiriyle ilginç bir yolda:

‘anne sevgisi ve bir veiki demedim or/ da dantelini yakıştırır bu oksitosin/ değil beyaz ip girdi karşı duruma.’

Münir Yenigün’ün Mırıltılar’ında: ‘hayatım bir gazze şeridi gibi geçti gözlerimin önünden – şimdi reklamlar!’ derken görsel malzeme ile dizeyi aynı şiirde beraber kullanırken müşterek lambayı söndürüyor.Bu şiir bana yazdığım gazze şiirini hatırlatmadı değil, reklamlardan falan bahsedince (henüz yayınlanmadı o şiir)..

Liman Mehmetcihat’ın Psikanalitik deveden kuş mu olur adlı yazısında Dada’nın Fransa’da yarı-dada’ya dönüştüğünü söylemesi doğru bir tespit.. surrealizm ile dada indirgenmiştir. Hüsamettin Cindoruk! un sözleri de bizim şiir serüvenimizi özetliyor sanki: ‘Dillerin çeşitli ve tekil olmaları olgusu ile dilin hiçbir zaman söylemek istediğini söylememesi olgusu arasında zorunlu bir bağlantı vardır. Yalnızca tek bir dil olsaydı, sözcükler otomatik pilota göre kendilerini ayarlayacakları için tek anlamlı hale gelirlerdi.’

Akif Kurtuluş’la yapılan Ece Ayhan söyleşisi müstesna bir yazı olmuş..Ece’nin iktidarların daha hükümet anlamına geldiği erken bir çağda iktidarın başka yüzlerini görmesinin ilginç olduğunu söylerken Akif Kurtuluş çok haklı.. Sıra geldi Özkarcı’nın Heves için yaptığı A.Kurtuluş söyleşisini okumaya…

Liman Mehmetcihat görsel şiirler yapan bir şair.. Keşke o ve Barış Çetinkol dergideki görsel şiirlerini bu siteye ekleseler, harika olmuş ikisi de!

Özge Dirik’i unutabilir miyiz? Sanmam..hele şiirlerini arasıra böyle dergilerde okudukça…

Barış Çetinkol’un İç ve Dış Şimdi Nerededir adlı yazısında önemli noktalar var.. Barış çok haklı bir şekilde şiirin göstergeleri kırdığını ve homojenliği bozduğunu söylerken ara bölgede gösterileni kaldırılan göstergelerin içle temas edemedikleri için şiirin ara bölgede sürekli bir gösterge olamayacağından bahsediyor.. Bizim şiirlerimizde gösterge arayanların ya da bizi tam tersine sürekli göstergelerden bahsediyoruz diye gösterge şairi yapanların (ki cahillik işte- göstergeyi sorunsallaştırma diye bir şey var) kulağına küpe olsun bu yazı!

Görsel Şiir kente girerken adlı yazısında Barış Çetinkol, bu site müdavimlerinin artık çok iyi bildiği görsel şiirin tarihi ve kentle, görsel kültürle olan ilişkisini anlatırken, yazıyı güzel bir finalle bitirmiş:

‘Dar bir zamansal estetiği olmayan ve sermaye kalıbına dökülmemiş bir alan, o kalıptan tersine etkilenmiş bir kalıpsızlık olarak görsel şiir.’

Yorumlar

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 25

‘yukarı’ dedin

Son at'ın son sayısı henüz elime geçmemiş olsa da, daha önce sayılardan hatırladığım ve bildiğim kadarı ile geçiş alanlarının o kadar da kısıtlanmadığı, görsel şiirin de "şiir olabileceği" konusunda önyargıların yer almadığı bir dergi oluyor/olacak son at.

Bu tür ayrımların yer almadığı dergilerin daha da çoğalması elbette dileğim. Şiire başlayacak ya da şiir yazan kişilerin en azindan şiirin ne olabileceği konusunda birazcık kafa yorması, en azından dizeli şiirin tarihsel bir tür olduğunu, aslında şiirin köklerinde (hem doğuda hem batıda yatan şeyin) kaynayıp duran iletişim ve enformasyon/bilgi konularının söz/yazı/baskı (akış) arasında paylaşılabildiğini, eğer köylü değillerse, kentin tuzaklandığı yerlerin genelde bu tür işaretlerle dolu olduğunu görebilmeleri çok iyi olur.

Her ne kadar bu sitede yer alan etkinliğin, (şiir dünyamızda pek bir karşılığı olmasa da eminim böyle bir bakış) kentli şairlerin mecralar arası şiirler üretebilmesini, genç şairin değerinin bu tür üretimlerle daha da zenginleşeceğini düşünmeden edemiyor insan.

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 39

‘yukarı’ dedin

bu akşam yüksel'den konur'a saparken turhan kitabevi'ni bahçesine uğramadan edemedim. sigara içerek dergi raflarının karıştırılabileceği müstesna bir yer yahut biz ankara mahkumları böyle ufak mutluluklar mucidiyiz. neyse. yeni çıkanlara göz atarken son at'ın 3. sayısı gözüme çarptı. karıştırdım şiir vardı içinde. başka dergilerin de nisan sayısı çıkmıştı, şiir dergileri, şiir yayınlayan dergiler ama içlerinden şiir demiyeyim de benim okuyabileceğim pek bir şey bulamadım. son at samimi ve gerçek geldi daha giriş yazısından itibaren. bu siteyi takip etsem de görsel şiire kafa yoran biri değilim, şiire o kadar kafa yoran biri değilim o yüzden yukarıdaki yazı ve yorumda vurgulananlar dışında da son at gayet canlı, yaşayan bir dergi/bülten olarak duruyor. mim.

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 34

‘yukarı’ dedin

Karagöz dergisinin son sayısında( Nisan-Mayıs-Haziran 2009, 7.sayı) son at tanıtılmış..İlgilenenlere duyurulur.. Erman Akçay bu tanıtım yazısını Özge Dirik'e atfetmiş.. Soylu bir davranış!