Osman Çakmakçı, yeni çıkarmaya başladığı "Haşhaşi"" dergisi nedeniyle BirGün'deki "80'ler yazısına bir hafta ara vermiş..
(...) Öncelikle var olan dergileri ve misyonlarını, hangilerinin misyonunu yerine getirebildiğini, hangilerinin bunu başaramadığını, hatta hangilerinin bir misyona bile sahip olmadıklarını değerlendirelim. Şunu ilk elden belirtmeliyim ki her derginin belli bir düşüncenin doğrudan sözcüsü olmasını bekleyemeyiz. Bazen “platform” dergilerine de ihtiyaç vardır. Bu dergiler edebiyat ortamının genel bir ortalamasını yansıtırlar, daha çok “edebiyat magazini” niteliğine sahiptirler. Örneğin “liberal” Hürriyet Gösteri ile Kemalist “Varlık” böyle dergilerdir. Ancak bu tür dergilerin bile yine de genel bir tavırları vardır. Varlık ile kıyaslandığında Gösteri çok daha özgürlükçüdür, öyle olmaması gerektiği halde Varlık bir “klik” dergisi kimliğini de yansıtıyor. Bundan 5-6 yıl önce daha çok 80 şairlerinin buluştuğu, yayımladığı bir dergi kimliğine sahipti. Şimdi bu özelliğini 80 şairlerinin etkilerini yitirmeleriyle birlikte kaybetti, ama yine de edebiyatımızın en tutucu dergisi olmaya devam ediyor. Yenilikten ve deneyden ödü patlıyor, yerleşik, kendini kendi dilediğince belirlemiş, statükoyla bir derdi olmayan sanatçılara yer veriyor daha çok. Daha çok belirli bir yazar ve şair kadrosu var ve ağırlıklı olarak bu kadronun ürünlerine yer veriyor. Hürriyet Gösteri ise ülkenin ortalamasını daha liberal bir yaklaşımla yansıtıyor. Belirli bir görüşün hizmetinde olan sanatçılara değil de ülkemizin her yelpazeden sanatçılarına yer veriyor. Sayfalarını sadece edebiyata ve şiire değil, sanata, sinemaya, heykele ve resme de açıyor. Ancak son yıllarda ilk çıktığı dönemdeki etkinliğini ve ağırlığını kaybetmiş durumda. Hiçbir yenilikçi ya da fikir açan ürüne rastlamıyoruz bu dergide. Özgürlükçülüğünün bir nedeni de sanki belli bir programa sahip olmaması, daha çok rastlantısal olarak hazırlanan “toplama” bir dergi olmasından kaynaklanıyor. Ama ben yine de Varlık’ta yayımlamaktansa Gösteri’de yayımlamayı yüz kere yeğlerim. Zira Varlık’ta yayımlarsanız belli bir çevrenin yazarı gibi değerlendirilebilirsiniz, oysa Gösteri’de kendiniz olarak kalmanız her şeye rağmen mümkün. (...)
Yorumlar
v.b. bayrıl, 80'ler, hilmi
Puanlar: 8
‘yukarı’ dedin
v.b. bayrıl, 80'ler, hilmi yavuz, şureka derken gelip "haşhaşi"ye dayanmıştı Osman Çakmakçı yazıları.. bu nedenle bir hafta ara vermişti "eleştiri" yazılarına... bu hafta da "baykuş dergisi"nin tanıtımı ve birlikte http://www.birgun.ne... kısa bir yeniden "haşhaşi" tanıtımıyla http://www.birgun.ne... "80'ler eleştirisi" kapanmış gibi görünüyor... belki de yanılırım...
ama tuhaf bir ülkeyiz vesselam... şarkıcıların kaset öncesi reklam çalışmalarını andırıyor durum... en çok kendimizi seviyoruz, her şeyden çok, her şeyden çok...
Osman Çakmakçı Haşhaşi'yle
Puanlar: 13
‘yukarı’ dedin
Osman Çakmakçı Haşhaşi'yle kendi kafasına uygun bir dergi çıkarmış, ya da bir kitap.. Bazen bir dergi veya kitabın boyutu da önem arz edebiliyor; Haşhaşi çok küçük bir dergi boyut olarak, bakalım etkisi nasıl olacak.. Çakmakçı, 80'lerle doksanları buluşturmuş sanki.. Levent Yılmaz benim sevdiğim bir şair. Elif Sofya'nın şiirlerini de yakın buluyorum zaman zaman.. Seksenlerle doksanlar ontoloji temelinde birleşmiş dergideki şiirlerde; şiirlerin çoğunda varlık sorunu başat mesele olarak duruyor. zaten Yaşar Güneş'in yazısı da bununla koşutluk içeriyor: 90'lı yılların şiirinde öznenin varlıksal durumu adlı yazı yani.. Haşhaşi seksenli yıllardan doksan şiiriyle çıkmakistiyor olabilir mi? Bir nefes alma ihtiyacı.. Aslında ben seksenler şiirine olumsuz bakanlardan değilim genel olarak.. Fakat bu seksenler şiirinin de fazla sündürülmesine karşıyım tabiatıyla.. Çünkü, her şiir kendi dönemini yansıtıyor bugün de böyledir bu durum.. Seksenler üzerine tartışmaya evet, aynı şiirin sürdürülebilirliği konusunda ise şüphe duyulmalı. Aslında, Haşhaşi'nin tavrı şiirin içinde olmuş bir şeyi yansıtıyor, yani Çakmakçı'nın niyeti zaten olagelen bir şey.. Zaten seksenlerin dönüşümü doksanların rehberliğinde gerçekleşti; doksanlar şiiri seksen şiirini çok fazla baskı altına almadı, daha çok onu ferahlatarak bir geçiş yolu izledi. Yani, ikibinlerin doksanlara yaptığını yapmadı.. Tabii, bu meseleleri böyle ufuk turu atarak değerlendirmek ne kadar doğru bilemiyorum, çünkü şiirin özelinde bakılmalı bunlara, şairleri temelinde.. Fakat iyilikten maraz doğmasın ve Haşhaşi Türk şiirine katkı sağlasın isteriz elbette.. Haşhaşilere başarılar!.. Bize de destek olmak ve dikkatle izlemek düşer.
Ben henüz dergiyi görmedim.
Puanlar: 23
‘yukarı’ dedin
Ben henüz dergiyi görmedim. Haftasonu bakıcam o ayrı. O nedenle içeriğiyle ilgili henüz bir şey söyleyemem. İfade etmek istediğim buraya kadar izlenen istikametle ilgiliydi... Şüphesiz bir dergi iddiasız var olamaz sanırım. Şu da değil elbette "boşluk vardı ve onu doldurmaya geldik"... Ayrıca dergiler genelinde baktığımızda da boşluk filan yok bence. Tersine inanılmaz bir sıkışıklık ve aynılaşma var. Belki de olması gereken boşluk yok. Hava almıyor ortam yani.. Kişisel görüşümü daha önce de belirtmiştim, bugün bir şekilde düzenli olarak çıkmaya devam eden pek çok dergi, birleşip tek dergi olsa, hiçbir şey farketmez.. Tek başlarına "başka" değiller zaten... Belki hâlâ her yeni dergi haberini ilgiyle izlememizin nedeni de budur...
Haşhaşi aldığım haberlere
Puanlar: 29
‘yukarı’ dedin
Haşhaşi aldığım haberlere göre geçen hafta Adana'da dağıtılmış kitabevlerine.. Bana da dün geldi Konya'ya, dağıtılmak üzere.. Evet bir dergi iddiasız olmaz ama arayışsız hiç olmaz.. Bazen çok minik bir arayış büyüyerek ve önünü açarak daha büyük bir iddiaya döünüşebilir. Bence Heves böyle bir dergidir mesela.. Fakat inanılmaz bir sıkışıklık olduğu çok doğru. Dergi sayısı artıyor ama dikkat edin şair sayısı onunla beraber o kadar da artmıyor bence.. Bazı şairleri bir çok dergide birden görüyoruz ilginç bir şekilde.. Bu işin sonu nereye varacak bilmiyorum.. Sanırım etkinliğini ve dinamizmini koruyamayan dergiler silinecek.. Başkalık üretimi gerçekten o başkalığı yaşayan şairler tarafından gerçekleştirilebilecek bir durum.. İşte her yeni dergi bir umut olarak önümüze dikildiğine göre var olan dergilerle ilgili bir tatminsizliğimiz önümüzde dağ gibi duruyor.. Korku dağları bekler peki iyi dergi neyi bekler sorusunun cevabı günümüzde hayatidir.
Şurda bazı yorumlarda
Puanlar: 2
‘yukarı’ dedin
Şurda bazı yorumlarda bulunmuş bu konuda Mustafa Celep, daha doğrusu görüşlerini yazmış... http://www.dunyabizi...
Ben de baktım Haşhaşi Kitap No:1'e.. Mustafa Celep'in yorumlarına çok katıldığımı söyleyemem... Özellikle "Felsefi bir dergi Haşhaşi. Biçimci şiire kilometrelerce uzak. Sezinlediğim kadarıyla şiirin felsefi temellerinin olmasını, şiirde trajik özneye yer verilmesini öneren bir tarafı var." gibi sözlerine..
Yaşar Güneş'in yazısının sanırım yarısı filan zaten daha önce İtaki dergisinde yayımlanmış. Burda da ikinci kısmıyla bütün olarak yeniden veriliyor. Neredeyse 1/2 A5 boyutundaki 104 sayfalık kitabın 42 sayfasını bu yazı oluşturuyor. Yazı Cihan Oğuz, Osman Çakmakçı, Mehmet Can Doğan, Yücel Kayıran, İrfan Yıldız, Ayhan Kurt, Osman Olmuş ve Altay Öktem şiirleri üzerinden kurulmuş. Yazı enteresan çünkü bence 90'ları 80'lerden ayırmıyor aksine başka bir yoldan bağlıyor. Dönemin 12 eylül sonrası olmasının altı çizilerek, "mağdur olma", "kırılganlık", "eksiklik", güçsüzlük", "kırık ses", "yorgunluk","aksaklık", "isteme ve yapabilme sürekliliğinin kırılması", "dinsellik", "metafizik gerilim", "madara olma", "bedel ödeme ve ödetme tasası", "incinmiş özne", "fersude olma" (tanımlamalar yazıda geçiyor) gibi tanımlamalar yazıda yer alan şairlerin şiirlerindeki öznelere atfediliyor. Neyse yazı tamamen okunmadan anlaşılacak şey değil aslında... Böyle ne söylense, havada kalıyor, okunması lazım... Şiirler arasında da Murat Uyurkulak zaten normalde şiir yazmıyor. Kitaptaki şiiri de 1996 tarihli. Süreyyya Evren de istisna olsa gerek...
Öncelikle bir dergiye,
Puanlar: 31
‘yukarı’ dedin
Öncelikle bir dergiye, özellikle şiir üzerine kurulu bir dergiye "felsefi" demek için epey bir beklenmeli. Ben öyle bir şey göremedim dergide, görebileceğimi de zannetmiyorum. Şiir teorisiyle ilgili yazılar yayımlamak onu en fazla teorik bir dergi yapar. Bundan önceki yorumumda söyledim -gerçi buralardan epeydir uzak kaldım- farklı bir isim, tanıdık olmayan birileri göremedim. Bu da benim umudumu biraz kırdı açıkçası...
Çıkardığımız dergileri 1.
Puanlar: 18
‘yukarı’ dedin
Çıkardığımız dergileri 1. sayılarından itibaren alıp okuyan, o dergi ile hayata, yazıya bakan, baktıkça da gidip kitaplarımızı alan, ne yaptığımız merak eden, dergilerimizi gidip ciltleten, ciltletip de geleceğe kalması gerektiğini düşünen var mı? Böyle bir okur kitlesinin çekirdek kalacağını düşünüp de, onu çitlemeye çalışmak da neyin nesi? 80'den bu yana çıkan dergilerin arasında "harbiden de neden acaba çıkmıyor artık" dediğimiz var mı? (Şizofrengi, Hayalet Gemi) Yoksa "yahu bu da neden çıkıyor?" mu diyoruz genellikle.