Farkı, ayrımı karşıtlık [ve zıtlık] gibi okumanın düşürdüğü yanlışlıklar son zamanlarda daha da arttı sanki. Ayrımı [farkı] derinleştirmeyelim ya da farkımızı ortaya koymayalım demiyorum; tersine. Zira ayrım ziyadeleştikçe yakîn keskinleşir, bütünleşir. Bir de bütünlük; bir’lik ile tekçilik [ya da çoklukla ayrımcılık] karıştırılmamalı birbirine. Bir şeylere karşı, bir şeylerin karşısına yerleşmek ya da yerleştirilmek aynı kumaştan olunduğunu gösterir. Şunun karşısında, şuna alternatif "doğum"[lar] daha baştan ölü doğumdurlar. Görsel şiiri anlamaya, okumaya çalışırken [yine çoksesli şiir tartışmlarında da] bunu akıldan çıkarmamalı.
Ayrımı [farkı] karşıtlık sevdası gibi göstermek kurnazlık gibi gelebilir ve zevk alabilir bunu yaparken birileri. Ancak Blanchot'un ifadesiyle söylersek; "Bir düşünce her tür kurnazlığı güçleştiren bir sadakat gerektirir". bu sadakatten yoksunluk durumunda ise söylenebilecek bir şey kalmamıştır zaten.
Görsel şiiri doğru “görememe”nin, doğru okuyamamanın dahası onu nereye koyacağını bilmezliğin, giderek onu kabullenememenin görsel şiiri bir alternatif [ya da karşıtlık] gibi görmekten kaynaklandığını düşünüyorum. Görsel şiir değerini, anlamını kendinden alan bir "görü"dür, okumadır. Görsel şiir hayattan sökülüp alınan ve bize ulaşabilen bir bakıştır. Bu sökülüp alınannın kendini geri çekerken sunduğu bir îmâdır. Böylece insan olarak biz ölümlülerin [kentin alayiş ve debdebesinde her saniye nefesini veren, hayattan el çeken, ölüme komşu bizler için]dönüş yolu olur, yeryüzünde bir hayat sürmeyi mümkün kılmak için.