Melissa D. Johnston (blog)
Melissa D. Johnston Atlanta'da yaşıyor. Bir süre önce denk gelmiştim bloğa. Hemen hemen bir-bir buçuk yıl önce ilk görsel şiirini yapıyor... Sonra da devam ediyor farklı şiirler üretmeye. Bazen de fotoğraf çekerek aslında birtakım şeylerin zaten doğada/yaşadığımız dünyada da saf halde (kendiliğinden) bulunduğunu da göstermek istiyor sanki. Bu noktada da aslında konu, yaratmak diye bir şey olmadığı gibi yeniden üretmek diye bir şeyin de olmadığını, orda ya da burda, "yapılmakla" her bir şeyin kendine has olduğunu işaret ediyor gibi. Ben böyle okuyorum en azından. Mesela yukarıdaki plastik seri isimli şiirlerden birisi için yapılan yorumlardan birisinde ona "nasıl bir teknik kullanarak bunu yarattığını merak ediyorum" gibi bir soru geldiğinde, verilen cevap "bilmiyorum, deniyorum" oluyor. Zaten çeşitliliğe bakılınca bu da görülüyor aslında. Sitede "ne demek istedi" bölümü açıldığında (niyetteki ironiyi sezsem de) oraya herhangi birisi bir görsel şiir eklediğinde "şair burda ne demek istedi" sorusuna verilebilecek olan cevapları düşünmüştüm bir an. Bu soruyla olan kesilmez göbek bağımızı. Aslında bu bağın altında yatan şeyin, kimi zaman "bela" da sayılabilecek “anlam” olduğu açık. Israrla “anlam” aramanın altında yatan şeyin ise aslında “anlam”ın kendisinden çok daha basit ve masum bir isteğe tekabül ettiğini düşünüyorum ki bu da ilişki kurmak. Kendinle ilişkilendirmek… Okuduğunla, baktığınla, izlediğinle. Ama işte tam da her okumanın aslında son derece kişisel olması nedeniyle “anlam da” aynı derece de muğlak ve kaygan görünüyor. Kaldı ki poetikharsı izleme ve dahil olma sürecinde kendi adıma bir sürü (azıcık da abartırsak) klasik put/putcukların kırıldığını, olasılıklara olasılık eklendiğini söyleyebilirim. Gerek sitenin galerisinde gerek internet üzerindeki izleyebildiğim tüm görsel şiirlerle “dillendirme” olmaksızın (tıpkı aslında bir yol olarak dizeli şiiri okuya okuya şiire yaklaşmak gibi) yani tam da sözcük anlamıyla “baka baka” az da olsa bir “göz terbiyesi” edindiğimi sanıyorum. Görsel şiirleri birbirine yaklaştırmak ya da uzaklaştırmak, kimisini alıp belleğimde ayrı bir yere koymak ve yeniden yeniden bakmak/okumak gibi bir ayrı alan oluştuğunu da hissediyorum. Bütün bunlar olurken dil dediğimiz şeyin sınırlarının nerelere kadar genişleyebileceğini görmek de cabası… Göstermek, kırmak, bozmak, eğmek, eleştirmek, başka türlü söylemek, çevirmek hatta belki bir şey demeden çok şey söylemek imkanları gibi de geliyor… Ayrıca kimsenin dizeli şiirde sınıfı geçtikten sonra atlayabileceği bir üst mertebe filan olduğunu/olması gerektiğini de düşünmüyorum görsel şiirin. (her ne kadar bunun birkaç iyi örneğine de sahipsek bile). Uzatmıyım.. Sevdim ben bunları bir okur/yazar olarak… Belki de değişmeyen/değişemeyen okur nedeniyle de bir taraf hep topallıyor. Kim bilir…