Sahihlik, sahilik, esaslık, gerçek. Şeylerin Dünyası, bu kavramların hiçbirinin içinde yer almayabilir, nedir bu gerçek, İdeaların Dünyası'nda nasıl yer edinir, istemi olan bir nesnenin oluşumu, örneğin ses, ışık, her ikisi de şeylerin dünyasında yer alır, ancak, Şeylerin Dünyası, o kadar kolay anlaşılan bir dünya değil. Kendinde olan şey ise, şiirin sanatın olmazsa olmazlarından.
Bir şiiri, vurgularından dolayı, atonellikle itham edilebilir. Bu kavramların hepsi birer ifade biçimidir. Reel Hümanizm'de ise ses, ışık ölçülür, idealardan, bilimsel bir temelle yeniden oluşur. Ses ölçülmeden önce, balad, aruz, ölçülerinde yer edinmişti şiir. Desibelle şiir yazılsa nasıl olurdu acaba. Örneğin "a" harfinin ses şiddeti....
Işık ise resmin, sinemanın olmazsa olmazlarından. Şiire ise sanıldığı gibi, Dada ile değil, modernizmin habercisi, günümüzün en şiddetli kavramı Romantizm Akımı ile girmiştir. Bu şairler, doğanın görselliğinden etkilenerek ışık oyunlarıyla gördüklerini yazmışlardır. Kağıda aktarımı çizim değildir haliyle.
Görsel Şiir tartışmaları: Şiirimiz, ses dışında ışığın peşinde, buradaki ışık kelimesinin hiçbir yan anlamı yok. Bu çalışmaları yapan şairler iç-bilinçleri ile bir yapıt ortaya koyuyorlar.
Işık: 1-Cisimleri görmeyi, renkleri, ayırt etmeyi sağlayan erke.
2-fiz.-Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin (ak korluk) veya çeşitli erke biçimleriyle uyarılan cisimlerin (gaz ışığı) yaydığı, gözle görülen ışıma.
TDK Sözlüğü - 1988 syf: 667
Ya akkor yalnızlık!