2012 sonbahar-kış döneminde yapılan (Birinci) İstanbul Tasarım Bienali'nin e-dergisinden bir alıntı...
Adhokrasi Mimarlığı Üzerine Bir Mersiye
İstanbul Sokaklarında Eyleme Dökülecek Özgür Tasarımlar
Sevgili yurttaşlar,
İstanbul Tasarım Bienali sona erdi, çok yaşa Adhokrasi. Adhokrasi’nin ne anlama geldiğini bilmiyor musunuz? Tam olarak: Genellikle açık kaynaklı yöntemlerle organize olmuş tasarım süreçleri ağıdır; seri imalatı, isteğe uyarlanmış ürünlerin küçük derlemeleri lehine reddeden geçici birlikteliklerdir; öncelik listesinde sürecin objeden üstte yer aldığı, piyasa dışı iş birlikleridir.
Bunun adı Adhokrasi, ve kalıcı olmakta kararlı. Ya da bize söylenen şey bu, en azından bu Bienal’de. Doğru; çok fazla soru hala cevaplanmayı bekliyor: Bu mekanın kurumsal çerçevesi Adhokrasi’nin kırılgan geçiciliğine ihanet etmiyor mu? Onun açık kaynağa dayanan doğası bir müze içine hapsolmuş olmuyor mu? Süreçleri sergilerken bunları objelere dönüştüremez miyiz? Yani daha basit bir ifadeyle, aktif özneler bu gösteriyi ziyaret ettiklerinde pasif gözlemciler haline gelmiyor mu?
Bu mersiye, yukardaki soruların bazılarına cevap verme girişimidir. Bienal’in kapanışından günler önce yazılmıştır ve Bienal’in sunduğu bildiriyi yine Bienal’in kendi içeriğini kullanarak sorgular. Bu vesileyle, sergi katılımcıları enstalasyonlarını talimatlar dizisi şeklinde anlattı. Siz, İstanbul’un her köşesinden sevgili okurlar, artık orijinal işlerin hakiki kopyalarını üretebilir, Bienal’in orijinal bildirisine, Roma imparatorluğu döneminde olduğu gibi, birer Replika ile cevap verebilirsiniz. Bu anlamda, New City Reader’ın bu sayısı serginin içeriğinin Agonistic (çatışmalı) bir kopyasından oluşuyor. Bu, yaratıcı bir sürtüşme için kullanılmaya hazır bir araç. İsterseniz kullanın. Kendi başınasınız. Ve bir şeyleri taklit etmeniz bizim çok hoşumuza gider.
Kaynak: New City Reader