Öncelikle hemen belirtmek gerekir ki, poetikhars/zinhar/zinharpost kapandı. Kapandı derken, artık edebiyat tarihinin, ilgisini esirgemiş okurun -genelde müzeleri bu yüzden gezeriz, geç kalmışlığımızın kasveti ve vurdumduymazlığı ile, edebiyat tarihçisinin, genç şairin ya da internet üzerinde edebiyat nedir, ne değildir diye merak edenler için google aramalarında yukarı sıralarda olmak dışında bir işlevi olmayacak bundan böyle. Bu son yazı da, muhtemelen trilyonlarca bit bilgi arasında bir yerlerde, keşfedilmeyi ya da anlamayı bilen birilerinin ilgisini bekleyerek kaybolacak gidecektir. Geriye ne kalacaktır, bunu pek kestiremiyorum. Bunun pek de bir önemi yok artık.
Kızgın ya da kırgın değilim, çünkü olan biten bütün bu "macera" sonunda öğrendiklerimin "hissizleşme" kelimesi ile ilgisi var daha çok. İnsan, özellikle edebiyatçı/şair taifesindense, kendisini böyle maksimum noktaları sonrasında çoğu kez sorgulamaz, böylelikle ayağa düşmenin en kesin formülasyonunu bulmuş olur. Bir şeye başlamak, çoğu kez onu "başlatmak" oluyorsa, başlayan şeyin devam edebilmesi için, yatırılan zihinsel sermayenin faizini fazlası ile istemek büyük küstahlıktır. Hakkımı helal etmekten başka çarem olduğunu da düşünmüyorum.
Teşekkür faslına geçmeden önce, böyle bir 'şey'e başlamanın dinamiklerini genç okurlara anlatmak herhalde boynumun borcu olacaktır. Ama burada sanki bir halt becermiş gibi de davranacak değilim, o yüzden merak eden olursa klişeler ile hakikatler arasındaki uzaklığı tekrar ölçmelerini salık verebilirim. "Hayatı değiştirin, bok püsür bulun, harekete geçin, şiir şudur, budur vb." diyen gerizekalılar daha önlerinde olan biten şeyi fark edemeyecek kadar körleşmeye başladığında, artık orada eğlenceli şeyler olmuyor demektir.
Eğlenceli olan şey ise, kendi kendinize ve kendiniz için ve hakkında öğrendiğiniz şeylerin yekünüdür. Büyü bozumu, örneğin size "ah evet, doğru ya!" dediğiniz bir keşif anında değil, tam tersi bu kısa tepkiyi veremeyecek kadar meşgul olduğunuz bir anda dank eder. Kafanıza dank eden ise, kesinlikle o yaptığınız şeyin "organikliğinde" yatmaz, tam tersine edebiyat eserinin ya da yapıtın ya da herhangi bir sanat objesinin, hareketin "epiphany" anı, tam da dışarı doğru fırlayan vektörde yatar. Eserin büyüklüğü değil, belki de "etkisi" (magnitude) burada yatar. Yani müzik sanatı için geçerli olan, tüm sanatlar için geçerlidir; hiçbirşey olanın dalgalandırılması, silkelenmesi.
İşin mistik kısmını geçersek, eğer yaptığınız şey -bulduğunuz diyelim- size kendisi ile ilgili olmayan bir sürü şeyin de ilgisini göstermeye başlıyorsa ve bu ilişkileri kurarken, çeşitli iletişim fazları yakalanıyorsa, kendinizin en bilinçsiz, en ilgisiz, en süper-uzak noktada olduğunuzu düşündüğünüz bir şey ile canhıraş ve bilinçli bir ilişkiye giriyorsanız; sanıyorum bu en samimi haliyle, sanat eserinin doğuşuna işaret eder.
Özetlemek gerekirse, görsel şiir, bize görsel şiir verdiği için değil, bambaşka şeyleri kullanma, eritme, yeniden şekillendirme ve yeniden yorumlama yeteneği kazandırdığı için, mümkün olanların en iyisi gibi görünmüştür. Hala da öyledir. Bu sitenin ya da benim aradan çıkıyor olması/olmam, en azından başlangıç için bir yol arayanlara fazla kafa karışıklığına mahal vermek istemememden kaynaklanıyor. Artık bizim yaptığımızın daha ötesi aranacaktır ya da nasıl bir hiçten doğdu ise, o hiçin kuralları gereği, tüm bu bilgi yığını ve çalışma, parça parça tükenecekleri ana kadar beklemelidir.
İnsan, Zaman'ı ancak ve ancak sanat eseri üzerinden nadasa bırakabilir. Ben ve bu sitede, bu işlerde adı geçen herkes, bunu, yapabileceğimiz en samimi şekilde yaptık. Bundan ötesini düşünmek ve beklemek gerçekten kendi efsanesine fazla kulak kabartmak olur, olacaktır. Ve bilindiği gibi "Siren"ler hep daha fazlasını isterler.
Ben, Serkan Işın, bir şair, bir editör, bir web tasarımcısı, bir e-posta atıcısı vb. olarak bu siteye bugüne kadar bir kere uğramış, çeviri yapmış, işlerini sergilememe izin vermiş, olayı anlamasa da heyecanlanmış, tepki göstermiş, arkadaş arasında dedikodu yapmış, kafası basmadığı için küfür etmiş, kötülemiş vb. kim varsa teşekkür etmek istiyorum. Az çok da olsa "edebiyat tarihi içinde küçük bir sarsıntı" yaratılabilmiştir. Bu sitede adı geçenler, sayfalarda, internet aramalarında bu site ve dergi ile ilişkilenmekten hiç de gocunmayanlar ise bu site ayakta kaldıkça zaten benim yapabileceğimden çok daha fazlasını elde edeceklerdir. Ya da hiç birşey olmayacatır, zaten iyi yanından bakarsak, başlangıçta da hiç birşey yoktu.
Sonuç olarak başlangıçta kendisini "süreksiz bir imha olarak şiir" olarak tanıtan ve tanımlayan bir hareketten, kalıcılık, süreklilik, daha ileri gitmek gibi saçma sapan şeyler beklemek bana göre değil. Türkiye'de görsel şiir işte bu kadardır ve bundan sonrası en azından bu ekip tarafından yürütülemez. Görsel şiir ve tüm levazımı, T.A.Z'da (Hakim Bey) da belirtildiği gibi "zaman ve mekanda bir göçebelik" hareketiydi. Hem o kadar süreksizlikten, kazadan, rastlantıdan bahset, hem de sonsuza kadar var olacağını zannet, bu bize göre değil.
Hepinize teşekkürler. (Kapanış müziği için lütfen tıklayın.)
Serkan Işın 23.12.2007 Pazar
Hamiş: Ek,
21 Ocak 2008
Neden kapandık, kapanıyoruz, "aa kapandı mı?" soruları arasından birkaç zaman geçti. Ben en azından kendi yapacaklarımla ilgili şurada baya bir malumat verdim.
Fakat görüyorum ki bu "ani" kapatılma, kapanma, son verme, çoğu kişide, en azından poetikhars çevresinde bir sıkıntı yaratmış, yarattı, yaratmıştır. Bu sıkıntıları da bir noktaya kadar anlamak mümkündür, çünkü siteyi kapatmadan önce resmi olarak hiç bir site üyesine haber vermiş ya da fikir almış değilim. Bu "nezaketsizliğim" muhtemelen can sıkan şeydir.
Bu siteye, emek veren sadece ben değilim. Görsel şiir etrafında adını duyduğunuz ve "Camera"da işleri sergilenen herkes, birinci dereceden benim kadar bu siteye söz ve hak sahibidir, zaten çevirilerin, işlerin altındaki isimlerden bunlar da rahatlıkla görülebiliyor. Bu hak sahibi olma durumu, doğru kullanılabilmiş ve dağıtılabilmiş midir sorumluluk ve yetki olarak, bu belki tartışılabilir. Ama çağrı sürekli yapılmıştır. Bu çağrıya kulak vermek, vermemek, veriyormuş gibi yapmak vb. gibi durumlar, iletişimin sağlandığı yönünde pek bir işaret almadım, benim algılama eksikliğim de olabilir.
Yalnız örneğin aşağıdaki metinler gibi, çağrı metinlerini, belki de can sıkıcı metinleri çoğu kez attım kişilere, bunlar kendimce kendi kendime uyguladığım ve yaptığımız işin geleceğinin az çok olumlu yönde etkileyeceğini düşündüğüm yöntemlerdi sadece. Bunlara cevap almak yerine, gittikçe daha da zorlaşan bir hal aldı, "yazı yazma" durumu. Ya da en azından benim gözüme pek yeterli gelmedi.
Bu açıklamayı yapma isteği duyuyorum çünkü, bu "göçebe" hareketlerin en büyük sorunu bana göre, kalıcılığın bağlam dışında itilmesi yüzünden, kişinin ne önünü ne de arkasını ne de gittiği yeri pek görememesi, imkanları tüketene kadar bir alanda konaklaması ve daha sonra da başka bir alana doğru ilerlemesidir. Bu ilerleme, kendi bekası açısından, aslında bir önceki yere benzeyen imkanları barındırdığı için seçilen ve üçüncü hamlede hep aynı şartları sağlayan, aynı yerlerden oluştuğu için sonlu bir döngü olmasıdır. O yüzden ben "sadece işlerin" yetmeyeceğini söylerken, bundan da bahsediyordum.
Fazla uzatmadan, bu site (mecrası ne olursa olsun bu hareket, işler vb.) benim beklediğim bir "metinsel/kuramsal" düzeyi tutturana kadar bana da, diğerlerine de kapalı kalacaktır. Nihayetinde, benim çağrım hiç değişmiyor, teklifim ortada, tıpkı bir yıl önce yazdığım gibi. Aşağıdaki ricalar, öneriler, uyarılar yapıldıktan sonra 2007 içinde elbette çok fazla gelişme oldu. Daha fazla tartışıldı, fakat bu kendi içimizde kurmaya çalıştığımız -en azından benim- kuramsal altyapıtı, eleştiri düzeyini de aldı götürdü. Açıkcası bu tür konularda, benim öğrendiğim, bilgim, görgüm, çağrı yapıldığında icabet etme yönündedir, öyle veya böyle. Bu olmadığı zaman olmuyor ve olmadığı zaman da olmayacak!
"2007 beklentileri
Selamlar,
Kısa bir süre içinde iştahınızın ya da sizi görsel şiir ile ilişkide tutan ne ise onun sona erdiğini düşünmeye başladığımı belirteyim önce. Aslında şiir ile ilişkinizin ya da sanatla ya da görünmekle ya da kendini var etmek ya da buna benzer şeylerle, hayatla, mematla ilişkilerinizin şiddeti ne ise, o elbette bazen azalmalara, sinyal bozukluklarına vs. göğüs germek zorunda kalacaktır.
2007'ye şurada sayılı günler kalmışken, birkaç uyarıda bulunmak ve birkaç ricamı dile getirmek için bu e-postayı sizlere atıyorum. Umarım dikkate alacaksınız.
Öncelikle 30 yaşımı devirdiğim ve hala şiir yazdığım için söylediklerimin çoğu rica değil, "şiir olayına bulaşmış" herkeslere açık bir çağrı ve meydan okuma olacaktır.
1. Görsel şiir ile ilişkiniz, işliğinizde yer alan işlerle ölçülmez. Görsel şair, icat edilmiş bir şair türü, güncellenmiş bir versiyon ya da siborg değil (çoğunlukla bu olması gerebilir). Sizi bir şekilde şair kılan şey, görsel şiirle ilişkinizi de sağlıyor. Buna dikkat etmediğiniz sürece, en alt düzeyden şair parçacıkları ile aynı saflarda -hem zeka hem yetenek hem de bakış olarak- yer alırsınız. 2. Durmadan üretmek bir hastalıktır, ama çeşitli hastalıkların insanı bazı kötü şeylere karşı bağışık kılması gibi "kötü işler de" sizi kötü işlere karşı bağışık kılar. Durmadan üretiniz. 3. Beklediğim performansın çok altında kalıyorsunuz çoğunuz. Bunun sebepleri üzerine düşünüyorum, çoğu kez "biz" olamadığımızın sorun yaratabileceğini düşünmekteyim. Ama bana kulak veriniz, sap gibi yalnız kalmadığınız sürece hiç bir halt olmayacaktır. 4. Teorik olarak ne bilip bilmediğiniz zerre anlaşılmıyor. Neyi beğendiğiniz, neyi anladığınız ve ne konusunda fikir sahibi olduğunuzu "yazarak" anlatmak dışında yaptığınız her eylem havanda su dövmektir. Müfredat olmadan hiç bir zaman sanat, şiir şu bu olmaz, olmayacaktır, olamaz da. 5. Bu site ve dergi ve her ne halt ise hiç bir zaman insanların birbirlerine "şair" dedikleri bir yer olmadı ve olmayacak da. Sizi şair falan yapacak değilim, öyle bağlantılarım da yok. Tek bildiğim manyaklar gibi yazmak, okumak ve üretmek. Onun dışında insan tanımam fazla ve tanımak da istemiyorum. Bu bir eksik mi? Umurumda değil. 6. Gündeliğin içinde eğer karşınızda ışılmayan bir yeteneğiniz yoksa, yazmak ile ilişkinizi sadece "konuşmak" olarak tutuyorsanız ve işin ilginci hala bu saatten sonra "ne yazayım?" "yazamıyorum?" "vaktim yok" gibi şeylerle kendinizi oyalıyorsanız sizinle işimiz hep zor kalacaktır. 7. Ben bir kanaat önderi, çete başı ya da ne bileyim "usta" falan değilim. Bunları bir kenara atalım. Siz de atın. Önünüzdeki teorik ırmağın tadına bakın, zira kuşağınızdan çok az insan bunlara vakıf. 8. Şiir hiç bir zaman "malzeme"ye indirgenemez. Sanat dalı oluşunun altında yatan sinsiliği ve işgüzarlığı düşünün. Ses ile kurduğunuz ilişki, söz ile kurduğunuz ilişki, bu kuşağın harcı işler değil bunlar. 9. Birkaç kitap çıkarmak, birkaç dergide görünmek ve eş dost arasında şair bilinmeyi kendine "kader" seçmişlerle bir arada bulunmamak gibi bir şansınız varken, bunu tepmek de yine sizin elinizde. 10. Yol, yordam, yöntem gibi şeyler önemsizdir, yetenek ile edimin içinde karşılaşılır. Yani ancak yazmayı denerseniz yazabilirsiniz, ancak iş üretmeyi denerseniz iş üretirsiniz. Yaptığınız herşey "iyi" ya da "sıkı" olacaktır diye birşey de yok. 11. Son olarak 2007'den itibaren üzerinde düşünülmesi, yazılması gereken konular hakkında sıkı bir çalişma yapmak gerekiyor. Bu çalışmayı yapmak istiyorsanız, sitenin ve derginin imkanları elinizin altındadır. Dışarıda çıkan ve 200 anca satan boktan dergilerde kendinize bir kariyer yapmak yerine poetikhars'ı tercih etmenizi öneririm. 12. İşlerinizle birlikte yazı da göndermediğiniz sürece bunları dikkate almamak gibi bir lüksüm var. Herkes şiir yazabiliyor ama aradan çıkan yazı, düzgün fikir, argüman, bağlam taşıyan yılda 3'ü geçmez. 13. Okunması gereken herşeyi, kimseden saklamadan ve gizlemeden siteye, oraya buraya koyuyorum. Fakat bakıyorum ne bunlara alternatif, ne de bunlarla ilgili bir tek not düşülüyor? Neden? 14. Sitede yapılması gereken işler olduğunu akıldan çıkarmayınız. Burası "bağlamlı" bir yer. O bağlamla kurduğunuz ilişki beni ilgilendiriyor çoğunlukla. 15. Derginin basılıp basılmaması ya da geç çıkması elbette beni üzüyor, sıkıntıya sokuyor. Ama bunlar geçici şeyler. 3 yıldır karşı çıkılan şey için 2 hafta daha da bekleyebilirim, sorun değil. Siz de böyle düşününüz, yoktan birşey, bir kategori var ediyoruz, elbette sorun çıkacak. Ne olacaktı, çok satan listesine mi girecekti? 16. Görsel şiir vaad edilmiş bahçe ya da oyun alanı da değildir. Bugüne kadar görsel şiiri ciddiye almayan bir Batılı görmedim. Adamların yazının kökü olarak gördükleri Doğu'ya bakışlarını değiştirmiş görsel şiir vs. Bunlara dikkat etmeyen "bizimkilerle" anlaşmamız mümkün değil zaten. 17. Son olarak, şiirle kurduğunuz ilişki, hiç bir ilişkinin üzerinde değilse, işiniz çok zor, Allah kolaylık versin. 18. 2007'de görüşmek üzere. Ocak'ın 2. haftasından itibaren sıkı çalışmaya başlayacağız çünkü.
------------- ~ -------------------- Hubble'ın Mercekleri