Yazınsal sanatlarda "atomaltı"nın keşfi

Birincil sekmeler

, 2006 (igili siteler; , ) çeviren; suzan sarı

Her yazı parçası sözel olduğu kadar görsel bir boyuta da sahiptir.

Avustralya Edebiyatı kendisini sözel boyutuna indirgiyor. [1]

Görsel boyuta sözel boyuta denk önem verdiğimizde temel düzeyde dili okuma, yazma anlayışımızı zenginleştirmiş oluruz. İngiliz dili ve Roma alfabesinin ötesinde şekillenen ilişkileri gözetebiliriz. [2]

Yazısal analizin geçerli türleri kimyaya benzetilebilir; moleküllerin özellikleriyle ilgili çalışmalar.

Önerim Atomaltı Fiziğine paralel bir inceleme alanı.

Görsel boyutta gözetmemiz gereken iki düzey ya da derinlik var: sözel ve görsel anlam etkileşimi; hangi anlam kalır, yazı okunaksızsa.

Yazı okunaklıysa görsel görünüden elde ettiğimiz kazanç iletişim sırasında –beden dili, ses tonu, vb. ile- verilen ipuçlarından çıkardığımız sözel-olmayan ve sözel-ötesi ile karşılaştırılabilir.

Keşiş Alcuin, Şarlman yönetimindeki baş eğitmenlik döneminde, Carolingian (ç.n. Şarlman hanedanına ait) yazısı olarak bilinen yazı biçimiyle standardize ettiği Roma alfabesinin küçük harfleri o dönemden sonra pek az değişiklik geçirmiştir.

Roma alfabesinin büyük harflerinin tarihi biraz daha karmaşıktır. Yine de esasında antik Roma’da anıtlara kazınmış bir tarzdan türedikleri barizdir.

Bu yüzden kitaplarımız, elektronik mektuplarımız, alışveriş listelerimiz hala bir manastır esintisi, heykeltıraş hayaleti barındırır.

Rus Fütüristler Aleksei Kruchonykh & Velimir Khlebnikov, 1913’te Öylesine Harf (The Letter as Such) adlı manifestoyu yazdılar. Harfin daha çok özeni hak ettiğini öne sürdüler. Kruchonykh’nin birçok sanatçıyla ortak kitabı, Explodity (1913), Asya kaligrafisine benzer şekiller içermektedir; hem İbrani hem Kiril harflerini andıran belirsiz şekiller ve kazara aynı sayfadaki harfleri şekillendirmek için çekilmiş çizgilere benzer çizgilerden resimler. Yazı ve görüntü arasındaki benzerlikleri canlandırıyordur açıkça.

Belçikalı şair Christian Dotremont, ları geliştirdi: Fransızcada okumanın çok zor hatta imkansız olduğu genelde fırçayla yazma. Ancak okunaklığı önemsemeden ve coşkuyla yazarak bir tür akıcı güzellikte şekiller yarattı. Bazı Logogramlar Çin ya da Arap kaligrafisini anımsatır.

Anlamlandırma & Çin(l)ileştirme adlı makalesinde Dotremont, Kruchonykh & Khlebnikov’un düşüncelerini yeniden dile getirir. Fransızca yazdığı bazı cümlelerin olduğu sayfayı altüst edip kopyaladı ve soldan sağa yerine yukarından aşağı yazabilmek için 90 derece döndürme deneyini yaptı. Çin ya da Moğol yazısına benzer bir şey üretebileceğini gösterdi.

Daha sonraları İngiliz sanatçı Tom Kemp, yazının alt-alfabetikleriyle (sub-letteral) çalışır. Bunu yaparak sözel-olmayan anlamları yazının doğasını incelemek için kullanmış olur. “Bilmeden, ihtiyatla yaklaşıyorum ona.”

Somut Şiir ve çocuğu Görsel Şiirin etkileyici bir nesli var, Güney Amerika’daki Noigandres grubunun 1956’da Brezilya’da ilk manifestolarını yayınlamalarıyla başlar. Aynı anda Bolivya doğumlu, sonradan Avrupaya yerleşen Eugen Gomringer henüz şiirde uzamsal düzeni sağladığı konstelasyon terimini yerleştirmemişken benzer şekilde çalışıyordu. Yine bunun gibi Brezilya doğumlu başka bir sanatçı-şair Öyvind Fahlström, bağımsız bir şekilde biraz farklı bir anlamda da olsa Somut Şiir terimini kullanıyordu.

1960lar ve 1970ler, Somut Şiir dünyaya yayılıyor.

Brezilya’da, grubunun keskin tanımlarına karşıt olan daha sonraki tutumlar belirlendi. Bunların içinde genel adı Görsel şiir olan Süreç/Şiir (Process/Poem), ve var.

Görsel şiir görsel boyutun kompozisyonun bir parçası olduğu herhangi türde şiirsel biçimleri tanımlayan geniş tasarımın adı oldu. Yazılmış her şiirin görsel bir boyutu vardır. Yine de genelde şairler bunu düşünmez. Şairler ve eleştirmenler görsel ve sözel arasındaki etkileşimi çeşitli açılardan gözetmişlerdir. (UbuWeb bu konuda zengin bir kaynaktır)[3]

e. e. cummings'in şiirleri tutuk görsel şiir örnekleridir.

Neredeyse her zaman yayınlanmış şiirlerin ya da yaratıcı eserlerin basımında sayfanın kontrolünü tipografik tasarımcılar ellerine alır. Bu bir çeşit ortak-çalışmadır, yazarın muhtemelen daha çizgisel olan orijinal tasarımına yeni bir görsel biçim (genelde tutucu ve çizgisel düzenleme) dayatılır. Bir şiirin sayfa tasarımı çizgisel değilse ya da farklı yazı çeşitleri ya da fontları kullanıyorsa ya da boşluklarla çizgisel bir biçimde oynuyorsa genelde o şiir Görsel Şiir olarak tanımlanır.

Çağdaş Avustralyalı Görsel şairler pete spence, thalia, Cornelis Vleeskens, Richard Tipping, π.ο., Ed Burger, Tim Gaze. (Şüphesiz başkaları da vardır.)[4]

Lettrisme 1946’da kuruldu, İngilizce konuşan dünyaya güçbela girebildi. Lettristler kompozisyonu buldular: harfleri, rakamları, sembolleri (yapılan semboller de dahil olmak üzere), imgeleri içeren herhangi bir şeyi kullanımına olanak sağlayan bir biçim. Hipergrafik şiirler, romanlar, resimler, mobilya, sinematik eserler, giysiler ve mimari yapılar ürettiler. Halen az da olsa faaliyette bulunan Lettristler var. Bazen kendimi Lettrist geleneğin bir parçası gibi hissediyorum.

Kompozisyonlarında yazının görsel boyutunu kullanan yaratcıcıların bazı örneklerinden bahsettikten sonra okunaksız yazı fikri üzerine düşmenin vakti geldi.

Bir kağıt gördüğümüzü farzedelim. İkinci saniyede, Roma Alfabesinden harfler olmasına karar veriyoruz: yazı. İleriki bir saniyede bu harflerin sözcüklere dönüşüp dönüşmemesine karar veriyoruz. Diğer bir saniyede bu sözcüklerin cümle oluşturup oluşturmadıklarına karar veriyoruz. Okuma başlayana kadar izin vermiyoruz. Ancak o kadar alışkınız ki buna farkında olmadan yapıyoruz. Bu okunaklı sözcükleri okumaktan kendimizi almak irade işine dönüşüyor.

Okumanın gerçekleşmesi (harflerin farkında olmak, sözcükleri toparlamak ve sözcük derlemesinden anlam çıkarmak) saf bir okuma için gereken işlemlerin birbirleriyle ilişkilerinin çokluğuna rağmen hızlı ve konforludur. Bir kez bu sözcük akışı içerisinde yolculuğa başladığımızda elimizden geldiğince hızlı okuruz. Böyle yaparak da bakma işini (bir imgeye bakarkenki) es geçmiş oluruz.

Üzerinde bir yazı olduğu sanılan bir sayfanın, okuru cümleleri, sözcükleri hatta harfleri bulamayarak uğrattığınız hayal kırıklığını düşünün, nasıl olurdu?

Okunaksız ya da asemik yazı iki doğrultudan gelebilir. sözcükler yazılmış ama okunaksız; yazıya benzer bir imge.

“Asemik” sözcüğünü bana Amerikalı şair öğretti.[5] sözcüklendirilmiş anlamın en küçük biriminin varlığının, biçimbirim ve sesbirim (morpheme/phoneme) olarak adlandırırken kullanılan "seme" ya da "sememe"’olduğunu varsayarsak, ifade edilebilen hiç bir göstergesel bilgiye yer bırakmayan şey de "asemik" olarak tanımlanabilir, demişti Leftwich.

Asemik yazının basit bir tanımı, bir materyalin yazı gibi görünmesi ancak potansiyel bir okurun, içinde okunaklı sözcükler bulamadığı yazı.

Yazılı sözcüklerin okunaksız olmasına birçok şey neden olabilir; dikkatsizlik ya da çok hızlı yazma (doktorların efsanevi yazıları), fiziksel ya a ruhsal baskı ya da hastalık, ters elle yazmak, karanlıkta yazmak, yanlış yazı aracı kullanmak ya da bozuk yazıcı, yazılı yüzeyin zarar görmesi, kıvrık yazı tipleri (aerosol duvar yazıları gibi), henüz alamadığımız yabancı yazı tipi (Roma alfabesi-olmayan).

Teknik olarak yazı gibi görünen ancak zihinde belli sözcüklerle üretilmemiş bir imge, sözde-yazı olarak da tanımlanabilir. Bu terimin hafiften olumsuz yan anlamları var; sözde-yazı “gerçek” yazıya göre daha önemsizmiş gibi.

Birçok ressam yazının görüntüsünü kullanmıştır. Özellikle, Art Informel, ya da Tachists, ya da Lirik Soyutçular gibi Avrupalı gruplar bunu çok sık yapmıştır. Yazının görüntüsünü oluşturmak için yazıyı jest olarak kullanmak mümkündür (kısa dizeler, döngüler, vb.). Temel unsurların seçimi ve düzenleme zekice yapılmışsa kazara okunaklı sözcükler bile üretilebilir. Yine de genelde sonuç asemiktir. Yazma jestlerini kullanarak Logogrammlara benzeyen birçok asemik şiir yazdım.

Birini okunaksız bir yazı biçimi olarak en çok etkileyen başka birini soyut bir şekil olarak etkiler. Biri tarafından akıcı bir elyazısı görülen başkası tarafından anlamsız bir karalama olarak görülebilir. Metin-imge devamlılığıyla ilgili düşüncem buna değinmek. Art Informel’in hiçbir eleştirmeni asemik yazın ve soyut imgeyi çözmeyi başaramadılar.

Benim gözlemim okunaksız yazının zihindeki özel sözcüklerle üretildiği ve sözde-yazın da bizi aynı şekilde etki altına aldığıdır. Asemik yazın terimini her ikisini de kapsayacak şekilde kullanıyorum

Arjantinli şair Mirtha Dermisache 1960’ların başından beri farklı asemik yazılar yazdı. Başlangıçta Roland Barthes, Dermisache’in eserlerinin arkasındaydı. Son yıllarda, cipM’de (Marsilya Uluslar arası Şiir Merkezi) çalışır, sergilerine devam ediyor, farklı ülkelerde eserler yayınlıyordu.

1970’te İtalyan eleştirmen Gillo Dorfles, çoğunlukla Irma Blank gibi ressamlarla ilişki kurarak "scrittura asemantica" diye bir terim ortaya attı. Geiger dergisinde, asemik yazılar yazan Blank’in da içlerinde yer aldığı çok az şair ve sanatçının eserleri yayınlandı.

Sonraları Danimarkalı araştırmacı Karen Wagner "asemisk kalligrafi" terimini Arap kaligrafisinin avangard sonundan bahsederken kullandı. Asemik dergisine gönderme yaparak, mentioned Christian Dotremont, Jim Leftwich ve benden bahsetti.

“okuma” sözcüğü genelde metaforik olarak kullanılır. Çay yapraklarını da okuyabiliriz, birinin yüz ifadesini de ve benzer şeyler. İlkokuldaki akım koçumuz “topu okumamızı” söylemişti.

Asemik yazını metaforik anlamda bu tutumla okuyabiliriz. Asemik yazına baktığımızda tepki veririz. Bir resmi öneri işlemi boyunca idrak edebiliriz, bir mürekkep lekesine bakarken olduğu gibi. Kirli bir elyazısı olduğuna karar verebiliriz ya da bize başka bir kültürden bir şeymiş ya da bilim-kurgu filmlerinden alınmış bir uzaylı elyazısı gibi gelebilir. Belli asemik parçaları sevme ve sevmeme eğilimimiz vardır.

Asemik yazın elle yazılmışsa onu yazan kişinin duygusal durumu ile ilgili yargılarda bulunuruz; örneğin mutlu, kızgın, sıkı kontrollü ya da rahat.

Hepsinden öte asemik yazının sözcüklerin yetişemediği duygusal, sezgisel, estetik bilgiyle iletişimi sağladığını düşünüyorum.

Çünkü bir tek dile, alfabeye dayanmıyor asemik yazın, asemik yazın kültürlerarası iletşime olanak tanıyor.

Yazının görsel boyutuyla ilgili daha derinlemesine çalışılmasını öneriyorum. Özelde, dikkati dağıtan sözel anlamı uzaklaştıran asemik yazınla ilgili incelenecek, öğrenecek daha çok şey var.

Yazınsal eleştirmenler tarafından kullanılan araçlar yalnızca yazının sözel boyutunda uygulanabiliyor. Yazının görsel boyutunda vurgu olan yazıların biçimi hakkında düşünebilmek ve konuşabilmek için yeni araçlara ihtiyacımız var.

çevirmen notları;

  1. [1] Türkçe edebiyat kendisini sözel boyutuna indirgiyor.
  2. [2] Türkçe ve Roma alfabesinin ötesinde şekillenen ilişkileri gözetebiliriz.
  3. [3] ubuweb’ten birkaç metnin çevirisi poetikhars’ta da mevcuttur.
  4. [4] Çağdaş Türk Görsel Şairleri; Serkan Işın, Derya Vural, Deniz Tuncel, Barış Özgür, Ayşegül Tözeren, Özcan Türkmen, Zeynep Cansu Başeren.
  5. [5] Öznel Asemik Kaziyeler

Yorumlar

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 8

‘yukarı’ dedin

Leftwich'in adlı yazısı şu ana kadar yaptığım en zor çeviriydi sanırım, ama bir düzyazıydı. Tim Gaze'in metodu tanımladığını söyleyebileceğimiz bu yazısından sonra Leftwich'in yazısı asemik yazının düzyazıda uygulanmışı olarak da okunabilir. burdan düzyazı ve şiir arasında kesinleşen (ve benim görmekten ya da göstermekten mesut olduğum) ayırıma gelmek zor olmaz sanırım.