uçlarda yaşayanlar, uçmaya meyillidirler.

Birincil sekmeler

Hepimiz haberdarız bu konudan sanırım. Şu aşağıdaki sözleri mimlememin nedeni, konuyu başa sarmak da değil aslında. Ama bir "kurtarma operasyonu" gibi düzenlenen bu tür şeylerden de rahatsızım. Çünkü kurtarmak bir yana bence aksini de yapıyor. Hiç de onaylamadığımız/onaylamayabileceğimiz düşünceleri söz konusuyken bir uçta şiiri yok sayılıyor, diğer bir uçta da bu düşünceleri çoğunluk olarak savunmak mümkün değilken şiirleri üzerinden savunma yapılıyor. İkisi de kötü...

Ne anlamı var şimdi allayıp pullayıp gereksiz yere, "delidir ne yapsa yeridir"e vardırmanın, şaire "yapay kanatlar" takıp bir de onu uç uç böceği yapmanın...

:

İsmet Özel bir şairdir. 2 yıldır her defasında yeniymiş gibi ortaya çıkarılıp gündem yapılan söylemleri de bundan kaynaklanır. Şair uçlarda yaşayan adamdır. Takdir edilir ki uçlarda yaşayanlar, uçmaya meyillidirler. Yaşamak için ucu seçmiş olanın uçuk sözler söylemesinde bir tuhaflık görmek, yeni bir tuhaflık yaratmaktır.

Ahmet Turhan Alkan, karşısında yer aldırılan İsmet Özel´i anladığını öyle açık ifade etmiştir ki aslında bu ifadeler tartışmaya yer bırakmamıştır. Buna rağmen tartışmanın halen devam ediyor olması, bu durumun zoraki bir çabanın desteğinden yoksun olmadığının açık kanıtıdır.

Şair bu dünyanın insanı değildir

Şiir ayrı bir dünyadır. Bu sebeptendir ki Ahmet Turhan Alkan´ın da ifade ettiği üzere şairler bu dünyanın insanı değildirler. Onlar hep başka yollardan yürürler. İlahî bir meczuplukları vardır. Bazen şiiri ve yaşadığımız dünyayı birbirine karıştırırlar. Aynı durumu Necip Fazıl´ın nesirlerinde de görürüz. İmgesel bir hayattır onlarınki.

bütünü aslında yazının...

Yorumlar

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 12

‘yukarı’ dedin

Sepp'in yazısı bu konuda yazıp yazmama arasında gidip gelmeme neden oldu. Sepp'e bu tereddütüme rağmen teşekkür ediyorum değerli bir nüansı mimlemesi açısından. Daha önce de ödülle ilgili poetikhars'ın sırıttığını belirtmiş, hakikaten biz de ona sessizce katılmıştık fakat bundan rahatsız olmamak gerekir demek de lazım sanırım. aslında sepp'in yorumuyla mimini beraber okumamız daha anlamlı. bir kere böyle saçma sapan bir yazıyı asan bir kültür-haber sitesine ödülün verilmesindense şiir adına değer taşıyan öncü bir siteye verilmesi daha anlamlı en azından. düşünsenize böyle bir siteye ödül verildiğini çizgi hiza kalmaz billahi. bu anlamda kimse rahatsız olmasın ödülü hak eden poetikharstır bir çok açıdan değerlendirme yaptığımızda. TYB nin seçimlerini şöyle değerlendiriyorum: TYB onca kötü seçimin arasından tek doğru seçimini yapmıştır, günde iki kez doğruyu gösteren bozuk saat gibi öyle ya da böyle doğruyu bulmuştur. kendi mahallesinden yaptığı seçimlerin arasında böyle bir seçim! bir de buna sevinmeli miyiz meselesi var: hiç de bile gerek yok ama bir değer yerini bulmuştur bilinçsizce bile olsa! o yüzden kutlamak gerek tüm arkadaşları!poetikhars ödüle talip olmuş değildir! o yüzden bir ödül avcılığı da yoktur...

Şimdi, tyb de bizi rahatsız eden siyasi yapılanmasından öte yaptığı seçimlerdeki öznelliği politik yargılarla pekiştirmesi. Ki bu konuda haklıyız elbette. bu öznelliği sol kesim de layıkıyla yapıyor hiç merak etmeyin!

Asıl mesele, sağ kesimin İsmet Özel de dahil memleket meselelerinde bu kadar duyarsız ve yanlı davranırken polemiği ve spekülasyonu doruğa çıkarmasının anlamı ne? Kime neye faydası var? Bakın bir diyalektik vardır eleştirinizi o çerçevede yaparsınız sadece marksistlerin bilmesi gereken bir şey değildir diyalektik.. Ama işte sıkça gördüğümüz gibi iş hemen demagojinin sarmalına giriyor ve bir tür diyalektik değil ama polemik diyalekti oluşuyor! İşin garibi kültür sanat haberleri yapan bir sitenin bu işe yataklık yapması.. Nerede olursa olsun İsmet Özel'in o yorumları tartışmaya açık dahi olsa içeriği nedeniyle eleştirilir kınanır. Fakat bizde eleştiriler linç ile övgü arasında bir kutuplaşmaya maruz kalıyor. Yok mudur yani ikisi arasında sağlıklı bir eleştiri noktası-sağduyu noktası! Önemli bir mesele de bu kesimlerin içinden bazılarının işin içinden çıkamadıkları noktada İsmet Özel'i mahallenin delisi ilan etmeleri! Hayır o kadar kaçmaya ve muğlaklaştırmaya meseleyi hiç gerek yok.. İsmet Özel bunu özel amaçlarla yapıyor bu kesin. O özel amaçları hiç tartışmak istemiyorum( provakasyondan dikkat çekmeye odak olmaya kadar bir sürü şey zikredildi) ama üzerinde durulması gereken İsmet Özel'in sözlerinin içeriğinin yarattığı ötekilik etkisi ve kaygısı! Bu ötekileştirmenin de ne üzerinden olduğu ve sonuçları! Sağ cenah ve medyası bu ayrımları yapamayacak kadar iktidar esrikliği içindedir.

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: -3

‘yukarı’ dedin

bir uzlaşmaya varmamız gerekiyor mu bilmiyorum ama tyb ve ödül konusunda az çok hepimiz aynı noktada buluşuyoruz, anladığım bu. zaten çok berrak bir durum aslında, tuhaf olan bu berraklığın içinden çıkıp gelen şey... hani üstübal'ın da dediği gibi, vardır öyle avcılar, şekilden şekile girerler hedefledikleri şey için... "nabza göre şerbet vermek", "gelen ağam giden paşam", "bana dokunmayan yılan.." vari deyim ve atasözlerini üretmiş, sık sık da kullanan bir toplum olarak çok da görmemek lazım bu tür zihniyetlerin de aynı topraktan bitmesini... Burdaki durumun ise bu tür şeylerle ilgisi yok... poetikhars kendisi olmaktan mürekkep bir site... tuhaflık işin diğer muhatabında... O yüzden bu konuda başka bir şey söylemeyeceğim kişisel olarak...

İsmet Özel konusu üzerinden üstübal'ın tesbitlerine katılıyorum. Ama şu da var... Bana göre "Bir Yusuf Masalı" yanlış bilmiyorsam İsmet Özel'in "Erbain"den sonraki ilk kitabı. Şiirin ötesinde İsmet Özel'in kendi yaşamındaki dönüm noktasıyla ilgili çok şey söylediği de bir kitaptır. Ben öyle okumuş, öyle anlamıştım en azından... Bir yerinde

"Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi" der mesela..

Bir yerinde de

"öğretmek için cephe nedir kıyam etti torunu kucağında dönünce bütün gövdesiyle döndü bir bu anlaşılsaydı son yüzyılda bir bilinebilseydi nedir veçhe"

der. Hepimizin kendine has bir okuması, anlaması vardır ya.. Ben mesela "Bir Yusuf Masalı"yla (2000'de çıkmıştı. O zamandan beri)İsmet Özel'in bir yerden bir yere gitmediğini, aksine "hava boşluğu" gibi tuhaf, arada, oranın da oranın da olunmayan bir yerde konuşlandığını düşünürüm çoğu zaman. O yüzden de aradan bunca yıl geçmesine rağmen hâlâ bir şair olarak da anlaşılamamış olduğunu, sağ cenahta gördüğü bunca bunca ilgiye, kapaklarından indirilmediği dergilere, onu dilinden düşürmeyen, bir türlü düşüremeyen onlarca günümüz şairine, (lütfü kırdar'ı mı doldurmuştu)onca ilgiye rağmen kimseye ait olmadığını da düşünürüm. Yani garip bir teklik aslında. Bu son söylediklerine, düşüncelerine gelince, bilmiyorum gerçekten nasıl işliyor, nerden nereye nasıl bağlıyor bunları... Ama şu üstteki tarz şeyler de olacak şey değil hakkaten...