Mahfil'in 29. sayısında Baki Ayhan, Cem Uzungüneş'in önceki sayıda yazdığı yazıdan "etkilenerek", biraz celallenmiş. Soylu Yenilikçi Şiir Manifestosu için "özür dilemiş". Bir ton şeyi de yaptığı için özür dilemeyi de ihmal etmemiş. Örneğin;
"Postmodernizmin sululuklarına, çapsızlığına, buharlaşmayı övmesine, "kötü"ye "kötü" diyemeyip, onu iyinin karşısına çıkarma cesaretini gösterememesine kızdığım için, Şiirimin onaylanması için editörlerden, yayıncılardan, yaşlı şairlerden, eleştirmenlerden, şair-eleştirmenlerden, medet ummadığım için" gibi şeyler.
Bir kere bu duygusal bir tepki, eğer bir şaka filan değilse. Çünkü bunları yapmamış olmak, insanı belki görece iyi bir insan yapmaya yetebilir ama, iyi bir şair yapar mı, bilemiyoruz. Ayrıca bu söylediklerinin de bir "samimiyet" ölçüsü filan olmaktan öte bir değeri de yok. Kim göre, kendine göre elbet.
Bunları yapmayınca ne oluyor?
şekil yapmak
Puanlar: 56
‘yukarı’ dedin
baki ayhan simetri şiiri ile nasıl şekil yaptıysa, bu temsili tersten özrüyle de şekil yapmaya çalışmıştır o kadar. duygusallık ama alınganlık daha çok.. özür ama iğneleme.. söyleyecek sözü olmayandan korkun.. tersten motive olamayandan korkun.. şiir tarihine sığınandan korkun.. şiir tarihini paralel evren olarak görenden korkun..korkun dediysem lafın gelişi tabii ki... bizim meselemiz bu minimal kaygılar olmamalı... orda bir şiir var uzakta, gitmesek de görmesek de bu bizim şiirimizdir diyen olmadıkça aşama kaydedilebileceğini sanmıyorum.. bu özür neyi kurtarıyor ya da hangi konuda bizi aydınlatıyor sorusunun karşılığını alamıyorsak boş verin gitsin...
o şiir pek bir yakına gelmiş gibi..
Puanlar: 32
‘yukarı’ dedin
Örneğin bakınız Hüseyin Alemdar, şu tespitleri yapabiliyor henüz yayınlanmamış bir kitap için;
"Şiiri Özlüyorum'un Eylül-Ekim sayısını daha bir özledim şimdi. Kalbi şiir genişliği Hüsabim güzel bir içerik yapmış ama, her şeye rağmen ŞÖ'nün 27'nci sayısını hemen edinmeliyim. Mustafa Ergin için yazdıklarına da harfi harfine katılıyorum. Bu vesileyle, henüz kitaplaşmamış "Göğüs Kuşağı" dosyası için de bir-iki söz söyleyeyim istedim. Si-Siya-Siyah metaforunda gelişen bu kurgukitap, bence sevgili Ergin'in deneysel şiirde ilerki zamanlarda adının anılmasına yardımcı olacak. Çok yazmanın yazınsal riskleri bu dosyada onu fazlasıyla ele vermiyor. Her sözcüğünü mengeneden geçirmesi, her sözünü bileylemesi usta bir şaire doğru yol almasının sinyallerini veriyor. Yine de Necatigil'in sözüyle söylersek: Bazı şiirler beklemeli yine de bazı yaşları..." (Kaynak ŞiirPenceresi)
Benim ilgimi çeken, "deneysel" ifadesinin böyle bu kadar kolay kullanılmaya başlanması oldu. Herhalde operasyonun ikinci aşaması bu: "kitlelerce benimsetip, kişiliksizleştirmek". Ayrıca, sanki deneysel şiirin zamanı henüz gelmemiş gibi bir ses var tespitte. Oysa örneğin Şiiri Özlüyorum vs. gibi tonla dergi daha 2 yıl önce "deneyselliğin köküne ot tıkamak" gibi bir görevi, üçüncü sınıf bir şekilde gerçekleştirmeye çalışmamış olsa, evet, ben de şaşırmayacaktım ama mevzu bambaşka.
Avangardınızı düşürmeyin, siz yine de!
Baki Ayhan'a gelince. Baki'nin özrünün ciddiye alınacak hiç bir tarafı yok. Şiire nasıl başlamış, nasıl adı duyulmuş, bunları bir açıp baksak, o "ödül, boyun eğmedim" filan gibi lafların hiç bir hüküm taşımadığını görürüz. Ama bunun bir önemi yok, Soylu Yenilikçi Şiir'i hiç bir şekilde "pazarlayamadığı" için özür dilemeli bence. Bu konuda, aslında tonla şair ile birlikte hareket edebilecekken "ben önce kendimi sevdim" dediği için özür dilemeli.
avamgard
Puanlar: 29
‘yukarı’ dedin
kitleselleştirmekten de öte avamlaştırmak... avamgardlaşmak.. mustafa ergin kılıç'ın gam kuşağı kitabı için mi söyleniyor bu sözler acaba? Göğüs kuşağı diye ayrı bir dosyası varsa onu bilemem.. eğer gam kuşağı için söyleniyorsa, burada ancak avamgard şiir süreçleri için geçerli olabilecek sözler bunlar.. gam kuşağı bizim anladığımız ayarda bir deneysellik için sığ bir ufuk gibi duruyor.. konvansiyonel şiirde ortalamanın üzerinde olabilir belki... gam kuşağını okudum ve naif kelime bölümlemelerinin adı ne zamandan beri deneysellik oldu! doğru yere oturtmak lazım.. aslında ilginç imgeleri olan bir şiir, kendine göre bir imgelemi var ama deneysel şiir başka bir şey... ama nasıl bir şey onu da anlamaya çalışan yok maalesef.. eğer eski şiir kendini aşmak için deneyselliğin ayarına ihtiyaç duyuyorsa bundan memnun oluruz! yok ama her anlaşılmayanı deneysel kazanına atıp şekil yapıyorlarsa biz yokuz orda.. avamgardlaşmanın duruşu şiirin sığlaşmasıysa yokuz.. baki ayhan ise soylu yenilikçi şiir manifestosu ile ilgili zaten bireysel bir çıkış olduğunu söylüyor, çok büyütmeden ona başarılar ve iyi şanslar dileyip yola devam etmeli..
Bir çeşit strateji
Puanlar: 27
‘yukarı’ dedin
Sanki bir çeşit pazarlama hamlesi gibi görünüyor. M.Ergin Kılıç'ın biografisinin yarısından fazlası ödülle dolu. Bu şaşırtıcı geliyor bana.
2007 yılında kopan fırtınaları düşünürsek, şu aşağıdaki dizeleri hala 2007'de yazmaya devam etmekten bahsediyoruz:
Zamanında Sina Akyol da Heves'te biz topolojiden bahsettikçe, kelimeleri kıra kıra bir şiir yazıyordu Öztek'lerin bakışları arasında. Nereden nereye?
Ergin Kılıç'a dönersek;
Modern Elit Dinamik Şiir! Sanki böyle Soylu Yenilikçi Modern Lirik Şiir filan gibi birşey.?
Artı şu var, Kılıç bugüne kadar tonla söyleşi vermiş ama, içinde bir tek kelime "deneysel" lafı geçmiyor?
umrumda değil, pazarlama
Puanlar: 21
‘yukarı’ dedin
umrumda değil, pazarlama stratejisi mi değil mi diye hiç bakmıyorum.. şiirin kendisine bakmak yeterli, aslında yeterliliği de terliliği üzerinden algılıyorum..şair şiirini yazarken ne kadar terlemiş boynundan aşağıya sicim sicim dizeler nasıl akmış falan diye... coğrafya hali diye bir şiir vardı o biraz dikkat çekiciydi benim açımdan.. modern elit dinamik şiir şöyle bayağı cafcaflı duruyor ama m.ergin kılıç bunun içini de doldurmak zorunda ambalajın gösterişli olması sorunu çözmüyor. şiirde zindelik diyor, şiirde imgesel,sessel ve anlamsal yenilik diyor ama bunu çok bilen elleştirmenlerimiz de söylüyor. bunlar ne anlama geliyor ve yaşamda mahiyeti ne? bunun üzerine bir şeyler söylese memnun oluruz elbette..söyledi de ben okumadıysam kusura bakmasın.. yok kendisi deneysel gibi bir şey söylemiyor elbette... ona bunu atfedenlere sormalı deneyselle aşık veysel aynı şey mi diye...
gam kuşağı
Puanlar: 19
‘yukarı’ dedin
şiir aynen şöyle:
coğrafya hali
yalnızlıklar arası gelgit anlam...
nemrut insan küçük büyük ağrı! palan döken ten dürek
sular genişleyen yara aklımın işlek sokaklarında tuz gölü acı göl eğridir çıldır!
içim ana dolu dış baba silueti buğday kurusu benlik
kadın asmaca oynadığım dersler! düzlüğün ölüm çağrıştırdığı sararmanın ilmi yeşil kalmanın irfanı
denizden bunca uzak da eve rest! yalnızlığım yaz dolaşığı bir kalp sıfıra inmiş rakım
benim için en dikkat çekici şiirlerinden biri bu Mustafa Ergin Kılıç'ın.. dağ ve göl isimlerini sıfat, özne ve eylemsellik olarak kullanmış kelime bölümleriyle ve kendince stratejik konumlandırmalarla.. iyi hoş da sadece hoş bunlar, deniz demiş ya ben de oradan devam edeyim.. dalga köpüğü gibi kalıyor tüm bu oyunlar.. eğlencelik gibi sanki.. naif imgeler..sıfıra inmiş rakım derken bile aslında paralel konumlanıyor ama o bile köpük gibi geçici bence.. öze ilişkin bir dokunuş yok, sanki köpüğü getiren dalgalar ruhun şezlongunu ıslatamıyor! yine de bence imgeyi boğmadan, varlığı imgeye fazlaca batırıp çıkarmadan hayat verdiği gam kuşağı'ndaki dirimcil şiirlerden biri...