"Bulunduğu ortama göre mi konuşuyor "

Birincil sekmeler

Katranark

Baki Asiltürk, Türk Edebiyatı Vakfı'nda "Modern Türk Şiiri" başlıklı bir etkinlikte konuşmacı olmuş... İzlenimler Tarkan Öz'ün..

(...) Asiltürk’ten şunları duyunca bir defa daha şaşırdım: “Sezai Karakoç’un II. Yeni hakkındaki kısa yazısında geçen kadın bakışına şiirleriyle dahi İlhan Berk ulaşamamıştır.” (bazı kelimeleri aynen yakalayamamış olabilirim, fakat sözün özü böyleydi) (...) Bu sözleri onca yıllık Sezai Karakoç okuru olarak ben söyleyemem. Bir de bildiğim kakarıyla, moder şiirimizin İkinci Yeni ile rayına oturduğu eleştirmen ve şairlerce söylene gelir; ancak Asiltürk’ün Sezai Karakoç’u merkeze alan konuşması, İkinci Yeni’nin diğer şairlerine biraz haksızlık etmiş gibi geldi bana. (...) Tamam, Sezai Karakoç, Ahmet Kabaklı’nın da belirttiği gibi genel anlamdaki şiirimizin ilerisinde bir şair, İkinci Yeni’yi de bu kıyaslamaya dahil edebiliriz; ne var ki bu durum, bize İkinci Yeni’nin diğer şairlerini görmezden gelme hakkı vermez. (...) En azından bir bahis açılmalıydı onlardan. Bulunduğu ortama göre mi konuşuyor Asiltürk, saça göre tarak mı vuruyor, Orhan Veli ve Nazım Hikmet’i konuya uygun düşecek başka bir ortamda mı anlatacak diye sormayacağım, ayıp etmiş oluruz elbette. İyi bir eleştirmendir Asiltürk, muhtemelen bizim göremediğimiz bir açıdan bakmıştır olaya, diyelim ve geçelim. (...) Asiltürk’ün, Şeyh Galip hakkındaki bilgi eksiği onu biraz zor durumda bıraktı. Asiltürk; Şeyh Galib’in, arkadaşlarıyla oturduğu bir mecliste, Nâbi’nin “Hayrâbad”ının mübalağalı bir şekilde övüldüğünü, ona nazire yazılamayacağının iddia edilmesi üzerine, şeyh olmasına rağmen şairlik hırsıyla Hüsn ü Aşk’ yazdığını, şairlik hırsının şeyh olmanın bile önüne geçtiğini vurguladı. (...) Dinleyicilerden biri, konuşmanın sonunda bir yanlışlığı düzeltmek istiyorum diyerek söz aldı: “Galib, Şeyh olmadan önce 25-26 yaşlarında Hüsn ü Aşk’ı yazmıştır; o yaşlar için Galib’in şeyhliği ile şairlik hırsını karşılaştırmak mümkün değil; belki de şair, sırf hırsından kurtulmak için şiire ara verip Konya Mevlevi-hânesine katılmış, çilesini doldurmuş, şeyh olmuştu.” Böylece onca dinleyici yanlış bilgiyle evlerine gitmemiş oldu.