Zinhar 5 yaşında ve şaka değil!

Birincil sekmeler

Birkaç gün sonra Zinhar'ın ilk sayısının çıkmasının 5. yılını kutlayacağız. Bu dergi ve çerçevesinde son 5 yıldır yarattığımız gündem, tek kelime ile "imkansız"la uğraşmanın ürünüdür. Buna emeği geçen herkese, edilebilecek en büyük teşekkürü, hergün bu sitenin ve bu sitenin yaymaya çalıştığı söylemin alt yapısı ile uğraşarak göstermekten başka birşey elimden gelmiyor. Ne diyor Hegel? "Tamamlanmış bir şeyin varlığı, kendi iç varlığında kendi yokoluşunun tohumunu taşımasıdır; onun doğuş anı aynı zamanda ölüm anıdır." Öyleyse, bu 5. yılın şerefine, tamamlanmadığımız ve yaptığımız şeyin orospusu olmadığımız için mutlu olabiliriz!

Zinhar dergisi bir tecessüsün şafağında doğdu. Çağ ile aynı havayı solumaktan doğdu. Şiirden boğazı düğümlenmiş halde nefes aramaktan doğdu ve bunların hepsinden çok daha fazla şiirseldi. Bugün görsel şiir, tüm dünya için modernnezimler ile yüzleşme yolunda büyük bir adımdır (Brezilya budur, Meksika budur, lütfen okuyunuz). Kimi bu yüzleşmeyi 80 sene önce yapabilen bir toplumuna dahil olduğu için şanslı ise, bugün biz, türkler olarak bunu en aşırı noktasında durduğumuz için de bir o kadar şanslıyız. Ben derim ki, Modern Türk Şiiri'nin en güzel yerinde duruyoruz biz. En güzel yerinde duran bir şey ile uğraşıyoruz, en dokunulmamış ve en ortada olan yeriyle, gözleri ve elleri ve tesadüfleri ile.

Zinhar, ne deney ile ilgilidir, ne de salt olarak birşey bulmakla, ne çalımla, ne de Büyük Şiir ile. Hegel'den bahsedersek (nedense onu, bu güzel adamı, yanlış ve kabaca anlamayı hiç bırakmıyoruz) Zinhar ve görsel şiir fraktalı, sadece ve sadece şu bilgiye dayanır: "Spekülatif alan tavaf edilmeden, Arı Bilgiye ulaşmak mümkün değildir." VE Arı Bilgi nedir şiir için? İmge mi? Dize mi? Laf mı? Söz mü, slogan mı? Anlağın ve muhayyilenin, Tin'in kiplerini harekete geçiren çok katmanlı bir Dev mi? Çağa cevap vermek mi? Hepsi ve aynı zamanda hiç biri: "Toprakta ve gökyüzünde" diyor Hegel, "içinde hem hiçliği hem varlığı barındırmayan bir şey yoktur."

Yorumlar

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 30

‘yukarı’ dedin

Zinhar'ı kutluyor, emeği geçen herkesi alkışlıyorum... Görsel şiir belki de Türkiye'de hiç bir yeni'nin görmediği direnci görmesine rağmen, böylesine derin ve geniş bir e-külliyata ve lojistiğe sahip olduysa tebrik etmek lazım... Türkiye'de ilk defa bir 'yeni' kendini internet üzerinden var etmeye soyundu, bu açıdan da Türk şiir tarihi'nde orijinal bir hamleye imza attı Zinhar ve Poetikhars... Serkan Işın'ın inadı ve sabrı olmasaydı bu iş bu seviyeye gelebilir miydi bilmiyorum! Ayrıca, ben de değişik isimler altında bu sitede Görsel şiir üzerinde kafa patlatmama rağmen görsel iş üretiminin bu kadar uzağında kalabildiysem bu da ayrı ve ilginç bir rekora uzanıyor galiba.. İlahi ben! Görsel şiirin şekillenmesinde emeği geçip de öyle ya da böyle burada endam etmeyen Suzan Sarı ile bugün herşeyden vazgeçmiş gibi duran Barış Özgür'ü bu işin ve emeğin dışında görmüyorum asla, kendilerine özellikle teşekkür ederim... Bu sitede hiç unutmadığım tartışmalar oldu, bunlardan biri belki de imge üzerine yapılmış tartışmalardı! İmge üzerine bu kadar tartışıp hala başladığın yerde olma duygusu imgenin ele geçirilemezliğinden mi kaynaklanıyordu yoksa bizim çapsızlığımızdan mı hala bilmiyorum! Tüm görsel şairlere ve benim gibi mübaşirlere selam olsun, sevgiyle kalın görsel şiir çağında!

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 15

‘yukarı’ dedin

Okuyanus'tan dergiyi gidip almam, evet tam 5 yıl olmuş. Gerçi arkası gelmedi. Nasıl gelecekti, cici modernlerin yayıneviydi (Cem Mumcu bir tek şey için edebiyat tarihine geçecek muhtemelen, Zinhar'ın ilk yayıncısı olduğu için).

Türkiye'de insanların %99'u modernitenin, modernin, aydınlanmanın falan ne olduğunu bilmiyor daha. Bundan 5 yıl önce de bilmiyordu. Başlarına ne geldiğini anlamayacak kadar da travmatize olmuşlar. Bu yüzden görsel şiirin bu ülkede, bu dilde, bu kültürde kendini gösterebilmesi neredeyse imkansızdı, bu durumlar yüzünden. Ben 2003'te birden kafama birşey düştü de fark etmedim bu imkanları. Arkasında uzun bir modernizm okuması vardır. Ama en çok, bir şair olarak, kullanabildiğim şeylerin azlığının sıkıntısı vardır. 150.000 Kelimelik sözlük ve etimolojisi olmayan bir dil, resmi olmayan bir kültür, sineması aydın osuruğu gibi kokan, öyküsü varoluşçuluktan "yeni roman"a bir türlü atlayamayan bir kültür bizimkisi. Sağcısı cahil ve büyük anlatı delisi, solcusu cahil ve Büyük Anlatı delisi. Bunların arasında görsel şiir gibi türlerin zaten bugüne kadar yaşamasına izin verilmemiş. Necatigil bile pısmış kalmış, okuyun mektuplarını.

Ama biz pısmadık, çünkü hiç kimseyle bağımız yok. Ne kelime ile, ne dille, ne teknoloji ile. Bu ülke ilerici sıkıntısı çekiyor kendi tabirleri ile. Bizi eleştirenlerin büyük kısmı gericidir. Bunu açık ve net ifade ediyorum ve çizgi de o çizgidir zaten. 5 yıldır gördüğüm budur. Kötü olan 10 yıl sonra da bunu söyleyeceğim.

Ha ben ilerici miyim? Bilmiyorum dayı. Olabilir, kesin bir fikrim yok. Hiç bir şey konusunda kesin bir fikrim yok. Ama çok yetenekli, çok katmanlı insanlar tanıdım, tanıyorum bu site sayesinde. Bu da kazançtır zaten. Yazanı, yazmayanı, anlamaya çalışanı, hepsi güzel insanlar.

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 17

‘yukarı’ dedin

türkiyenin büyük bir bölümü modernizmi muhafazakarlık bağlamında ele alıyor ve modernizmi bunun için konuşuyor kullanıyor ilericilik sadece lafta kaln bir argüman bunun dışında kullanıldığında zinharın ve ücranın başına gelenler oluyor.

zinhar için her zaman eleştirim şuydu neden dağıtımı böyle kısır tutuldu istanbulda çıkmasına rağmen istanbul merkez mantığından biraz faydalanılabilirdi.serkan ışının bu imkanı kullanabileceğini biliyoruz.elbetteki ekran da yeterli insana ulaşma imkanıdır ama basıma önem vermedi serkan ışın zinhar matbu daha çok ulaşsaydı elimize ekrandan daha çok bağlayabilirdi beni mesela

serkan ışın herkesten daha eski ilk kitabı doksanlarda basılmış bu yollara bizden önce dalmış görsel şiir için sadece poetikharsı kullanmayabilirdi ayrıca.her zaman tecrübesi benim için örnek olmuştur ama hep bir ama da dedirtiyor bazı şeyler.

zinharda bir zamanlar yazmış biri olarak bunlar aklıma gelenler şimdilik.