eleştiri etiketi ile yaftalanmış yazılar

4 Yıl 5 Ay Sonra..

2007 yılının Mart ayında siteyi -kimbilir hangi şekil ve umutlarla- . Bugünden o güne nelerin değiştiğine, geliştiğine ve artık işlevini yitirdiğine dair fikirlerimi siz sevgili okurlarla paylaşmak boynumun borcu gibi geldi bir an. Bu retrospektif bakışın -geriye doğru- bize ne kazandıracağından pek emin olmasam da..

Öncelikle şu ifadeleri dikkatinize sunuyorum:

Türk Şiir'i son 3 yıldır kötü yönlendirildi, ahmakça gündemlerle vakit geçirdi. Fakat tarafların kabaca "konvansiyonel" ile "deneysel" olarak ayrıldığını görmemek saflık olur.

Motive edilmiş gösterge ve deformasyon

sepp, birkaç gün önce isimli bir seri ekledi siteye. Bu seri ile ilgili ufak açıklamasında söyledikleri, bana motive edilmiş gösterge ile ilişkimizin bir noktadan sonra gerçekten ne kadar zor olduğunu, enerjisini bütünlemiş bir yapı ile girdiğimiz mücadelenin iletişim açısından ne kadar dirençli olabileceğini de hatırlattı.

radikal denemeler

"Deney" dendiğinde neden kulaklarım dikilmiyor artık

Çünkü onu klişe haline getirenler ile, ezbere deney diyenler arasında eleştirel bir zihniyet farkı görmüyorum. Yapılan tartışmalar deney, deneysellik, deneyim gibi kelimeleri bile içerdiğinde artık bana aşırı anlamsız geliyor. Deney, eylemin adından öte, bir marka olmaya başlamış gibi de. Hani bu peçeteye "selpak" demek gibi biraz. Tanıdık ve can sıkıcı bir şeylere benzemeye başlaması da ayrı cinslik. Bunun sebeplerini aşağıda sıralamaya çalışacağım, umarım ne dediğimi anlatmaya çalışabilirim;

Deney Deney Matitas, Matisse'in gözü tas

Şiir ortamında en nefret ettiğim insan tipi, ki çalıştığınız yerde, sınıfınızda, trafikte, maçta, otta, bokta, her bir yanda vardır böyleleri, risk almaktan korkan, futbol oynarken ayağına top bekleyen, gelen rakibe dalmayan, orta yapmayan, yapmadığında saçma bir hareket yapıp dışarı vuran, sonra yere tükürüp, kramponunu bağlama ayağına yatan, terlemeyen, yere düşmeyen, iri yarı rakibin boyuna bosuna bakıp çalım yiyen, paso ileride durup, asla kaleye geçmeyen, taç atarken topu göbeğinize doğru fırlatan kişilerdir.

Akım mı, akın mı yoksa yolun sonu mu?

Görsel şiir konusu ortaya atıldığından beri, en çok şaştığım şeylerden bir tanesinin teorik ya da sözde olsa da, modern türk şiir kamusunun bir güzel kulağının üzerine yatabilmesi ve bazı konularda tam karşıt düşüncelere sahip cephelerle gönülden uzlaşabilmeyi kendine yedirebilmesi konusudur.

Dada Korkut Ne Söylüyor?

"Dada Korkut"la ilgili hemen hemen kitabın çıkışından bir süre sonra bir yazı yazmıştım ve Radikal Kitap ekine göndermiştim. Biliyorsunuz bizde iki kemik kitap eki vardır. İkisinin kapısından da kolay girilmez. Beklemek gerekir vs. vs. Bugünkü Radikal Kitap ekinde bu yazı yayımlandı ancak kısaltılarak. Ve bu kısaltmayı yapan ben değilim. Bir yayım organının kendi kuralları, editöryal ilkeleri vardır filan.. Sonuçta olay döner dolanır ve "ya bu deveyi..." hikâyesine gelir. Ancak yazı da bu değil.