"Dün "E-kitap satışı, basılı kitap satışını geçti." haberiyle dikkatler bir kez daha e-kitap'a çevrildi." cümlesiyle başlamak güzel olabilirdi yazıya ama öyle bir dikkatin çekilmesi durumu filan olmadığından böyle bir cümleyle başlamanın da alemi yok.
Türkiye'deki e-kitap tartışmaları şu sıralar daha çok e-kitap kitap mıdır, hizmet midir sorusu çevresinde yoğunlaşıyor. Bu tartışmanın altta yatan sorusu aslında e-kitaplara % 8'lik KDV mi, yoksa % 18'lik KDV mi uygulanmalı. % 18'lik KDV'ye tepkiler buradan okunabilir, genel olarak yayıncıların e-kitap işinden beklentileri olduğunu gösteriyor (teknoloji insanı yalnızlaştırıyor gibisinden laflar edenlerin de e-kitapları çıkacak mı acaba). Yayıncıların KDV tepkilerine gelen yorumlar da dikkat çekici, bir yorumcu e-kitap kitapsa, neden ikinci el satışı yok, neden eşe dosta ödünç verilemiyor, neden DRM (digital rights management) sunucusu kapandığı zaman ulaşılmaz oluyor, neden istendiği kadar çok cihazda okunamıyor gibi sorular soruyor ve yayıncıların bu konuda "ikiyüzlü" davrandıklarını, asıl olarak e-kitabı hizmet olarak yayıncıların mahkum ettiğini yazıyor. Bu yorumun ardından gelen yorumun sorusu da ayrı güzel:
"Yazar para kazanamazsa yazar mı sizce?" (bu sorudan sonra yazmasaydım delirecektim'i alıntılamak yapmak çok anlamlı olacak.)
Aklıma gelen sorular: 1) DRM kapsamındaki e-kitap satışları aslında kiralama mıdır? (DRM sunucusu kapanınca e-kitabın okunamaması çok can sıkıcı) 2) Kiralanan şey her zaman hizmet midir? 3) Yayıncılar e-kitap savunmasını "ama okur sayısı artacaktı", "kültür hayatı" filan üzerinden yaparken e-kitap deyince neden akıllarına ilk olarak yaygınlaştırılması değil de, bedelsiz satışının önlenmesi geliyor?
E-kitap satışlarına tekrar dönersek, Amerikan Yayıncılar Birliği, basılı kitap satışı azalırken, e-kitap satışının arttığını söylüyor. E-kitap satışı, bir yıllık artışına bakıldığında % 165 artmış, ancak e-kitaplar satışlarının piyasanın % 10'u olduğunu da unutmamak gerek. % 10'u deyince de satış rakamını küçümsememek gerek yalnız çünkü söz konusu rakam 391.9 milyon dolar.
Türkiye'deki yayıncılığa baktığımızdaysa devletin Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla Türkiye'deki kitap üretiminin % 48'lik kısmına hakim olduğu görülüyor. Bunun yanında valilikler, belediyeler, il kültür müdürlükleri de kitap yayınlıyor. E-kitap bu anlamda da önemli bir olanak görünüyor.
Kısa kısa bu haftaların e-kitap tartışmaları böyleydi işte..
Kaynaklar: http://latimesblogs.... http://www.bbc.co.uk... http://turkcebkf.wor... http://www.sabitfiki... Metin Celal, Bir Şehir Efsanesi ve Durum Değerlendirmesi.
Yorumlar
Özellikle üçüncü sorunuz
Puanlar: 30
‘yukarı’ dedin
Özellikle üçüncü sorunuz benim de oldukça kafamı kurcalıyor. Şahsen yazarın isteği doğrultusunda bugün basımı yapılan her bir kitabın elektronik versiyonunun da kitapla beraber bir şekilde okuyucuya ücretsiz oluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Bu işin ''kitap basan/basabilen'' yazarlar/ederler kısmıyla alâkalı elbette. Benim anlamak istemediğim şeyse, e-kitap diyince niçin illâki yazarının fikrini almadan yayınevlerinin kendi tekellerinde e-kitabın kontrolüne kafayı bu denli takmış olmalarıdır. Şu anki duruşlarını yazının ve sanatın her alanına yapılmış bir saygısızlık, bir üçkâğıtçılık olarak görüyorum. Elbette bu dediğimi bir şekilde yapan yayınevleri, indie publisher denilen türde platformlar mevcut sayıları elle tutulur olmasa da. Rahatsız olduğum tek noktaysa e-kitabı okuyucunun sahip olamayacağı, dağıtamayacağı, yazarının da üzerinde kontrol sahibi olamadığı, potansiyel sansür aracı olarak görmeleridir bu alanda hareket ve eylemlerine bir nebze de olsa mahkûm olduğumuz mecraların. Biraz içimi dökmüş gibi oldum, kusrum varsa affola.
yazı da içi dolu birinin
Puanlar: 52
‘yukarı’ dedin
yazı da içi dolu birinin yazısıydı. yalnız şöyle de bir durum var e-kitaplar için yazarlarından bildiğim kadarıyla izinler alındı, sözleşmeler imzalandı, yani bu duruma o kitapların yazarlarının da onayı var.
Yazarların böyle bir durumdan
Puanlar: 52
‘yukarı’ dedin
Yazarların böyle bir durumdan haberleri olmak zorunda zaten. Çünkü bir hak devri söz konusu. Yani bir yayınevinin e-kitap olarak hazırladığı ya da daha önce basımını gerçekleştirdiği bir kitabı e-kitap olarak da sunabilmesi için Google, TTNET ya da İdeefix gibi firmalara devredebilmesi için önce bu hakkı almış olması gerekli. Dolayısıyla hem önceden yapılan sözleşmelerin revize edilmesi hem de yeni sözleşmelere bu yönde madde eklenmesi gerekiyor. Tabii ilk günlerde matbaa, baskı vs. maliyetlerin azalması nedeniyle yazar teliflerinin de daha yüksek olabileceği öngörülüyordu ama sonuçta bu hizmetin sunulabilmesi için, bu aracı kurumlara da bir komisyon ödeniyor. Mesela Ipad'in satılan her kitaptan %30 pay alması gibi... Bir de cazip olması açısından e-kitap fiyatları daha düşük tutulduğu için (en azından şimdilik), yazar açısından ancak, satışların artması ihtimaliyle fazla kazanç olabilir gibi görünüyor.
Bu arada yeni yeni filizlenmeye başlayan (bizde daha sürer galiba) bir de "Bilişim ve Eğlence Hukuku"ndan (Information&Entertainment Law)doğallıkla söz ediliyor.
vergiler ve hizmet
Puanlar: 55
‘yukarı’ dedin
Dijital olan hizmetlerden ya da ürünlerden vergi almak, almamak konusunda devletin bakışı, görüşü net değil anladığım kadarı ile. Bizde [w:DRM] türü bir oluşum var mıdır? DRM evrensel midir? Cihaza e-kitap iliştirmek ve onunla sınırlamak gibi bir durum var farkında iseniz. Eğer e-kitap alırsanız ideefixe.com'dan e-kitap okuyucunuz dışında başka bir cihazda bunu okumanız mümkün değil (elbette çaresi var ama bilmeyen, anlamayan için bu mümkün değil.)
Devlet, internet üzerinde olan biteni ne kadar anlıyor ben şüpheliyim. Zaten e-kitap okuyucudan ya da o elektronik belgeye ulaşmamız için kullandığımız her bir şeyden vergi alıyor (bilgisayar, internet, cep telefonu vb.). O zaman Internet, tek başına, bizim için içindeki her şey ile "vergisi" verilmiş bir hizmettir, değil mi? Internet'e ulaştıktan sonra, bunun için vergiyi ödedikten sonra, satıcı ile direk görüşmem gerekmiyor mu? Örneğin Hong Kong gibi yerlerde vergi yok, o yüzden oradan aldığımız fiziksel ürünlere vergi falan ödemiyoruz, paşa paşa kapımıza kadar geliyor. Demek ki, Ulusal Sınırlar anlamını yitirmiş, kitabı satın alırken üleştirilmesi gereken dağıtımcı haracı ortadan kalkmış, bir sürü aracı ortadan kalkmış. Devlet kendi başına %8'in tepesine binmiş durumda. Bu durumdan vazgeçilmesi gerekmektedir. Örneğin Amazon.com büyük yayınevlerine her türlü kitabı 9.99$ fiyatından satmayı önermiş, bu fiyat şimdilerde bazı eyaletlerin dijital ürünlere vergi kesmesi yüzünden 14.95 $ civarına çıkmış. Orada bir kavga var, ama e-kitap bir program/yazılım olmadığı için o kavga daha uzun sürecek gibi.
Artı şu var, e-kitap üretimi konusunda bazı tuhaflıklar var. Eğer bu kitabı üretirken, kullandığınız araç gereç yazılım, yazarın telifi gibi konularda tüm gereken ödemeleri yaptı iseniz, ortaya çıkan elektronik yayın, tüm o harcamalardan sonra yan ürün olarak adlandırılabilir. Zaten kitabı da aynı kopyadan çoğaltıp, basıyor yayınevi. Onun elektronik ortamdaki hali için de sözleşmesine koyduğu madde de vardır. Şimdi arada dağıtıcı yok, taşıyıcı yok, dükkan yokken bu neyin vergisi? Deli Dumrul vergisi?