Görsel şiirin kafamıza batıdan düşen bir taş olduğunu düşünenler için tevşihin ne olduğunu hatırlatmak istedim ya da müşecceri..
"Divan Şiiri'nde 'Sapma'lar" başlıklı bir makalede görsel şiir yapmaya tevşih, görsel şiire müveşşah dendiği yazılı.
"Tevşîhin: ağaç şeklinde yapılanlar müşeccer; hayvân şeklindekiler mücessem ya da musavver; dâire şeklindekiler müdevver; kuş şeklinde yapılanlar mu’akkad; kare şeklindekiler murabba’ yahut mutarraf veya mudalla’ diye adlandırılan belli başlı çeşitleri" olduğu da yazılmış. Görsel şiir'e o döneme bakıldığında dahi "sapma" olarak görülüyor olması görsel şiirin her daim kenarda olduğuna mı işaret ediyor acaba?..
Osmanlı Devleti'nin son yıllarında İstanbul'da yaşamış olan Mehmet Ra'if'in kitaplarındaki görsel şiirlere de bakılabilir.
Yorumlar
Mesele biraz da "menşei"
Puanlar: 13
‘yukarı’ dedin
Mesele biraz da "menşei" aramaktan/arama arzusundan kaynaklanıyor sanki. Oysa zaten Hat, ebru, süsleme, güzel yazı yazma sanatı vs. gibi alanların eskiliğini ve gelenekselliğini biliyoruz.
Yukarıdaki linkte yer alan Divan Şiirinde Sapmalar adlı çalışmada mesela,
“1. Şeklî Sapmalar Böyle sapmalar, şiirin biçiminde, kelimelerinin harflerinde ve yapısında bölge ağızlarına mahsus kullanımlar ile dilbilgisi kurallarında görülür: 1. Şiirin Biçimine Dayanan Sapmalar Bu tür sapmaları ihtivâ eden şiirlerde şekil çok önemlidir. Şâir, şiirin konusunu bir de şekille anlatmaya çalışır. Böylece şiirin şekli, görüntüsü onun anlamına da katkıda bulunur. Ancak şekil ön plana çıktığından ya da görüntü esâs alındığından dolayı bu tarz şiirlerde şiiriyet azalır. Şeklî sapmaya sâhip şiirin yazılışı görsel şiir ya da figür şiir diye adlandırılan bir şiir türünü ortaya çıkarmıştır.”
derken aslında şiirden çok "görsellik"e yapılan bir atıf, ve aynı şekilde mesela Osmanlının Görsel Şiirleri adlı çalışmada da, daha baştan vurgulanan şey,
"Klâsik Türk edebiyatında görsel şiir, kimi şairlerin yeni ve farklı bir biçimde istif ettikleri mısralardan oluşmaktadır. Bu şiirlerin gelenekten ayrılan ya da ona başkaldıran bir yönü bulunmamaktadır. Osmanlılarda görsel şiirler, somut bir nesneyi resmeden şiirler ve soyut geometrik şekillerden oluşanlar olarak tasnif edilebilir."
şeklinde farklı bir şey.
Bu biraz da Nâzım Hikmet'in, Ercüment Behzad Lav'ın, Metin Eloğlu'nun ya da Behçet Necatigil'in kimi şiirlerinde gördüğümüz farklı biçimsel denemeleri de içeren bir şey.
Bugün anladığımız anlamıyla "Görsel şiir"in daha farklı olduğunu, klasik şiirin bu kadar uzantısı olmadığını düşünüyorum. Hatta "sapma"nın bugün, o dönemdeki "biçimsel sapma" niteliğinden çok daha öte olduğunu.
Dolayısıyla köken olarak bağ kurmaktansa (olumlu-olumsuz) tam da belki sadece biçimsel imkânlar olarak yararlanılabilecek yollar olarak görülmesi daha sağlıklı gibi görünüyor. Batıdan gelmişse de gelsin, bu batıyla ilk temasımız değil ya... Bu bir şeyi kendinden bağımsız iyi ya da kötü, kabul ya da red meselesi yapmaya yeter mi?
Bir kavramın ya da olgunun
Puanlar: 17
‘yukarı’ dedin
Bir kavramın ya da olgunun içeride olması, onun kullanılabilir bir halde olduğu anlamına gelmiyor. Fiziksel olarak ortada duran bir kütle olsa Divan Şiiri -yani eskiye rağbet olsa- herhalde ondaki modern arayışlarımız daha bir anlamlı olurdu. Osmanlı'da Görsel Şiir gibi bir başlık, çoğu kez bende anakronizmle eşdeğer. Sonuçta tarihsel her şeyin doğru iyi ve bugüne dair bir ışık ya da içerik taşıdığına inancımız bir noktadan sonra verimsiz bir arayışa dönüyor. Evet, Divan Şiiri'nde şifreler, bilmeceler, meslekler için şiirler, kekeme şiirler gibi (Amil Çelebioğlu'nun oldukça geniş şekilde ele aldığı) biçimsel şeyler mevcutmuş. Fakat @craft'ın sorduğu gibi bunlar da "sapma" olarak belirlenmiş, demek ki, ana akım osmanlı şiiri deneye merakı ile tanınmıyor. Tıpkı Gazali'nin Kuantum ile ilgili sorunlarımıza cevap olmayışı gibi, ama görsel şiir gibi deneysel bir alanın bu kadar eski metinlerde aranıyor olması da oldukça verimli. Akademiye de düşen bu olsa gerek..
Bugün itibariyle TDK, el
Puanlar: 14
‘yukarı’ dedin
Bugün itibariyle TDK, el yazması eserleri "tam metin olarak sayısal ve sanal ortama" aktarmış bulunmaktaymış. Bu makalelerden sonra merak ettim, yazmalara göz atmak için kullanım şartlarını okudum da, sayfanın üstünde "hat", altında mastercard, visa sembolleri, "poz başına" 0.80 TL'lik paha biçmeler ve şu cümle: "Görüntülerin satın alınması, üyelerimizin İş Bankası tarafından sağlanan sanal pos hizmeti ile kontör yüklemeleri şartı ile gerçekleşmektedir." Olmasaydı sonumuz böyle.
"Görsel şiir: Bir şiirde
Puanlar: 3
‘yukarı’ dedin
"Görsel şiir: Bir şiirde kelimelerin ve dizelerin bir resim, figür veya desen oluşturacak şekilde yazılmasıyla meydana gelen sanata, görsel şiir adı verilir. Bir gazelin bir ağaç figürü şeklinde yazılması görsel şiire örnektir. Özellikle eskiler, ağaç figürü şeklinde yazılmış şiirleri teşcir veya müşeccer olarak isimlendirmişlerdir. "
diyen de bir profesör.
kastettiğim biraz da böyle bir şeydi... Google'da rastlanacak bir sürü örnek gibi, "görsel şiir"in kulağa gelişinde, türlü türlü algılanışı var ama kabulü dizeden ya da dizeli şiirden o kadar da bağımsız değil, hatta hiç değil... Aynı şeyi söyleyip başka bir şeyi işaret etmek gibi...
harf ve yazı ile ilgili sanatlar..
ben bu tanımın - Bir şiirde
Puanlar: -4
‘yukarı’ dedin
ben bu tanımın - Bir şiirde kelimelerin ve dizelerin bir resim, figür veya desen oluşturacak şekilde yazılmasıyla meydana gelen sanata, görsel şiir adı verilir.- ne zaman resmî hale geldiğini ve gerçekten bağlamı gayet dar tutmuş olsa da, eğer kitapta böyle bir tanım var ise, bunun neden hiç tartışılmadığını merak ettim şimdi. "görsel şiir" şudur veya budur diye kesin bir tanım koyabilmek bana göre mümkün olmasa da, bu yukarıdaki tanımı kabul ettiğimizde bile bunun örneği, örnekleri ve bu tanım üzerinden geliştirilen poetikalar nerededir? figüratif şiir, somut şiir, desen-şiir, kinetik-şiir..