Şairlerle söyleşi yapmak genelde çok yaygın bir şeydir. Çoğu zaman da iyi niyetle yapılan bir şeydir bu. Bir sınav gibi ya da açık yakalamak için yapılmaya niyetlenen söyleşiler de vardır ama hiçbir şair durduk yerde kendini zora sokmak istemeyeceği için pek böyle bir duruma düşmez.
Söyleşilerde olağandışı olarak bana ilginç gelen, bazen yıldızı bir türlü barışmayan taraflar.
Bunun bir örneğini Şiiri Özlüyorum'un bahar sayılarından birisinde okumuştum. Dosya konusu yıllıklardı. Ve yıllık çıkaran kişilerle söyleşi yapılmıştı. Fuat Çiftçi ile Veysel Çolak söyleşisi söz ettiğim. Veysel Çolak neredeyse tüm sorulara, önce soruları reddederek başlamıştı.
Yakın zamanda bana bunu yeniden hatırlatan bir başka örnek de Hece dergisinin son sayısında, Ali K. Metin'in İzzet Yasar'la yaptığı (yapmaya çalıştığı desem daha iyi) söyleşi. Fırsat bulursanız okumanızı öneririm.
Eğer söyleşi yaptığınız şair ve şiiri hakkında sağlam fikirleriniz yoksa ya da tam da şair karşınızdayken doğru ve yerinde sorularla bilgiyi şairden almak varken, onun şiirinden birtakım çıkarmalar, şiirgörüşleri ya da dünyagörüşleri çıkarımı yaparsanız, bunlar da isabetsizse, ortaya bahsettiğim türden ilginçlikler çıkıyor...