Görsel Şiirin Çoklu Mektubu

Birincil sekmeler

Hegel-Freud-Heidegger-Derrida

- Görsel şiir sanattır, sanat olan dolaysız algı düzeyinde insanı çarpandır. Sanat olan önce düşünülmez, sanat olan önce göstergeler savaşında varolmaz, sanat dolaysız beğenide varolur ilkin, bütünde, parçalardan daha çok olan o gestalt'te "güzelliğin" sınırsız nesnellik ve öznelliğinde varolur. Görsel şiir, şiir değildir; görsel şiir, şiir'den daha çok resimdir. Şiirin kendisi değil ama resimden daha çoğu: Resim-şiirimsi.

Algının kendisinin resim yazı olduğu gerçeği, resmin üzerini çizen bir algının şiirini, "sous rature" ile, resim ile dile, resmin üzerini çizmekle aşkınsal şiire gönderir, geçmişin iz ve işaretlerinin hakikatine. Görsel şiir resimsel bir sous rature, bir hakikat tutucudur.

Görsel şiirde iz ve işaret, dilin öncesine ve sonrasına doğru bir izsizlik, bir işaretsizlik olarak akar. Bu Dasein'in varlığa sanatsal akışıdır. Heidegger'in Hölderlin'e aşkınsal mektubudur.

Kant-Hegel- Mallarme-Blanchot

- Görsel şiir yetisi, beğeni ve estetik bağlamında yargı yetisidir. Görsel şiir sanat olma durumunu dolaysız beğeninin ötesine geçerek aşar. Karşıtlıkların, ilişkilerin çarpıştığı ama senteze gitmediği, birbirleriyle sürekli olarak mücadele ettiği bir uzamda sanat, sanat olmayana doğru yansır. Sanat en son hedefine, sanat olmayanlarla yan yana olma ereğine doğru hızla ilerler. Görsel şiir'in ilerlediği kendi ölümüdür, ölümün zamansızlığının zamanında ölüme doğru kazar. Bu çoklu olan ama diyalektik olmayan görsel şiir'in hakikate doğru yolculuğunda saçılmasını, parçalanmasını, kendisinde kalamamasını, kısacası yaşamı simgeler. Mücadelenin sonu: görsel şiir beğeniden, düşünsele oradan da yaşamın zeminsizliğine sıçrar. Görsel şiir oluşa geçer, "yokun" kendisi olur.

Yorumlar

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 21

‘yukarı’ dedin

Hegel müfredatından geçmeyince, kişi Diyalektiği sonu olan bir mücadele, laf sokma sanatı ya da ötekinin varolma nedeninin metafizik gereği falan gibi anlayabiliyor.

Oysa görsel şiirin -tüm iyi ve kötü örneklerinden önce, edimi, yani görsel şiir yapmak- bizim şiir olarak bildiğimiz, tanıdığımız şeyin bir fazı olmaktan öteye geçebildiği yegane özellik de işte "sanat-olmayana" gitmesi için ucu açık bırakılan kısımlardır. Anlam-üretici olarak eser'den yaşamın kendisine savrulan, yayınlan Kent içinde hem de.

Eskinin tekniğinin bize gösterge kümelerinin aşırılaştırılması yüzünden "ulaştıramadığı" ne varsa sanıyorum görsel şiirin kanatları arasında toplanabilir. Görsel Sanatlarımızın Batılı anlamda "gövde" ve "hareket" yoksunu olması neden bize sorun oluştursun? İnsanı buna indirgemekle Batı iyi mi etmiştir? Katmanları düzenledikten ve gerekli iniş çıkış diyagramlarını çıkardıktan sonra Tin'i gösterebilmek için izdüşümlerden, sarkıtlar ve dikitlerden ve dahası "estetik"ten faydalanabilirdik. Bunu edebiyat nereye kadar yapabilir? Edebiyatın dili reklam dili ve düş dili tarafından belirlenmeseydi (yani bizi uyaran nesne/özne matrisleri olmasaydı ikisinin de özü) belki edebiyattan birşeyler bekleyebilirdik. Ama olmuyor, olamamakta.

Ne diyor Hegel?

"The spectacle of these eternally dead masses gave me nothing but the monotonous and at last tedious idea, 'Es ist so.' [it is so]"

------------- ~ --------------------

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 17

‘yukarı’ dedin

önümüzde kullanabileceğimiz çok zengin kaynaklar var. hegel sanat öldü derken, kuşkusuz düşündüğü şey onun sanatın "güzel" içerisinde varılabilecek en son noktaya vardığıydı. tinin sanat içerisindeki yolu artık düşünceye devredilmeliydi, felsefi sanat gibi düşünebiliriz. çünkü hegel'in de gayet iyi bildiği gibi diyalektik parçalar, düşünce doğası gereği parçalar. işte sanatın sanat olmayan içerisinden parçalanması gerekliliği hegelci anlamda zorunludur. aksine iddia etmek hegel'i anlamamak olur. benim görüşüme göre sanatın sanat içerisinden parçalanmasının en iyi araçlarından birisi görsel şiirdir. hem tarihsel tahakküm ve episteme alanlarından uzak oluşu, hem bu parçalamanın yakıtını kendisinden alışı nedeniyle.

fakat bir şeyi kaçırmamak gerekir, bir şey sanat olmayan olmak için parçalanmak için, önce sanat olmak, öncü bütün olmak durumundadır. kısacası çıkardığım sonuç postmodern gelenekten farklı bir şey söyleyen bir sonuçtur, ben bir önsellik, mantıksal bir sıradan bahsediyorum. sanat ya da iş düzeyinde bu böyle ilerlemez ama estetikte böyle ilerler. görsel şiir'in bize önce sanatı vermesi gerekiyor, ki bu benim dolaysız algı dediğim boyuta yani büyük oranda forma denk düşüyor, görsel şiir insanı çarpmalı ilk elden.

görsel şiir ancak bu halde sanat olmayan yaşama doğru yansıyabilir, değilse direk sanat olmayanla başlamak, direk karmaşıklık, bulanıklık, parçalılıkla başlamak, yazımda söylediğim gibi direk dolaylılık ve göstergelerin mücadeleleri ile başlamak, düşünce ile doğrudan girmek sanat olmayanı hiçbir biçimde yansıtamaz. böyle başlamak aslında başlamamaktır, o yüzden benim için ciddi anlamda burada görsel şiir hala başlamamıştır! başlamaya çalışmaktadır diyebiliriz!