Dadaistin Harman Olduğu Yer: Türkiye!

Birincil sekmeler

[...] Geçelim dada’ya. Bir kısım şair ve sanatçı arasında 1920’de Zürih’te başlayan bir sanat akımı dada. Sonra Paris’e, Berlin’e; oralardan da tüm dünyaya sıçramıştır. Dadacılar bildik sanata, burjuva değerlerine karşıdır. Eserlerinde sanatın ne olduğundan ziyade ne olmadığına bakarlar. Bu akımın babaları: Man Ray, Tristan Tzara, Marcel Duchamp ve Paul Eluard’dır. Benim kuşağımın da dadacı sanatçıları var: Şair Serkan Işın’ın geçtiğimiz aylarda Dada Korkut adlı bir kitabı çıktı mesela.

Ama kitap mitap boş iş, Filmmor Kadın Kooperatifi’nin 2008’de hazırladığı bir belgeselde izleyip buraya alıntılayacağım cümleler, aslında gerçek dadaistin harman olduğu yerin halkımızın bağrı olduğunu ispatlıyor. İnsanımız namusu tanımlamış. Buyrun: ‘Valla bilemiyorum...’ Daha iyi! ‘Namus kavramı bizde ağır olur.’ Altı okka mı? ‘Balkona bile çıkartmıyorlar; namusumuza zarar gelirmiş.’ Bisiklet de tehlikelidir. ‘Eşim, ben 20 gün, 25 gün yola gidiyorum, evinde oturup çocuklarını bekliyor, gerekirse camdan çerçeveden bakmıyor, benim getirdiğim paraya kanaat ediyor, benim için namuslu kadın örneği karşınızda.’ Yorumsuz. ‘Annemin, yengemin namusu, bizim genel namusumuz.’ Genel derken? ‘Sana bağlı kalan bir cismin sana olan bir yükümlülüğü ve senin ona karşı şeyin...’ !? ‘Her koyun kendi bacağıyla asılır...’ Koyun olarak gördükten sonra... ‘Erkek konusunda namus olmaz zaten. Namuslu kadın, başı kapalı olur, eteği uzun olur, genellikle eteğinin altında pijama olur.’ Nefis ya! Budur!..

Etiketler: 

Yorumlar

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 16

‘yukarı’ dedin

kalemşor derler eskiler... kalem münakaşası yapan.. ki biraz da kalemini konuşturan gibidir... aslında bir maharettir kalemi konuşturmak burdan bakınca.. yazılmışa da kalemzen derler.. zen, farsçada -zeden- fiilinden gelir.. vurmak, dokunmak, yaralamak gibi anlamları var.-zen de kökü fiilin.. yani kaleme vurulmuş anlamında... ne kalemşor var ortada ne kalemzen...

özellikle son aylardaki yazıları ve bu yazılara söz ettiği şeylere yaklaşımı, bakışı (bakamayışı mı desek, daldan dala geçişi (ama olmayışı), kurduğu zorlama bağlantılar... her şeyden (ısrarla) söz etme isteği (güler zere'den camille claudel'e yaptığı dikey geçiş gibi mesela)ilginç.. Filmmor'u eleştirmesi (feminizm bağlantılı) alıntılar üzerinden anlaşılabilir. (tartışılamayan ve çözülemeyen bir şey o.. biz de burda yapamadık aynı şeyi mesela) Ama ortada/yazıda bir eleştiri yok, daha çok kurulmuş bir vitrin var.. Dadaist bağlantılardan da şunu anladım:neyse bundan da söz ettim hissi öncelikle.

ve evet, ortada bir harman yeri var ama orası yazıyı kaleme alan zihin gibi duruyor...

Çok iyi!
O kadar iyi değil!

Puanlar: 21

‘yukarı’ dedin

vüsat o bener varken, herhalde gündelik içindeki absürdün, böbürlenmenin, düpedüz saçma sapanın normalleş(tiril)mesinin dada korkut üzerinden tanımlanmaya çalışması, pek de iç açıcı değil. dada halkın saçma hakkında fikir sahibi olmasını ve bunu -halk dahil- herkesin kullanımına sokmayı, ajandasına az çok aldı evet. bu uğurda . (bkz. ). Ama dada'nın köklerini, çevresini kavradıkça, bu konuşmaların alıntılandığı yerin halk değil, seçkinler olması gerektiğini düşünüyor kişi. halk içinde dada harman olmaz (o boksör, oscar wilde'ın yeğeni idi), olsa olsa seçkinlere tokat atmak isteyen ve seçkinci olmaktan nefret eden sanatçılar arasında olur. bizde ise durum hiç de öyle değildir.